Yapacağımız şey basit; bölgeyi mücavir alana çevirmek, yerleşmiş olanları mağdur etmemek için fırın, market, sağlık merkezi gibi acil hizmetlere kavuşturmak..

Geçtiğimiz günlerde Sayın Cumhurbaşkanımızın Adıyaman'da gerçekleştirdiği "350.000'inci Konut Teslim Töreni" öncesi yapılan hızlı çalışmalar maalesef törenin bitmesiyle rutine döndü. Biz rutin derken belirli bir plan dahilinde yapılan çalışmaları anlasak da burada yavaşlayan ve hatta kısmen duran bir çalışma temposuyla karşı karşıyayız.

Resmiyette Maltepe Küme Evleri olarak tescillenen bölge henüz Adıyaman şehir merkezi dışında bir köy statüsünden çıkarılmadı. Buranın cazip bir yerleşim alanı olması için koşturan Valilik, AFAD, TOKİ, Emlak Konut, diğer kurum ve kuruluşların daha rahat çalışabilmesi için bölgenin mücavir alan statüsüyle "imar mevzuatı bakımından" belediyenin kontrol ve mesuliyeti altına verilmesi şarttır. Zira hızla gelmekte olan kış günlerinde il genelinde yaşanan heyelan, sel, su baskını, buzlanma, kar nedeniyle yol kapanması, içme suyu ulaşımı ve benzeri zorlu koşturmayla günlerce boğuşacak İl Özel İdaresi'nin ne personeli ne de araç-gereçleri yeterli gelemez. Yaklaşık 1000 köy ve mezrandan yağacak sorunların yanında bir de İndere Toplu Konutları eklenmiş durumda...

Belediye usulen otobüs göndermiş ve ulaşım sorununa kısmi çözüm sunmuş durumda, ayrıca her ne kadar çöpleri de almaya başlayarak politik adım atmış olsa da gerçekte sorumluluğu yok, hiç bir hizmeti yapmak zorunda değil. Bu ayrıntıyı bilmeyen vatandaşlar ise saatte bir defa gelen otobüsün ve biriken çöplerin sorumluluğunu Belediye'ye yüklüyor. Bu durum şimdilik CHP'li Belediye'yi zor duruma sokarak iktidar partisine artı puan gibi görülse de basit bir politik hamle alarak yakın zamanda AK Parti'nin aleyhine dönecektir. Halbuki bölgeyi mahalle statüsüyle mücavir alan ilan etsek ve gerçekten de kısır politikayla zaman kaybetmeden ve samimiyetle çalışılsa yük bölüşülecek. Sonuçta bu alanı kurarak depremzede mağdurlara sunmuş olmak iktidara artı puan kazandırmışken Belediye'yi sorumlu gösteren yalan hamle boşa gidecek ve gerçekler er geç ortaya çıkacaktır.

Yöneticilerin her geçen gün yaklaşan kaosu fark etmesi gerekiyor. İndere toplu konutlarında yaşam zorlaşıyor!

Bölgedeki inşaatlar yavaş ilerliyor, özellikle teslim edilen konutlarda eksikler varken konteynerlerin boşaltılması hatadır.

Mevcut şartlarda Sayın Cumhurbaşkanı ve Bakanlara sergilenmek üzere süslenmiş ön taraflardaki yaşam şartları bile yerleşim için yeteri değilken yarınlarda çamur, çirkef, buz, kar gibi olumsuzluklara mahkum durumdaki arka kısımlara kimi yerleştirebiliriz?

Otobüsü kaçırınca dersten, kurstan, işinden dönen binlerce insanı kilometrelerce yürütmek durumunda kalınacak. Issız, güvensiz ve yokuş-aşağı yolda şimdiden gencecik çocukları yürürken görüyoruz, şimdilik henüz kar, sağanak, fırtına yok, peki ya üç-beş gün sonra neler yaşanacak, kimse düşünüyor mu?

Arka konutlarda henüz yeterli yerleşim olmadığından doğalgaz hizmeti ulaşmayanlar var, ısınma, sıcak-soğuk su, elektrik, alış-veriş ortamı, çevre düzeni yetersizliklerinin yanında iş makineleri çalışırken kimse çoluk-çocuğunu kaosa sokmaz. Nitekim konutlarını teslim almak durumunda kalsalar da binlerce aile henüz taşınmadı, taşınmak da istemiyorlar. Her ne kadar zorluklar içerisinde yaşasalar da artık kabullendikleri 20 metrelik konteynerlerden çıkmak istemeyenlerin gerekçesi ve konteynerde diretmesinin esas sebebi bu gerçeklerdir.

İnsanlar, "hayat koşulları düzelmeden oraya gitmektense, konteynerdeki yaşantıma devam ederim" anlayışıyla bekliyor. Çünkü konteynerler şehir merkezinde, yani okula, alış-veriş merkezlerine, ulaşım araçlarına yakın konumda... Kimse sabahın erken, gecenin geç vakitlerinde şehirle bağlantısı kesilen bir bölgeye gelmek istemez. Sağlık merkezleri henüz aktif değil, Allah korusun acil bir durumda ambulansların gelmesi bile iyimser hesapla en az yarım saat..

İnternet ve telefon bağlantısı hakeza, onlar da bir türlü düzelemedi. Çatlak bir tezgahın , arızalı veya kırık bir kapı-pencerenin değişimi bile iki ayı geçiyor; ince işçilik sorunlarında onarım-değişim için muhataplara rica etmekten yoruluyoruz.

Kimse kötü niyetli değil, bu konuda vicdanen emin ve samimiyetle çalışıldığına şahitim. Bununla beraber bölgede yaşayan bir vatandaş olarak gördüklerimi yazmamak da olmazdı.

Yönericilerin gerçekleri olduğu görmemesi ve gelecekte yaşanacak muhtemel sorunları erkenden fark etmemesi üzüntülü sonuçlara gebedir haldir.

Yetkili ve görevli karar vericiler dairenin teslim tarihli belgesinde, yazılı eksikliklerin tamamlanması için yazılanlara baktıdığı zaman işin ne kadar yavaş gittiğini göreceklerdir.

Bazı taşeronlar işi bırakmış veya yavaşlatmış durumda ve bu gerçekler daha fazla gizlenemez. Nitekim önceki gün bir grup işçi maaşlarını alamadığı gerekçesiyle çatıda eylem yaptı, bu ilk defa da olmuyor. İflas eden veya icralık olan müteahhit ve taşeronlar olduğuna dair dedikodular bile tedirginliğe sebep oluyor.

Yapmayın, insanları göz göre göre yokluğa, kendinizi de yetersiz-beceriksiz konuma itmeyin... Ne Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, ne Bakanları, ne kendinizi, ne de bizi kandırmayın. Göz boyamak fayda değil, herkese zarar verecektir.

Zaten 2.5 yıl geçti, 6 ay daha geçsin; siz eksikleri tamamlayın, vatandaş da sabretsin, gelecek yaz sorunları asgariye düşmüş modern bir toplu konut alanına kavuşalım.

Yapacağımız şey çok basit; bölgeyi mücavir alana çevirmek, mevcut haliyle yerleşmiş olanları çok fazla mağdur etmemek için fırın, market, sağlık merkezi gibi acil hizmetlere kavuşturmak.. Öte yandan da inşaatları ve eksikleri tamamlamak...

Mehmet Emin Danış