İslam dininin Dünya’ya ve Ahrete ait bütün hükümleri 4 ana kaynaktan elde edilir ki o da şunlardır; 1. Kitap, 2. Sünnet, 3. İcma, 4. Kıyas’tır.

1.Kitap: Allah Zülcelal Hazretlerinin Peygamberi Muhammed’e (S.A.V.) gönderdiği mushaplara bizlere kadar tevatüren, nakledilerek gelen Kuran-ı Kerim’dir. Kuran-ı Kerim şer-i delillerin başı ve aynı zamanda da islam dininin ilk kaynağıdır. Kuran-ı Kerim hayatın her yönüne ait olarak hükümleri ihtiva eder ki, biz bu hükümleri de 3 bölümde toplayabiliriz.

1-Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahret gününe, kaza ve kadere, inanmak gibi itikada ait hükümler. Aynı zamanda bu hükümleri araştıran bilim dalına da tevhid ilmi denir.

2-insanların nefislerini düzeltmeye ve ahlakı da olgunlaştırmaya ilişkin hükümler. Bu hükümleri araştırmakta tasavvuf ve ahlak ilminin bir görevidir.

3- Mükelleflerin söz ve işlerine ait hükümler. Bunları da fıkıh ilmi inceler. Tabi Kuran-ı Kerim meseleleri çok güzel özlü biçimde açıklar. Ancak bu özlü ifadelerden hüküm çıkartmak bir ihtisas işidir. Bunu da ancak bu hususta ihtisası ve mütehassısların işidir. Başka bir kimseler yapamaz.

2.Sünnet: Hz. Peygamber’in yaptığı işlere söylediği sözlere sünnet denir. Sünnette 3 kısma ayrılır. Kavli Sünnet, Fiili Sünnet, Takrili Sünnet.

Kavli Sünnet: Sözlü Hz. Peygamber’in (S.A.V.) muhtelif vesilelerle söylemiş olduğu sözlerdir. Bu sünnete aynı zamanda hadiste denir.

Fiili Sünnet: Hz. Peygamber’imizin yaptığı işlerdir. Namazın rekatlarını ve rükünlerini eda etmesi. Bir şahit ve davacının yeminlerini kabul edip hüküm vermesi gibi işlerdir.

Takrili Sünnet: Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin bizzat yanında söylenen bir söze veya yapılan bir işe karşı susması, bir şey söylememesi veyahut yapıldığını duyduğu bir iş hakkında ses çıkarmaması da takrili sünneti meydana getirmiş olur.

Sünnetin dereceleri: Bizlere naklediliş yönünde sünnet, başlıca da mütevatir sünnet, meşhur sünnet ve ahat sünnet diye de 3 dereceye ayrılır.

1-Mütevatir Sünnet: Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizden itibaren yalan üzerine birleşmelerini aklın ve mantığın kabul edemeyeceği kadar büyük bir halk topluluğu tarafından rivayet edilen sünnet mütevatirdir. Bir misal vermek gerekirse İstanbul şehri var olduğunu bir topluluk bize söylemektedir ki bu topluluğun yalan söylemesini akıl kabul etmez. İşte biz de onların sözlerine dayanarak İstanbul’un varlığını kabul ederiz. İşte mütevatıre sünnette böyle kesindir.

Meşur Sünnet: Hz. Peygamberimiz devrinde tevatur derecesine varmayıp 3-5 kişi tarafından bildirilen ancak bir nesil sonra rivayet edenlerin sayısı tevatur derecesine varan sünnettir. Çok kuvvetli de olsa mütavatir kadar kesin değildir.

3-Ahat Sünnet: ilk 3 asırda tevatur derecesine varmayan kimseler tarafından nakledilen sünnettir. Yani mütavatir ve meşur olmayan sünnettir.

3-İcma: İcma’nın kelime manası ittifak demektir. Dinde İcma ise Hz. Peygamberimiz’in (S.A.V.) vefatından sonra herhangi bir asırdaki İslam alimlerinin müçtehitlerinin dini bir meselede ittifak etmesidir. Bu durumda da İcmada şu şartlar aranır. 1-Müçtehit olmayanların ittifakı dini bir delil olmaz. Müştehit delillerden dini hükümler çıkarma yeteneğine sahip olan bilgindir. 2-İcma bir asırdaki bütün müştehitlerin ittifakı olduğundan belirli bir zümrenin ittifakı ile icma olmaz. Bir tek müştehit dahi meseleye muhalif olsa icma düşer. 3-Müştehitlerin ittifakı dini bir meselenin hükmü üzerinde ilk fikir belirlediği ve ilk fikir birliği meydana geldiği zaman aranır. Bütün İslam müştehitleri herhangi bir dini meselede ittifak edince icma meydana gelir. 4-Ancak dini meselede icma olur. Dini olmayan konularda alimlerin ittifakı icma olmaz. Allah Zülcelal Hazretleri Nisa suresi ayet 115’te: Her kimde kendisine doğru yol apaçık belli olduktan sonra Peygambere karşı gelir ve müminlerin yolundan başkasına giderse biz de onu döndüğü yolda bırakır, ahrette cehenneme atarız. O ne köü dönüş yeridir.” Peygamber Efendimiz, (S.A.V.) de bir hadisinde: Ümmetim sapıklık üzerine birleşmez.” Buyurmuştur. Tirmizi Taberani, İbn Hanbel Keşfil hatta 11350.

4-Kıyas: Esasında dilde bir şeyi başka bir şeyle ölçmek yani karşılaştırmak manasındadır. Dinde kıyaslama, Kuan’da ve Hadis’te hüküm gelmemiş olan bir meseleyi hakkında hüküm gelmiş olan bir mesele ile karşılaştırmak. Bir misal vermek gerekirse Kuran’da ve Hadis’te şarap haram kılınmıştır. Ama şimdi sonradan ihdas edilen rakı, votka, viski gibi içkilerde haramdır. Hatta şaraptan daha fazla sarhoşluk vermektedir. Şarabın haram kılınmasındaki illet bunlarda daha fazlasıyla mevcuttur.

Saygılarımla.