Evet Allah zül celal hazretleri yaratmış olduğu doğduğu andan itibaren ölümüne kadar daima sevgiye şefkate saygıya ve hem de yarenliğe ihtiyaç duyar ve yaşadığı müddetçe ruhsal sarsıntılarına merhem olacak bir dost arar ki esasında insanları dünyada ve ahrette huzura sükuna kavuşturacak olanda Allah’ın kuluna karşı olan merhametidir şöyle ki Allah zül celal hazretleri yaratmış olduğu insan oğluna şah damarına daha yakındır yaratmış olduğu kuluna ona icabet eden insan oğlunun gönül akıl şuur ve vicdanla donatıp hem de sıkıntılar içinde yalnız bırakmış değildir. Evet, insanların yaşantısının her döneminde kendi yaşantısına nimetleri olduğu gibi külfetleri de vardır çocukluk gençlik yaşlılık seneleri kimi zaman çok güzel hatıralar olduğu gibi kimi zamanda üzüntülerle karşılaşır fakat burada kalbi selim Allah zül celal hazretlerine teslim olmakla huzura kavuşan kalptir. Bir Müslüman kalbini imanla besleyip maneviyatını güçlü tutmuş olur evet Müslümanların olduğu gibi bütün insanlığında gönül doktoru olan sevgili peygamberimiz (SAS) efendimizde kalpte karar bulan maneviyatın önemini bir hadisi şerifinde şöyle ifade etmiştir ya (çok dikkat edin vücutta öyle bir et parçası vardır ki o iyi doğru ve düzgün olursa bütün vücut iyi doğru ve düzgün olur. O bozulursa bütün vücut bozulur dikkat edin o kalptir) Allah zül celal hazretlerinin eşsiz rahmeti ve koruması altında olduğuna ve onun kendisinin görüp duyduğuna inanmış olan insanoğlu kimsesiz kalma korkusu da çekmez hayatı yaşanılır kılma anı zamanda da zorlukları açmada iyilikleri çoğaltmada inançtan imandan ve maneviyattan güç alır. Manevi dünyasını sağlıklı yollardan besledikçe de huzura kavuşur ümidi artar ama ne yazık ki aile bağları çok zayıflamış akrabalık ilişkileri zayıflamış canlılığını kaybetmiştir. İşte dinimizin de bize öğrettiğine göre insanların maddi ihtiyaçları kadar manevi ihtiyaçları da vardır. Evet maneviyat hayatın doğal bir parçasıdır. Hem de umut sabır ve hoş görü kaynağıdır günümüzde ne yazık ki gösterişe dayalı tüketim kültürü ve ruhen ve bedenen insanlığın bitme noktasına getirmiştir. İşte böyle bir zamanda da her yaşta insanlar için manevi destek ve rehberlik vazkeilmez bir zaruri ihtiyaçtır. Fakat böyle bir zamanda da Allah zül celal hazretleri kuranı kerimin enfal suresi 24. Ayeti kerimesinde şöyle buyurmaktadır (ey iman edenler hayat verecek şeylere sizi çağırdığında allah ve resulünün davetine gönülden uyun ve bilinki şüphesiz Allah kişi ile kalbinin arasına girer yine bilinki onun huzurunda toplanacaksınız) insanlığa hayat veren İslam ile toplumun aydınlatma vazifesini günümüzde hadameyi hayrat olan din görevlilerimiz üslenmiştir. Onlar sahih dini bilgi ve geleneğimizin köklü tecrübesi ile gece gündüz insanlara hizmet etmektedir camiler aynı zamanda kuran kursları başta olmak üzere hastaneleri ceza infaz kurumları huzur evleri sağlık kurumları ve hem de öğrenci yurtları gibi hayatın her alanında milletimize manevi danışmanlık ve rehberlik yapmaktadırlar bu dünya bir imtihan dünyasıdır bunalan insanlara hayatlarını anlamlı kılacak yegâne kurtuluşun özüne dönmesi yani hakikati araması ve maneviyatını canlı tutarak Allah zül celal hazretlerinin emir ve nehirlerine bizzat gönülden severek yapması ile kavim olur. Şu gerçeği unutmayalım ki yorulan gönüller imanla ve muhapetlke tazelenir aşlan değerler vicdanla onarılır savrulmuş olan hayatlar manevi destek ve rehberlikle istikrara kavuşmuş olur. Yazıma son verirken Allah zül celal hazretlerine

Sevgili peygamberimiz ve onun şahsında bütün insanlığa iç huzuru olarak bahsetmiş olduğu kuranı kerimde inşirah suresinin mealiyle sonlandırılmış oluyorum ( ey Muhammed biz senin göğsüne açık genişletmedik mi miraç gecesi efendimiz Kabe’nin yanında iken melekler tarafından göğsünün yarılıp zem zem suyu ile yıkanarak ilim ve hikmetle doldurulmasına işarettir senden o yükünü indirmedik mi ? Hem senin şanını yüceltmedik mi? Demek ki güçlükle beraber birde kolaylık vardır elbette öyle ise bir işi bitirince hemen başka işle uğraş rabbine yönel ona yaklaş ) bu ayeti kelime bütün Müslümanlara bir kuvvet kaynağıdır. Saygılarımla