Hükümetimiz daha doğrusu sayın başbakanımız bu barış süreci için ülkemizin yedi bölgesinde halkı bu hususta aydınlatmak ve barış sürecine katkı sağlamak için altmış üç akil adam seçerek görev verdiler. Bunları hangi kriterlere göre seçtiler bilmiyoruz.

Halbu ki bu bölgeleri iyi tanımayan halkını tanımayan bölgelerin durumunu iyi bilmeyen akil adamlar yerine o bölgelerden vatandaşların oyları ile seçilmiş beş yüz elli Milletvekilimiz var. Bunlar yetmiyor mu ki yeniden akil adamlar seçildi?  Velev ki yeniden akil adamların seçilmesi gerekli ise o bölgelerden yetişmiş siyasiler olsun yine o bölgelerden yetişmiş devlete hizmet etmiş kişiler aydın kişiler ve halkın hatırını saydığı muhterem kişiler yok mu idi ki bunları seçtiler bilmiyoruz.

Televizyonlardan seyrediyoruz gazetelerden okuyoruz bu seçilen akil adamlara gittikleri bölgelerde vatandaşlar tarafından çeşitli sorular soruluyor ama verilen cevaplardan vatandaş tatmin edici cevap alamıyor ve gerekli cevabı veremeyince de ekip salonu terk ediyorlar.

Ama yukarda saydığım kişiler olsa ve onların yanında o bölgenin Milletvekilleri olsa belki vatandaşı tatmin edici bir cevap vererek vatandaşı ikna edebilirler.

Barış sürecini yani ülkede kan akmamasını Analar, Babalar, Ailelerin gözyaşı dökmemesini yetmiş beş milyonluk Türkiye çoktan istiyor. Çünkü binlerce yıldan beri Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Ermeni, Yahudi yani tüm etnik guruplar beraber yaşamış ölülerinde ağlamış düğünlerinde oynamış iyi günlerinde sevinmiş kötü günlerinde üzülmüş bayramlarında bir birlerini kutlamış hatta bir birlerinden kız almış kız vermiş akraba olmuş bir topluluğuz.

Ticarette beraber siyasette beraber olmuşuz hepimiz aynı okulda okumuş devletin her kademesinde görev almışız. Askerde beraber olmuşuz hatta bu ülkenin kurtuluşunda düşmanlara karşı savaş vererek şehit ve gazi olmuşuz. Ama her nedense son otuz yıl içinde dış güçlerin gayreti ve kışkırtmaları neticesin de sanki bir birimize düşman kesilmişiz ve her iki taraftan kır elli can yok olmuş. O kadar can sakat kalmış bunu kim ister? Biz vatandaş olarak hep bir kardeş gibi geçinip gidiyoruz. Her iki tarafın da bunu iyi bilmesi gerekmez mi?

O nedenle her iki tarafta şapkasını önüne koyup iyi düşünmeli ve bize ne oluyor da kardeş kardeşin kanını akıtıyoruz bizi bu yollara teşvik edenleri dinlemeden her hangi bir ön koşul şart koşmadan ülkemizin menfaati için bu ayrılık ve gayrilikten vazgeçmemiz gerekmez mi?

Yazık değil mi bu Türkiye Cumhuriyeti’ne bu uğurda iki tarafta dünyanın parasını harcıyor silah tüccarları bayram ediyor. Bunun yerine bu paraları geri kalan bölgelerimize yatırım yapılsa işsizlik yok olsa her kes refah içinde yaşasa olmaz mı?

İste vatandaşlar olarak isteğimiz budur o nedenle ülkemiz de barış refah ve mutluluk dileği ile saygılar sunarım.