29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’yla başlayan ve 4 Kasım’a kadar devam eden günler Kızılay haftasıdır. Bu hafta münasebetiyle bir kez daha Kızılay’ı tanımak, hizmetlerini sizlerle paylaşmak istedim. Bu kuruma neden ihtiyaç duyuldu: Savaşların kızıştığı muharebe meydanlarında yaralıların ve ölülerin toplanmasına imkan verilmediği 1868 yılında dünya milletlerinde olduğu gibi, Osmanlı İmparatorluğu’nda da, aralarında devlet erkanınında bulunduğu bir cemiyet kurulur. Kısa bir sürede itibar gören cemiyete üye olmak için 40 doktor başvurur. Bir ara Hilal-i Ahmer adını alır. Merhum Akif’in, çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal dediği hilaldir. Hilal ayın ilk ve son 2- 3 günlerinde yay şeklinde görülen bir cisimdir. Ahmer ise Arapça bir kelime olup kırmızı demektir. Cumhuriyetimizin döneminde, Kızılay adını alır. Bu adı Gazi Mustafa Kemal vermiştir. Kızılay amblemini şanlı bayrağımızdan almıştır.
Şehitlerimizin kanlarının göl olduğu bir akşamın alaca karanlığın da, yıldızın da hilale yaklaştığı zamanda, kan gölüne vurduğu şavkudur. Neden bayrağımızın rengi kırmızıda Kızılay’ın amblemi beyaz, evet bembeyaz anne sütü gibi ak, şehit kanının üzerine doğan kırmızı hilal. Kızılay taraf olduğumuz tüm savaşların cephe gerisinde kurduğu seyyar hastanelerle gazilerimizi tedavi etmiştir. 1912 yılı Trablusgarp harbinde yaralanan Binbaşı Mustafa Kemal’de Kızılay hastanesinde tedavi görmüştür. Kızılay’ın Çanakkale’de, Galiçya’da ve mili mücadele sıralarında Anadolu’da verdiği hizmetler, tarihe altın harflerle geçen birer şeref levhaları olmuştur.
Cumhuriyet’in, kurulmasından sonrada ayni gayelerle hizmetine devam edip, sel, yangın, deprem ve muhtaç ailelere yardım gibi toplumun yardımlaşma duygularına katkı sağlayan ve felaket zamanlarında topluma destek olan bir misyon yüklenmiştir.
Biz Kızılay olarak, nerede muhtaç bir insan varsa, ona uzanan yardım eli nerede ağlayan bir göz varsa ona teselli, nerede bir yaralı varsa ona merhem olmak, ilaç olmak istiyoruz. İnsanımızdaki bu yardımlaşma duygusunun ortaya çıkması içinde onların güvenini kazanmak zorunda olduğumuzu biliyoruz.
Güveni tesis etmek, ayrım gözetmeksizin her kesime yardım elini uzatmak, insanımıza eşit davranmak Kızılay gönüllerinin ve hizmetlerinin fedakarane çalışması ile mümkündür. Bizde ilçemizde bu amacı gerçekleştirmenin gayreti içinde çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Kızılay’ın ana misyon unun yardım etmek kapsamına yönelik olması nedeniylede yardımlaşma konusu üzerinde birkaç cümleyi sizlerle paylaşmak isterim.
Tabiata baktığımızda bulutlar yağmurla bitkilerin imdadına, bitkilerin, hayvanların imdadına, hayvanların ve bitkilerin insanların imdadına koşması yardımlaşmanın en güzel örnekleridir. Hayat yardımlaşma üzerine kurulmuş olup devamı da buna bağlıdır.
Vücudumuzdaki bütün organlarımız bir birini destekli yerel faaliyetlerini sürdürür, eğer bir gözümüz diğerini tenkit etse, dilimiz kulağımıza itiraz etse, insanın hayatı sönercimside dağılır.
Bu örneklerden yola çıkarak diyoruz ki, yardımlaşmak Kızılay’ın temelidir. Kızılaycılıkta hayat mücadele üzerine değil, yardımlaşma felsefesi üzerine kurulmuştur.
Amacımız, insanımızdaki bu ahlakı yaygınlaştırmak ve bu duyguyu toplumdaki her alana yaymaktır. Çünkü bir birinin derdiyle dertlenen, acısını paylaşan, kederli gönlünü okşamasını bilen toplumlarda birlik ve beraberlik olur.
Bu cevherin insanımızın yüreğinde ve aklında var olduğuna inanıyoruz. Onlara geleceğimiz güvenle bu desteği alacağımız ada inanmaktayız.
Ayrıca, Cumhuriyet Bayramınızı ve yaklaşan kurban bayramınızı şahsım ve kurumumuz adına kutlarım.