Evet saygıdeğer okurlarım. Allah Zülcelal Hazretlerine sağlam bir şekilde iman edip güvenmenin tezahürü olan başka bir haslette hiç şüphesiz tevekküldür. Burada tevekkül bir Müslüman'ın yapacağı işlerde gerekli tedbirleri alıp, elinden gelen çabayı gösterdikten sonra gönlünü bunlara değilde Allah Zülcelal'e bağlaması ve Allah'a güvenip teslim olması anlamına gelir. Tevekkül hiç bir zaman için çalışmayı ve sebeplere sarılmayı terk edip de Allah'a güveniyorum deyip de tam tembellik göstermek manasına gelmez.

Zamanında bir adam Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimize gelerek; "Hayvanımı bağlayıpta mı, yoksa bağlamadan mı Allah'a tevekkül edeyim?" diye sorduğunda Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimizde; "Önce bağla, sonra tevekkül et" buyurmuştur. Tirmizi Kıyamet 60

Allah Zülcelal Hazretleri de Kuran-ı Kerim'in İbrahim Suresi ayet 11'de aynen şöyle hitap etmektedir; "Peygamberleri onlara dediler ki, evet biz de ancak sizin gibi bir insanız. Fakat Allah kullarından dilediğine lütufta bulunur. Halbuki Allah'ın izni olmadıkça, size bir mucize getirmemiz bizim için mümkün değildir. O halde müminler ancak Allah'a tevekkül etsin."

Yine Kuran-ı Kerim'in İbrahim Suresinin 12. ayeti kerimesinde aynen şöyle buyrulmaktadır; "Hep bize yollarımızı dos doğru göstermişken, neden Allah'a tevekkül etmeyelim? Bize yaptığınız eziyetlere mutlaka sabredeceğiz. Tevekkül edenler ise Allah'a tevekkül etsin."

Yine Allah Zülcelal Hazretleri Kuran-ı Kerim'in Ankebit Suresi 59. ayeti kerimesinde şöyle buyurmaktadır; "Onlar sabredenler ve rablerine tevekkül edenlerdir."

Evet, bu ayeti kerimelerde de açıkça beyan edildiği gibi Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimiz Allah Zülcelal Hazretlerine tevekkül eden kimseleri dünyada ve ahrette koruyacağını, onları hesapsız ve azabsız Cennete koyacağını şu hadisi şerifiyle açıkça bildirmiştir; "Geçmiş ümmetler bana gösterildi, Peygamber gördüm yanında 3-5 kişilik bir grup vardı. Peygamber gördüm, yanında 1-2 kişi bulunuyordu ve Peygamber gördüm yanında kimsecikler yoktu. Bu arada önüme büyük bir kalabalık çıktı. Kendi ümmetim sandım. Bana bunlar Musa'nın ümmeti dediler. Sen ufka bak dediler. Baktım çok büyük bir kalabalık (sevab,ı azim) gördüm. İşte bunlar senin ümmetindir, içlerinden hesapsız ve azapsız Cennete girecek 70 bin kişi var dediler."

O esnada sahabelerden İbn-i Abbas R.A. diyor ki; "Söz buraya gelince Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimiz kalkıp evine gitti. Oradaki sahabeler bu 70 bin kişinin kimler olabileceği hakkında konuşmaya başladı. Kimileri bunlar Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimizin sohbetinde bulunanlar olmalı derken, kimileri bunlar İslam geldikten sonra doğup şirki tanımamış olanlardır dediler. Daha başka görüşlerde ileri sürdüler. Orada bulunan sahabeler bu meseleyi tartışırken, Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimiz geldi. Ne hakkında konuşuyorsunuz? diye sordu. Hesapsız ve azapsız Cennete gireceklerin kim oldukları hakkında konuşuyoruz dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimiz onlar büyü yapmayan, yaptırmayan, uğursuzluğa inanmayan ve rablerine tevekkül edenlerdir buyurdu. O sırada Ukkaşe Bin Mihsan yerinden fırladı ve beni de onlardan kılması için Allah'a dua et ya Resullallah dedi. Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimiz de sen onlardansın buyurdu. Sonra bir başka sahabe daha kalktı ve beni de onlardan kılması için dua buyur ya Resulallah dedi. Efendimiz de bu defa fırsatı değerlendirmekte Ukkaşe senden önce davrandı dedi" buyurdu. Müslim İman 374

Evet, hadisi şerifle sıkıntılı anlarında meşru olmayan sebeplere tebessüm etmeyip de doğrudan Allah Zülcelal Hazretlerine tevekkül edenler tebşir (müjde verme, müjdeleme) olunmuştur. Bu hususta şair Baki'nin bu değersiz dünya için basit insanlara boyun eğmeyip Allah'a tevekkül etmek gerektiğini insanın ancak bu sayede gönül huzuruna erebileceğini şöyle dile getiriyor.

Baş eğmeziz edaniyye dünyayı dün için,

Allah'adır tevekkülümüz itimadımız,

Allah'a tevekkül edenin yaveri haktır,

Naşaad gönül bir gün gelip şad olacaktır.

Yazıma son verirken, Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimizin her sabah şu duayı hayatında daima tevekkülü kendine ihtiyat haline getirip Efendimiz şöyle dua ederdi; "Allah'ım. Sana teslim oldum. Sana inandım, sana tevekkül ettim, yüzümü, gönlümü sana çevirdim. Senin yardımınla düşmanlara karşı mücadele ettim. Allah'ım. Beni saptırmandan yine sana, senin büyüklüğüne sığınırım. Senden başka ilah yoktur. Ölmeyecek, diri yalnız sensin. Cinler ve insanlar ise hep ölümlüdür." Müslim Zikir 67.

Saygılarımla.