Ekonomi deyince akla maddi varlıklar gelir. Diğer bir deyişle ekonomi: Para ile emeği birleştirerek üretilen mamül maddeyi zaman içerisinde tüketicilere sunarak onu paraya dönüştürme ve sahibi olma işlemine ekonomi denir. Tabi ki bu da varsa işyerleri, üretim merkezleri, tarla, bağ, bahçe ve çiftliklerdir. Çevremize baktığımızda kuşkusuz her tarafta ve her tabiat ortamında bunların var olduğunu görmek mümkün. Ancak var olan bu değerleri işleyip insanların hizmetine sunmak, öğrenmek, çalışmak, üretmek sonucunda mümkündür.
İlçemizin tarihini incelediğimizde bulunduğu mekanın binlerce yıllardan beri (M.Ö 3 – 4 bin yıl önce) çok önemli bir kavşakta olduğu görülmektedir. Besni ve çevresinde arkeolojik çalışmalar sonucu açığa çıkarılmış yazılı kaynaklar, bölgede değişik etnik ve dinsel farklılıkları olan milletlerin yerleşmesine yüzyıllarca hizmet etmesinden dolayı, kültürel farklılıkların burada kaynaştığını ve bütünleştiğini görüyoruz. Aynı zamanda Costacuscum(Besni), Fırat nehrinin Doğu ile Batısı arasındaki geçiş yollarının kavşağında bulunuyor olması MÖ ve MS bu bölgede kurulmuş devletler için, Ticari, Askeri, siyasi ve kültürel yönden de önemli bir merkez haline gelmektedir.
Antik kaynaklar ve yazıtlardan, Besni çevresinde kurulmuş bulunan krallıkların ekonomik ve ticari yapılarının canlı olduğu görülmektedir. Ticaretin genellikle sedir ağaçları, kütüğü, ahşap üretimi, meyvelerinden yağ ve şarap üretilen değerli ağaçların varlığından, Boya, Mazı, Gazyağı üretimi yapılabilen ve ağrı kesici özelliği olan Comananegum bitkilerinin yetiştirildiğinden bahsedilmektedir. Daha sonraki yüzyıllarda Memlüklüler, ilhanlılar ve Dulkadiroğullarına bağlı bulunduğu dönemlerde sikkelerin basıldığı kent olarak karşımıza çıkmaktadır. Daha sonra Osmanlı döneminde el sanatları bakımından zirveye çıkan Besninin; Anadolunun her yerinden gelen tüccarların akınına uğradığı kervanların konakladığı ve bu itibarla önemli bir yerleşim yeri olduğu görülmektedir.
Fıratın doğusunda ve batısında bulunan Devletlerin ve toplulukların bir birleriyle ilişkilerini bir şekilde sürdürürken ve ticaretlerini yaparken kullandıkları geçiş yerlerinden en önemli olan Besni ilçesi ve Kızılin köprüsüdür. Örnek verecek olursak Halep’ten, Mısır’dan, Hatay’dan, Karamanoğlların’dan, Dulkadiroğulları’ndan, Ankara’dan, Sivas Beyliklerinden gelip Fırat’ın doğusuna geçmek isteyen kervan veya buna benzer kişiler veya grupların çoğunun Besni’yi kullandıklarını öğreniyoruz.(1) Bahse konu Eski Urfa yolu ile Kızılin Köprüsünü Ünlü gezgin Evliya Çelebi De kullanmış olup, Yol ve köprü kalıntılarını Günümüzde görmek mümkündür.
