Evet saygıdeğer okurlarım. İslamiyet'te Müslümanların vazifesi insanların kurtuluşunu sağlaması olmalıdır. İslam peygamberi olan Hz. Muhammed Mustafa, yani Peygamberimiz (S.A.V) Efendimizde böyle hareket etmiştir. Evet Yüce Peygamberimiz (S.A.V) Efendimizin izinden gitmiş olan alimler, arifler, zahitler ve bütün Allah dostları böyle yapmayı kendilerine bir vazife olarak bilmişlerdir.

Evet, bir Müslüman'ın görev ve vazifesi insanları helak etmek olmadığı gibi, bir fiil kurtuluşa eğilmek olmalıdır. Bizzat kulluğa hazırlayıp kurtuluşunu sağlamalıdır. Bu güzelim Anadolu'yu bizlere armağan eden atalarımız da böyle yapmayı kendilerine şiar edinmişlerdir. Bugünde bu işe gönül veren müminler bunun derdindedirler. İnsanların hakkaniyete şefkat ve merhamete, sabra daha çok ihtiyacı vardır. Peygamberimiz (S.A.V) Efendimizde bütün varlıklara karşı daima merhametle hareket etmeyi bir hadisi şerifinde şöyle hitap etmiştir; "Merhamet edene rahman olan Allah'ta merhamet eder. Siz yerdeki bütün mahlukata merhamet edin ki, göktekilerde size merhamet etsin." Ehli Davut 158 Edep 58

Ayrıca Allah Zülcelal Hazretleri de Kuranı Kerim'in tövbe suresi 128. ayetinde şöyle buyurmaktadır; "Sizin kendi aranızda öyle bir peygamber geldi ki, zahmete uğramanız ona ağır gelir. Kalbi üstümüze titrer. Müminlere karşı pek şefkatli ve merhametlidir." Allah-u Teala yine Kuranı Kerim'in Alimran süresi ayet 159'da şöyle buyurmaktadır; "İnsanlara yumuşak davranmanda Allah'ın merhametinin eseridir. Öyleyse onların kusurlarını affet, onlar için mağfiret dile ve işleri onlarla müşavere et. Bir kere de azmettin mi yalnız Allah'a tevekkül et. Allah muhakkak ki kendine dayanıp güvenenleri sever."

Evet, gerek savaşta, gerekse dünya işlerinde bu ayeti kerime istişareyi emrediyor. Demek oluyor ki danışmada çok büyük hayır ve bereket vardır. Allah Zülcelal Hazretleri burada kalp inceliği, gönül yumuşaklığı, ayrıca yaratılmış bulunan bütün canlılara karşı da daima duyarlı olmalıdır. Evlat sevgisi, ana ve babaya karşı da saygı ve ümmeti, ayrıca yaşlılara, yoksullara, hastalara, yetimlere, kimsesizlere daima yardımcı olunmalıdır. Şunu da açıkça ifade edeyim ki, merhamet duygusu bitkilere, hayvanlara karşıda daima şefkat ve merhameti elden bırakılmamalıdır.

Evet, merhamet anne ve babamıza saygı gösterildiği gibi, onlara karşı daima merhametli ve hürmetli olunmalıdır. Hanımımıza karşı daima anlayışlı olarak saygı göstermeli ve güler yüzlü olunmalıdır. Daima gönül alıcı saygılı hürmetli hareket etmeyi de kendimize şiar edinmeliyiz. Çocuklarımıza karşı da daima affedici ve bağışlayıcı olmalıyız.

Merhamet, bu kainattaki dengeyi bozmamalıdır. Şu içerisinde bulunmuş olduğumuz dünyamızda, aç ve susuz kalan sokak hayvanlarına yiyecek ve içeceklerini vermeliyiz. Şunu da açıkça ifade edeyim ki merhamet bütün canlılar için şu güzelim dünyamızı güvenilir bir hale getirmektir.

Bu dünyada Allah'ın yaratmış bütün varlıkları onun emaneti ve bu kainatın bir ferdi olarak görmeliyiz. Daima merhamet duygusu ile yaşamalıyız.

Yazıma Emal Özge'nin iki kıta şiiri ile ve Mevlana'nın 7 Öğüdü ile son veriyorum.

İnsanları hor görüp sakın yüzünü çevirme,

Kendi azametinle hiç bir zaman övünme,

Yoksul kimsesizlerin haline sakın gülme,

Allah onları sevmez sakın aklından silme.

Herkese dostluk göster, hiç kötü söz söyleme,

Güzel ve doğru konuş kimseyi asla üzme,

Biri selam verirse selamını hoşça al,

Bütün yaptıkların olacak sana helal.

Mevlana'nın 7 Öğüdü

1. Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol.

2. Şefkat ver merhamette güneş gibi ol.

3. Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.

4. Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.

5. Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.

6. Hoş görülükte deniz gibi ol.

7. Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol.

Saygılarımla.