Adıyaman Ziraat Odası Başkanı Yaşar Özkan’a dokunan bin pişman olur… Çünkü söylediği tüm cümlelere “haklısın” demekten öteye gidemezsiniz…

Okuyacağınız bu yazı, Adıyaman tarımıyla ilgili yazdığım ilkyazımı değil, maalesef korkarım eleştirisel anlamdaki son yazımı da okumuyorsunuz… Bu alanda yazdığım ne bir makale, ne bir haberde yüzümüzü güldürecek bir şeyler yazamamamın üzüntüsünü belirtmek isterim.

1981’de başladığım mesleğimin 34 yılını Adıyaman medyasında geçirdim… Düşünün en az 34 yıldır ben yazıyorum, meslektaşlarım yazıyor ama sadece politikacıların oy devşirmek amacıyla kullanacağı malzemeden öteye bir fayda üretemiyoruz.

34 yılda yazdığı tek güzel haber sanırım geçen ayki “Adıyaman’ın tarım sayımı yapılıyor” özetindeki haberim oldu, zira yıllar önce bu konuda eleştirisel bir yazı paylaşmıştım: “Adıyaman’ın tarım ve hayvancılığının envanteri oluşturulmalıdır” demiştim… Nihayet o yapılıyormuş.

Gelelim konuya:

Kâhta Ziraat Odası Başkanı Fatin Rüştü Zorlu Turanlı, çiftçilerden bazısının Badem Bahçelerindeki ağaçları sökmeye başladığı açıkladı.”

Kâhta’da badem üretimi yapan Ziraat Mühendisi Mehmet Çelebi, ithal badem vergisinin düşürülmesinin çiftçileri zor duruma soktuğunu söyledi.”

Badem Üreticisi Emre Vural, 2015 yılında diktiği ağaçları sökmek zorunda kaldığını belirterek yaşadığı süreci şöyle anlattı; “Bir ağacın ürüne yatması beş yıl, tam verim vermesi on yıl sürüyor. Yıllar süren emeğimiz birkaç dakikada testereyle yok oluyor. ABD bademine sıfır gümrük vergisi uygulandı. Don afetinde TARSİM ‘sıfır zarar’ dedi, TMO alım yapmadı. Kooperatifler üreticiyi yalnız bıraktı. Bu koşullarda üretici ayakta kalamaz.”

Öte yandan, “Adıyaman'da (çoğu Samsat ve Kahta'da) 19 bin 250 dekarlık alanda yılda yaklaşık 500 bin ton nar üretiliyor. Bunun 5 bin 600 dekarlık alanında ise organik nar üretimi gerçekleştiriliyor ve yıllık 12 bin ton nar hasadı yapılıyor. Bu ürünler hem iç pazarda tüketiliyor hem de dünyanın 9 farklı ülkesine ihraç ediliyor.” diye beyanat veren yetkililer bin bir ümitle dikilen narların da sökülmesiyle ilgili suskun…

Ha keza, 10 yıl kadar önce Çelikhan’datütüne alternatif ürün” denilerek teşvik edilen kiraz fidanları da alıcı bulamayan çiftçilerin hezimetine neden oldu… Tabi Çelikhan’da sorun tıpkı Kâhta ve Samsat’ta Kooperatifleşemeyen çiftçilerin de hatasından kaynaklandı, o da ayrı bir derdimiz. Çelikhanlılar sahip oldukları küçük alanlı arazilerinde diktikleri kirazlara alıcı bulamadı, çünkü alıcı firmalar “50-100 kiloluk ürünler için bölgeye gelip zarar edemeyiz, ürünleri kooperatif çatısında birleştirin, hiç olmazsa bir TIR kirazı bir araya getirin, gelip alalım” demişti ama biz birleşemedik; Kirazlar da söküldü.

Kâhtalılar Badem için Kooperatif kurdu da ne oldu?” dersiniz, biliyorum… Yani Kooperatif kurmamamız bir dert, kooperatif yaşatamamamız ise başlı başına bir dert… “Birleşin, kooperatifleşin ki ezilmeyesiniz, ürünlerinizi istediğiniz fiyatta satasınız” dediğimiz çiftçiler resmi kurumların belirlediği düşük fiyatlar ve alınan vergiler karşısında dış piyasayla rekabet edemez haldeyken nasıl kazanacaklar ki?

“Atatürk Barajı'ndan hâlâ yararlanamayan Adıyaman çiftçisinin büyük bir mağduriyet içinde” olduğunu belirten Adıyaman Ziraat Odası Başkanı Yaşar Özkan’a dokunan bin pişman olur… Çünkü söylediği tüm cümlelere “haklısın” demekten öteye gidemezsiniz…

Peki, Adıyaman’ın çiftçisine “haklısınız” dememiz onlara derman oluyor mu? Seçim arifelerinde müjdeler yağdıran politikacılarımız ve onların üflediği “müjdeli” haberlere inanıp aynı hikâyeleri kamuoyuyla paylaşan resmi kurumların yöneticilerinin mahcubiyeti ne zamana kadar sürecek? Politikacılarınmüjdeleriylekısa süreli motive olup işaret edilen yönde tarımsal hamle yapan çiftçiler daha ne zamana kadar zarar edecek?

Yaşar Özkan diyor ki; “Devlet destek veriyor, fidanlar üretiliyor, yine destek veriyor çiftçiye dağıtılıp ektiriliyor, ekenlere de destekler veriliyor, sonunda elde hem devlet verdiği destekleri ekonomik gelire dönüştürmemiş oluyor, hem desteklere güvenip üretime koşan çiftçiler emeğinin karşılığını alamıyor. Kazanan sadece geçici süreliğine fidan üretip ihaleyi alan fidan üreticileri… Başta susuzluk, ardından don, dolu, kuraklık, ardından yerli üreticiyi yabancı firmalara karşı koruyamayan vergiler, açıklanan taban fiyatların düşüklüğü çiftçiyi kara kara düşündürüyor.” diyerek devam edecekti ama maalesef susturmak zorunda kaldı.

Yıllardır, Adıyaman tarımda deneme pilot bölgesi haline geldi! Her dönem birileri bir proje üretip çiftçiye sunuyor, istisnasız hepsi de güzel projeler ama devamını getirmekte yetersiz kalıyoruz. Merkezde yapılan program ve planlamaların uygulanan projeleri nasıl etkileyeceğini neden hesaplamıyoruz? Eskiden Devlet Planlama Teşkilatı ve tüm kurumlar uyum içinde çalışıyordu, yapılacak çalışmalar karşılıklı görüşülüyor sonra uygulanıyordu; ya şimdi? Artık bir çare üretmek zorundayız; Ne devletimiz, ne milletimiz zarar etmesin!

Mehmet Emin Danış