Bu kadar önemli bir kavşakta bulunan ilçemizin insanları bu kendiliğinden ve coğrafik yapının kazandırdığı hareketliliği bilgi, beceri ve çalışkanlığıyla kendi lehine çevirerek hizmet eden bir toplum değil ÜRETEN (Ogünün koşullarında sanayisi olan) bir toplum olmayı becermiş ve 1955’lere kadar fevkalade başarılı bir şekilde gelmiştir. Neden 1955: Fıratın Batısından gelip doğusuna geçmek isteyenlerin artık Birecik Köprüsü diye bir köprüleri vardı, Ve 1954’den sonra Besni bir ilçe olarak kalacaktı. Bunlara rağmen Besni’nin 400 – 450 dokuma tezgahlı dokumacı esnafı, 75 – 80 tane köşker – ayakkabıcısı, 15 – 20 tane Tabakhane işletmecisi, 10 – 15 tane bakır- kalay işlemecisi, 5 -6 Hancısı, 4 – 5 Tane mahserecisi(Pekmez ve helva imalatı), Çömlekçisi, Değirmen İşletmecileri ve yan hizmet veren işletmeleri direnebildikleri kadar direndiler. Ancak ne çareki yukarıda belirttiğimiz coğrafik yapı, gelişen teknoloji ile uygun yolların ve köprülerin yapılması sonucu Besni’nin gelişmesini ve büyümesini engeller biçimde gelişmiştir. Bundan sonra Besni’nin yetiştirdiği üreten ve ürettiğini bin bir meşakkatle paraya dönüştürmeyi beceren, bu anlamda hem üreten hem de ticaretini yapan Besni sanayicileri kendilerine başka merkezler aramaya başlamışlar ve bunda da başarılı olmuşlardır. Bilindiği gibi dokuma sanayinde faaliyet gösteren işadamlarımız başta Gaziantep’te olmak üzere Uşak’ta, İstanbul’da, İzmir’de, Adana’da, Mersin’de kendilerine işyerleri kurmuşlar ve başarılı olarak ülke düzeyinde kendilerinden bahsettirtmeyi başarmışlardır.
Bunun yanında ikinci olarak Ayakkabı – Deri işlemeciliğinde ise özellikle ayakkabı imalatında genellikle İstanbul’da kendilerine yer edinerek, İstanbul ve dış ticarette kendilerinden ve sahibi oldukları firmalarından gururla bahsettirmektedirler.
1954 ÖNCESİ 1930 – 1950 YILLARINDA İLÇEMİZDEKİ İŞYERLERİ BİLGİSİ
1930 – 1950 yılları arasında Besni’de bulunan işyerleri ile ilgili araştırmalar yapmak için dokuma ve gerekse deri – ayakkabı imalatında çalışmış olan yaşlı büyüklerimizden edindiğimiz bilgiler ışığında işyeri sayıları aşağıya çıkarılmıştır. Bu bilgileri veren büyüklerimiz işyerlerinin sahiplerinin adlarını ve yerlerini belirterek bilgi aktarmışlardır. Bu konu ile ilgili söyleşi videoya alınmış olup, Vakkas Balta(94) ve Osman Ülkü(83) ile yapılan sohbetler sitemizin videolar bölümüne yüklenerek sitemiz ziyaretçilerinin izlemelerine olanak sağlanmıştır.
|
TÜRKİYE |
BESNİ |
|
|
NÜFUSU |
13 000 000 |
38 000 KİŞİ(çevresi ile) |
|
İŞYERİ SAYISI |
33 100 |
300 – 350 ADET |
|
DOKUMA TEZGAHI |
20 500 |
400 – 450 ADET |
|
TABAKHANE SAYISI |
5 300 |
15 – 20 ADET |
|
KÖŞKER – AYAKKABICI |
75 – 80 ADET |
|
|
MAHSERECİ |
4 – 5 ADET |
|
|
BAKIR – KALAYCI |
15 –20 ADET |
Not: Berber, bakkal, kıraathane, fırın, kumaş satıcısı, aktar v.b. işyerleri hariç tutulmuştur.
1927 Türkiye Cumhuriyeti devletinde yapılan ilk istatistik sonuçlarına göre, Besni ilçesinin ortalaması ile ülke ortalamasını kıyaslamak adına aşağıdaki tablo oluşturulmuştur;
SONUÇ : 1927 TÜRKİYESİNDE
1 işyerine 393 kişi düşerken, Besni’de bir işyerine 117 kişi düşüyor.
1 dokuma tezgahına 643 kişi düşerken , Besni’de bir dokuma tezgahına 90 kişi düşüyor
1 deri işleme merkezine 2453 kişi düşerken, Besni’de bir deri işleme merkezine 1900 kişi düşüyor.
Bu rakamlar bizlere Besni ilçe sanayisinin yaklaşık 250 bin nüfusun ihtiyaçlarını karşılayan
üretim ve Ticaret merkezi olduğunu göstermektedir. Bu anlamda bu bilgileri Tüm Besnili hemşerilerimizin bilgilerine sunmayı görev bildik.