İnsanların düşünebilme, düşündüğünü karşısındakine anlatabilme yeteneği, toplumsal yaşamın temelini oluşturur. İnsan iletişiminin birinci amacı, bilginin; konuşma, yazı, jest ve mimiklerle hızlı ve tam olarak iletilmesidir. Çocuk, çevresi ile kurduğu iletişim sayesinde içinde bulunduğu toplumun bir bireyi olur. Doğuştan olan işitme engeli, sözel dilin ve iletişimin gelişmesinde ciddi bir engel oluşturmaktadır. İşitme yetersizliği olan bireylerde erken tanı, erken teşhis, erken cihazlama ve eğitim çok önemlidir. Son yıllarda yeni doğan bireyde, tarama testleriyle işitme yetersizliği olup olmadığı tespit edilmekte ve odyolog kontrolünde bireyin kaybına uygun işitme cihazı takılmaktadır.

İşitme kaybına sahip olmak çocuğu pek çok yönden etkilemektedir. İşitme kaybı;

Alıcı ve ifade edici iletişim becerilerinin gelişmelerinde gecikmelere yol açar. Öğrenme güçlüğü ve düşük akademik performansa sebep olur. İletişimde güçlük, sosyalizasyon ve kendine olan güvende eksikliğe yol açar. Mesleki seçim olasılıklarını olumsuz yönde etkiler.

Bu sorunlar çocukların yaşantısını direkt olarak etkiler. İşitme kayıplı çocuklar pek çok yönden bireysel farklılıklar gösterseler de işitme kaybının etkileri hepsi için ortak olmaktadır.

Tüm normal gelişim gösteren çocuklarda olduğu gibi, işitme engelli çocuklar da çevrelerindeki kişi ve nesnelerle ilgilidirler. Doğumdan itibaren çevreyle ilgilenmeye, nesneleri tanımaya başlarlar.

Normal işiten çocuklarla aralarındaki fark, sesleri algılayarak veya ifade ederek kurdukları iletişimdedir. Normal işiten bir çocuk, bir oyuncak veya bir olay ile ilgilenirken anne veya babasının ifadelerini anlayarak uygun tepkiler verebilir ancak işitme engeli olan çocukların anne-babası ise onunla iletişim kurabilmek için önce çocukla göz kontağı kurmak zorundadır.

İşitme engelli çocuklar diğer normal işiten yaşıtları gibi kendiliğinden sözel iletişim kurma davranışına girmekte zorluk çekerler. Buna bağlı olarak dil gelişimleri de normal işitenlere oranla farklılık gösterir; Kelime hazinesi normal işitenlere göre daha yavaş gelişir. İşitme kayıplı çocuklar somut kelimeleri, soyut anlam taşıyanlara göre daha kolay öğrenirler. Normal işitenlerle işitme engelli çocukların kelime hazineleri açısından aralarında bulunan fark yaş ilerledikçe açılır. Özellikle ileri/ çok ileri derecede işitme kayıplı çocuklar normal işiten yaşıtlarını özel eğitim almadan yakalayamazlar. Aynı kelimeye ait birden fazla anlamı yorumlamakta güçlük çekerler. Kısa ve basit cümleleri daha kolay anlayabilir ve ifade ederler. Konuşma ve yazılı lisana ait karmaşık cümleleri anlamakta güçlük çekerler.

Çocuklar öğrenme ile ilgili deneyimlerini çevrelerini keşfederek ve diğer kişilerle iletişim kurarak sağlarlar. İşitme engelli çocuklar bu bilgileri edinirken sesli uyaranlarda yeterince faydalanamazlar. Görme, dokunma, tat alma ve koklama ile bu duyunun eksikliğini gidermek zorunda kalırlar. Özellikle seslerin ait oldukları nesne, kişi ve olayları ve bunların ilişkilerini algılamada güçlük çekerler. Buna bağlı olarak düşünme, karar verme, yorumlama, sebep-sonuç ilişkilerini değerlendirmede yetersiz oldukları gözlenmektedir. Buna bağlı olarak okul başarısı da zayıflar.

