Allah (Z.C.) Hazretleri Kuranı Kerim’in münafikun suresi Ayet 9 da şöyle buyuruyor; ( ey iman edenler sizleri ne mallarınız, ne de evlatlarınız, Allahın zikrinden alıkoymasın. Her kim böyle yaparsa işte onlar hüsrana ve ziyana uğrayanların ta kendileridir.)

Yüce Allah (zch)’i mallarınızın ve çocuklarınızın Allah’ı zikretmekten sizleri alıkoymasın diye bir fiil emretmektedir. Fakat bu ayetin daha kolay anlaşıla bilmesi için evveliyatla zikirden maksat nedir? Sorusunun cevabını bilmemiz gerekir.

Allahu Teâlâ’yı zikretmek demek yüce Allah’ı;

1 Tekbir (Allahu Ekber);  yanı Allah en büyüktür, Allah her şeyden daha büyüktür diyerek Allah’ı azamet ve Kibriya ile anmak demektir.

2 Tehlil (Allahtan başka ilah yoktur; la ilahe illallah) tevhit cümlesini söylemeye denir. Birde la ilahe illallah cümlesinde mana bakımından iki unsur vardır. Birincisi olumsuzluk ifade eden (la ilahe) ilah yoktur kısmıdır. Diğeri ise olumluluk ifade eden (illallah) kelimesi ki yani yalnız ve ancak Allah vardır kısmıdır. La ilahe illallah diyen bir kimse mabut ve ilah olarak yalnızca Allah’ı kabul etmiş olur. Yaratıklardan ilah edinilenleri, putları ve Allahtan başka ilahlar reddedilmeden tevhit inancına ulaşılmaz.

3 Tesbih (dini bir terim olarak sübhan Allah) yani Allah noksan sıfatlardan tenzih ederim demekle eş ve çocuk isnadı zulüm acizlik ve ortağı bulunmayan, her türlü noksan sıfatlardan Allah’ı tenzih ederim demektir.

4 Tahmid ( hamd yani Elham dülillah demek)  Allah’ı çok övmek demektir. ( Elham dülillah) yani her türlü övgü Allah özgüdür anlamına gelir. Elham dülillah: medh, zikir, şükür, nimeti ikrar minnet ve dua cümlesidir. Elham dülüllah diyen insan, yaratan, yaşatan, bütün nimetleri var eden ve kemal sıfatlarıyla muttasıf olan Allah’ı anmış övmüş nimetlerini ikrar etmiş minnet duymuş ve ona dua ve şükretmiş olur.

Yukarıda da izah ettiğim gibi Allah’ı tekbir, tehlil, tesbih, tahmid cümleleri ile anmaktır. Allah’ı zikretmek onun yüceliğini dile getirmek ve manevi olgunluğa ulaşmak amacı ile yapılır.yine bakara süresi ayet 152 de ( o halde siz beni zikredin ki ben de sizi anayım bana şükredin nankörlük etmeyin) demiyor mu? Bir de verdiğim nimetler karşısında kalben lisanen bedenen şükrümü yerine getirin nimetlerimi inkâr ve emrime isyan suretiyle bana küfür ve küfranı (inkar) nimette bulunmayın. Unutkan ve nankör olmayın cenabı Allah (zch) bu ayeti kelimede zikrin ve şükrün yerine getirilmesini vazgeçilmez bir vazife olarak ifasını emir ve tavsiye buyurmaktadır.

Yine kuranı kerimin ali İmran suresi ayet 191 de ( onlar ki ayaktayken otururken, yanları üstene yatarken Allah’ı zikrederler. Göklerin ve yerin yaratılış hikmetleri üzerinde tefekkür (düşünmek, hatırlamak) ederler. Ve şöyle derler; ey rabbimiz sen bunları boşuna yaratmadın sen her türlü noksanlıktan münezzehsin. O halde sen bizi o ateş azabından koru.

Bu alem kitabını okuyanlar ve gereği gibi amel edenler elbette cenabı Allahın nimetinden müstefit olurlar. Bunu yapmayanlar ise Allah’ı Teala’nın mülkinde bir nevi eşkıyalık ettikleri için akıbetleri elim bir azab olur. Evet müspet ilimlerle uğraşanlarda âlemden sürekli Allah Teala’nın müşahede ederek gerçek imana ererlerse kurtuluşa ererler.  Aksi ise hüsrandır.

Kuan’da geçen küfür bizim anladığımız manada sövme değildir, inkar mahiyetindedir. Saygılarımla.