Miladi 13. asırda yaşanan bir olay şöyledir ki. Adamın biri kendi günlük çalışması ile çoluk çocuğunun geçimini sağlıyor. Fakat komşularını ineği var, davarı var tabi süt, yoğurt yağ ve ayranları oluyor. Kendisinin ineği ve davarı olmadığından yağ yoğurt süt gibi nimetlerden mahrum.

Adam bir gece düşünüyor, ne yapıp yapmalıyım ki bir inek almalıyım ki çocuklar rahat etsinler. Gözleri komşularda olmasın.

Ve evden ayrılıyor. Bir ay sonra arkası buzağılı bir inekle geliyor. Çocukları bundan çok memnun çünkü artı kendilerinin de sütü yoğurdu ayranı yağı var. Bir hayli zaman geçtikten sonra bir Cuma günü bulunduğu kasabaya bir müftü efendi vaaz vermek için geliyor. Tabi Cuma namazı öncesi vaaz dinlemek için abdest alıp camiye gidiyor.

Müftü efendi vaazında doğru olmayan yollardan kazanılan paranın büyük günah olduğunu, ancak çocuk çoluğuna yedirmesi ile onların masum olduğunu dinleyince yaptığı işten pişman oluyor. Bu günahtan kurtulmak, hayırlı bir iş yapmak için ineği Hacı Bektaşi Veli’nin dergahına kurban olarak bağışlamak istiyor. Ve Hacı Bektaşi Veli’ye ineği götürüyor.

Eskiden dergahlarda aş evleri olurdu gelip gidenler misafir olurlar yer içerlerdi.

Hacı Bektaşi veli inek senin evinden mi diye sorar, adamda dolaylı yollardan kazandığını tafsilatı ile anlatır ve Hacı Bektaşi veli hazretleri adamı dinledikten sonra senin bu ineğini biz kabul edemeyiz der ret eder.

Adam hacı Bektaş’dan üzülerek ayrılır. Ne yapmalıyım diye düşünür. Konya’ya Mevlana’ya gitmeye karar verir. Ve uzun bir yolculuktan sonra Konya’ya Mevlevi dergahına varır. İneği kendilerine bahşettiğini beyan eder.

Mevlana adamı dinledikten sonra ineğini kabul eder. Fakat adam şaşırır. Mevlana’ya ben bu ineği Hacı Bektaşi veliye götürdüm o kabul etmedi. Sizin edişinizin sebebi nedir diye sorar.

Mevlana hazretleri şöyle der; (BİZ BİR KARGA İSEK HACI BEKTAŞI VELİ BİR ŞAHİN GİBİDİR, ÖYLE HER LEŞE KONMAZ O YÜZDEN SENİN BU HEDİYENİ BİZ KABUL EDERİZ AMA O KABUL ETMEYE BİLİR.)

Adam hediyesinin kabul edilişine çok sevinir ve doğru Hacı Bektaşi veliye gelir. Hediyesini kabul etmeyen Hacı Bektaşi veliye sitemle sen hediyemi almadınsa Mevlana’ya götürdüm o aldı ama bende çok yoruldum senin almayışının, onun alışının sebebi nedir diye ona da sorar.

Hacı Bektaşi Veli (BİZİM GÖNLÜMÜZ BİR SU BİRİKİNTİSİ İSE, MEVLANIN GÖNLÜ OKYANUS GİBİDİR BU YÜZDEN BİR DAMLA İLE BİZİM GÖNLÜMÜZ KİRLENE BİLİR AMA ONUN ENGİN GÖNLÜ KİRLENMEZ O YÜZDEN SENİN HEDİYENİ KABUL ETMİŞTİR.)

Geçmişimizdeki büyük evliyaların böyle güzel davranışlarından herkesin ilham almalarını tavsiye eder, saygılarımı sunarım. Kenan Göksu