Yayımladığı “Adıyaman’ın sessiz çığlığı: Safvan bin muattal’ın unutulan mirası” başlıklı açıklamada Sahabe Safvan bin Muattal türbesinin Adıyaman için önemine değinen Adıyamanlı Akademisyenler Platformu Başkanı Prof. Dr. Fevzi Rençber, bütüncül bir tanıtım stratejisiyle bu kabrin uluslararası ölçekte bir cazibe noktasına dönüşebileceğini belirtti.

İstanbul’da metfun Eyüp Sultan Türbesi’nin İstanbul’un kültürel ve ekonomik gelişimine verdiği katkıyı hatırlatan Prof. Dr. Fevzi Rençber; “Resûlullah’ın (sav) iffetini, sadakatini ve doğruluğunu bizzat tasdik ettiği Safvan bin Muattal’ın kabri, kaynakların üzerinde ittifak ettiği kesin bir bilgiyle Adıyaman/Samsat sınırları içinde yer almaktadır. Ancak bu kabir bugün bir ‘sessizlik alanı’na dönüşmüş durumdadır. Bu sessizlik, sadece fiziki değil; aynı zamanda kültürel, tarihsel ve toplumsal bir boşluğa işaret ediyor. Oysa İslam medeniyeti ve şehirleri, kendi bünyesinde barındırdığı sahabîlerin izleri üzerine inşa edilmiş bir hafıza geleneğidir. Türkiye’nin hemen hemen her ilinde sahabîlerin izlerini görmek mümkündür. Nitekim İstanbul’la özdeşleşmiş hatta bir ilçesine isim olmuş Eyüp Sultan Türbesi’nin etrafında oluşan manevi atmosfer, tarihsel sürekliliğin ve kolektif bilincin nasıl diri tutulabileceğinin en güçlü örneklerinden biridir. Eyüp Sultan, bir kabirden öte; bir kimlik mekânı, bir hafıza merkezi ve bir şehir ruhudur. Aynı niteliklere sahip olan Safvan bin Muattal’ın kabri ise Adıyaman’ın içinde unutulmuştur. Oysaki Adıyaman’ın bu değeri doğru bir kültürel stratejiyle şehrin ana metnine dönüştürülebilecek kadar güçlüdür. Sahabî kabirleri tarihsel coğrafyanın kimlik inşasında önemli referans noktalarıdır.” dedi.

Sompo Sigorta üyeleriyle Portekiz ve Meksika'da buluştu
Sompo Sigorta üyeleriyle Portekiz ve Meksika'da buluştu
İçeriği Görüntüle

Whatsapp Image 2025 12 01 At 13.35.36

Adıyaman’ın Sahabe’nin manevi varlığından ve ekonomik getiri potansiyelinden yeterince faydalanamasını eleştiren Prof. Dr. Rençber, şöyle devam etti; “Bu tür mekânlar, sadece ziyaret mekânı olmasının yanında aynı zamanda kolektif bellek üretir, toplumsal aidiyeti pekiştirir, kültür turizmini çeşitlendirir ve şehirlerin sosyo-ekonomik döngülerini canlandırır. Ancak Adıyaman özelinde bu işlevlerin neredeyse hiçbirinin işletilmediği görülmektedir. Ulaşımın güçlüğü, çevre düzenlemesinin yetersizliği, kurumsal koordinasyon eksikliği ve tanıtım faaliyetlerinin yokluğu; Safvan bin Muattal’ın manevi mirasının gölgede kalmasına neden olan sistematik sorunlardır. Bu durum yalnızca idari bir ihmal değildir; aynı zamanda sosyal antropoloji açısından ‘kültürel körleşme’ olarak tanımlanabilecek bir olguyu da yansıtır. Şehrin kendi değerini görmeyişi, bireysel ilgisizliğin çok ötesinde, kurumsal hafıza kaybının kolektif hâle gelmiş bir tezahürüdür. Adıyamanlıların büyük bir bölümü, şehirlerinde böylesine müstesna bir sahabînin bulunduğunu bilse de; bilginin ziyaret bilincine, ziyaret bilincinin de kültürel sahiplenmeye dönüşmediği kaygı verici bir durumla karşı karşıyayız. Oysa potansiyel açıktır: Safvan bin Muattal’ın kabri, doğru bir yaklaşımla Adıyaman’ın hem manevi hem ekonomik dönüşümünde anahtar rol üstlenebilir. İstanbul’daki Eyüp Sultan örneğinde olduğu gibi; nitelikli bir ziyaret merkezi, profesyonel rehberlik, kültürel turlar, akademik sempozyumlar, sahabî rotaları, gençlere yönelik kültür gezileri ve bütüncül bir tanıtım stratejisiyle bu kabir uluslararası ölçekte bir cazibe noktasına dönüşebilir. Bu yalnızca bir kabir düzenlemesi değil; bir şehrin kültürel hafızasını güncelleme, kimliğini yeniden kurma ve sosyal dayanışma bağlarını güçlendirme sürecidir.”

Adıyaman’ın manevi bir hazineden yeterince faydalanması gerektiğinin altını da çizen Prof. Dr. Rençber, açıklamasını şöyle tamamladı; “Bugün Safvan bin Muattal’ın kabri sessizdir, ama bu sessizlik kader değildir. Şehir, kendi değerine sahip çıktığında bu sessizlik yerini ziyaretçilerin dualarına, tarih meraklılarının yolculuklarına ve öğrencilerin kültür bilincine bırakacaktır. Çünkü bazı değerler unutulduğunda değil; hatırlandığında, anlatıldığında ve korunarak geleceğe taşındığında yaşar. Adıyaman’ın ihtiyacı olan şey tam da budur: kendi manevi hazinesini yeniden keşfetme cesareti. Ve belki de en önemli soru şudur: Eyüp Sultan nasıl İstanbul’un ruhu olduysa, Safvan bin Muattal da neden Adıyaman’ın ruhu olmasın?”

Muhabir: Selçuk Akbaş