Evet, saygıdeğer okurlarım. Allah Zülcelal Hazretleri Kuran-ı Kerim’in Abese Suresi 33, 34,35,36,37. Ayetlerinde aynen şöyle buyurmaktadır; “Kişinin kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği zaman işte o gün onlardan herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır.”

Evet, kıyamet gününün dehşetinden bahseden ayetleri yukarıda arz ettim. O korkunç ses kulaklara çarpıp onu duymaz hale getirdiği vakit, Allah-u Azimüşşan o günü bildirerek bizleri uyarmıştır.

Evet, Kıyamet Gününde öyle bir gürültü olacak ki, tabi dünyanın sonunu getirecektir. İşte bu korkunç ses kıyametin bir habercisidir. Artık kaçışın fayda vermediği an gelmiştir. Evet, o korkunç sesi gördüğünde kişi, duygu, şefkat ve sevgide en yakını olarak bildiği, anne, baba, kardeş, eş ve çocuklarını ve akrabalarını görüp kaçacaktır. Evet, ne yazık ki kişi dünyada kendilerine sığındığı kimselerden hem de ne yazık ki kaçacaktır.

Çünkü o gün korku çok büyük ve şartlar da çetindir. Evet, o gün herkesin kendine yetecek meşguliyeti vardır. Herkes kendi başının derdine düşmüştür. Kimsenin hiçbir kimseyi düşünecek mecali ve zamanı yoktur. Hiçbir kimse kimsenin hal ve hatırını soramayacaktır.

Evet, yine Allah Zülcelal Hazretleri Kuran-ı Kerim’in Duhan suresi ayet 41’de şöyle buyurmaktadır; “O gün dostun dosta hiçbir faydası olmaz. Kendilerine yardım da edilemez.” Evet, ne yazık ki kıyamet gününde kişi en yakınlarını bile feda edip kendini kurtarmak ister. Herkes kendi derdi telaşındadır. İşte gün herkesin gaye ve ideali kendi nefsini kurtarmaktır. Evet, o günün dehşeti başkalarının derdi ile ilgilenmeye fırsat vermeyecektir. Hatta onlarla ilgilenmek şöyle dursun, onların hakkını ödeyemeyeceğinden dolayı onlardan kaçacaktır. Onların hak istekleri kendine sıkıntı vermesin, yük olmasın diye öyle yanlarında haklarını isterlerse ne olur? İşte bu gibi sebeplerden dolayı kaçmak ister. Fakat bu hiçbir zaman mümkün değildir.

Evet, kişi anne ve babasına gereken saygı ve hürmeti göstermediği için onların haklarını isteklerini yerine getirmediği için kaçacak. Anne ve babasına karşı dürüst davranmadığı için kaçacaktır. Eşi ve çocuklarından kaçacaktır. Çünkü eşi ve çocuklarına doğruları anlatamadığından, onlara karşı sorumluluğunu yerine getiremediğinden dolayı kaçıp kurtulmak isteyecektir. Ama ne yazık ki beyhude olacaktır.

Evet, o günün dehşeti insanın kendi hesabının derdine düşmesine kendi dışında başkaları ile meşgul olmasına engel olmaktadır. Dünyada Allah’tan hiç korkmadan, ahretten gafil bir şekilde sürdürülmüş bir hayattan ötürü kaçacaktır. Fakat çaresizdir. Sonuç olarak konu başlangıçta zikrettiğim ayetlerde Yüce Rabbimizin insanı korku ve endişe ile dolduran kıyamete ait bazı durumları ve korkuları açıklamıştır. İşte bu nedenle insanın rabbine yönelmesi, ona inanması, küfürden kaçınması, insanlara karşı mütevazı olması ve büyüklenip gururlanmaması hedeflenmiştir.

Evet, henüz dünya hayatında iken elimizde fırsat varken işte bu durumu iyi değerlendirmeliyiz. Evet, şimdi bu dünyada iken rabbimize vereceğimiz hesabı iyi ve istenilen şekilde inanarak severek yapmalıyız. Evet, sorumluluklarımızın bilincinde olmalı ve ona göre hareket etmeliyiz. Allah Zülcelal Hazretlerinin huzuruna müflis olarak çıkmamalıyız.

Yüceler yücesi Hz. Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimizin şu hadisine iyice kulak vermeliyiz. Bir gün ashapları ile otururken, Ey Ashabım. Müflis kimdir biliyor musunuz? Diye sorunca Ashap, bize göre aramızda müflis parası ve malı olmayan kimselerdir dediler. Resulullah (S.A.V.) Efendimiz ise şöyle söyledi; “ŞÜPHESİZ Kİ ÜMMETİMİN MÜFLİSİ, KIYAMET GÜNÜ NAMAZ, ORUÇ VE ZEKAT SEVABI İLE GELİR. FAKAT ŞUNA SÖVÜP, BUNA ZİNA İSNAT VE İFTİRASI YAPIP, ŞUNUN MALINI YİYİP, BUNUN KANINI DÖKÜP, ŞUNU DÖVÜP BU SEBEPLE İYİLİKLERİNİN SEVABI ŞUNA BUNA VERİLEN VE ÜZERİNDEKİ KUL HAKLARI BİTMEDEN SEVAPLARI BİTERSE HAK SAHİPLERİNİN GÜNAHLARI KENDİSİNE YÜKLETİLİP SONRA DA CEHENNEME ATILAN KİMSEDİR.” Müslim Birr 59, Tirmizi Kıyamet 2 buyurmuşlardır.

Evet, çok aziz ve muhterem okurlarım. Allah Zülcelal Hazretlerine vereceğimiz hesabın muhasebesini şimdiden çok güzel şekilde yaparak yüce rabbimizi ve kullarını daima razı etmeye çalışmalıyız. Çünkü bu dünya çalışma yeridir. Hasat yeri değildir. Şunu da açıkça ifade edeyim ki ahret hasat yeridir. Çalışma yeri asla değildir. Kalplerinde Allah sevgisi Allah korkusu olanlarda kim olmaz. Öyle ise senden özür dileyeni affet ki, Allah’ta seni affetsin. Büyük bir şairin güzel deyimi ile yazıma son veriyorum.

Ben dahi aşık-ı rah olam dersen,

Evc-i semavata mah olam dersen,

Selamet şehrine şah olam dersen,

Gördüğünü ört, görmediğini söyleme.

Saygılarımla.