Çocukların sağlıklı bir benlik algısı kazanarak gelişimlerini sürdürebilmeleri için olumlu ilişkiler kurabilmeye dolayısıyla güvenli ve duyarlı bir çevreye ihtiyaçları vardır. İşitme engelli çocuklar işitme becerisini kullanamadığı için ailesi, arkadaşları ve yakın çevresinde dahi güven eksikliği ve buna bağlı olarak da hırçınlık, içe dönüklük, kızgınlık gibi davranışlar sergilerler. İleri ve çok ileri derecede işitme kaybı olan çocuklar özellikle diğer işitme engelli çocuklar ile iletişim olanakları kısıtlı ise ya da tamamen onlardan ayrı bir eğitim süreci içinde ise okulda yalnızlık, arkadaşsızlık ve mutsuzluk gibi duygular yaşarlar. Hafif veya orta derecede işitme kaybı bulunan çocuklarda ise, ileri ve çok ileri derecede işitme kaybı bulunanlara oranla daha fazla sosyal problemler gözlenmektedir. Bu çocuklar konuşma sesini duyabilir ancak, işitme kaybının konuşma frekanslarının farklı bölgelerinde farklı derecelerde olması nedeni ile kelimelerin ve cümlelerin ancak bir kısmını işitebilirler.

Bu nedenle bu çocuklar; çoğunlukla duyduklarını anlamakta sıkıntı çekerler. Konuşmayı anlamada yaşanan güçlükler nedeniyle, aile ve sınıf ortamında uyumsuzluk yaşarlar.

İşitme cihazı takmak, kaybı ortadan kaldırmak için yapılması gerekendir. Ancak çocuğun konuşmayı öğrenmesi için yeterli değildir. Erken teşhis ve erken işitme cihazı uygulaması ile başlayacak eğitim sonucunda çocuk konuşmayı öğrenmekle beraber tüm gelişim alanlarında da yaşıtlarını yakalayacaktır.

İşitme yetersizliği olan bireyin, işitme cihazı yardımıyla kendi sesini duyması mutluluk verici bir olaydır. Çocuklar bu şekilde duyduğu sesleri taklit ederler. Eğer çocuklar cihaz kullanmayı bırakırlarsa, ses çıkarma davranışı da azalacaktır. Bu konuda aile bireylerimizi önemli görevler düşmektedir. Aile çocuğun işitme cihazının çalışıp çalışmadığını kontrol etmeli, pillerin takibini yapmalı ve uygun piller kullanmalıdır. Ayrıca kulak kalıplarının ve hoparlörlerinin bozuk ve kirli olmamasına, kordonların sağlam ve kırılmamasına özen göstermeli, cihazı, uzman odyologun ayarladığı şekilde korumalıdır. Dikkat edilmediği zaman çocuğun cihazından yarar sağlaması söz konusu değildir.

Bazı çocuklar, cihazlarını takmak istemeyebilirler. Bunların başında çocuğun küçük yaşta olması ve cihaza uyum sağlamaması yer alabilir. Daha sonraki yaşlarda çocuklar “Kulağım ağrıyor, biraz kulağım dinlensin, çok ses geliyor rahatsız oluyorum, herkes bana bakıyor” gibi söylemlerle cihazını takmayabilir. Ebeveynler, çocuklarına cihaz kullanımını teşvik edici çalışmalar yapmalıdır. Çocukların ilgisini çekecek ve hoşlarına giden işitme cihazı aksesuarları, işitme gelişimini geliştirici oyuncaklar, işitme cihazı kullanımı ili ilgili cd ve kitaplar alabilirler. Aile, çocuğunun, işitme cihazını, işitme duyusu gibi görmesini sağlamalı, çocuğuna cihaz takma bilinci kazandırmalıdır.

Ayrıca ebeveynler, çocuklarının sosyal çevre ile iletişime girmesini de sağlamalıdır. Örneğin; parkta yaşıtları ile oynatılmalı, alışverişe gidilmeli, her hangi bir yere çevre gezisi yapılmalı, sosyal yaşamını kısıtlamak yerine zenginleştirmelidir. Unutmayın, çocuğunuzun geleceğini sahip olduğu işitme yetersizliği değil, Ona vereceğiniz eğitim belirler…

 

Ahmet YUMRU

Besni Rehberlik ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü

İşitme Engelliler Sınıf Öğretmeni