Bir hadisi şerifinde Peygamberimiz(S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurmaktadır; “Güzel ahlak ve iyi huy, Allah-u Teala’nın sevdiği kullarına, bahş ve ihsan buyurduğu ilahi bir vediadır (emanet).) Allah Celle Celaluhu, bir kuluna hayır vermeyi Murad buyurursa, o kuluna güzel ahlak ve iyi huy ihsan ve inayet eyler.”

Yine Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimiz başka bir Hadis-i Şerifinde de; “Kıyamet Gününde mizana ilk önce konulacak amel, güzel ahlaktır” diyor ya.

Evet, saygıdeğer okurlarım, gerek Müftü efendilerin ve gerekse hoca efendilerin vaazlarında veya okuyup, dinleyip, öğrendikten sonra daha eski kötü huyları bulunup da, değiştirmeyen veya değiştirmeye çalışmayanların, akıllarını şüphe etmek, haksızlık ve yanlış mı olur dersiniz?

Evet hiç şüphesiz insanoğlu bu dünyaya boy, pos, soy, evlat, mal mülk, edinmeye veya güzel yaşayıp övünmeye değil, güzel huy ile insan gibi ve Allah’ın emir ve nehilerine riayet ederek, yaşamak için gönderilmiştir.

Şunu da açıkça ifade edeyim ki, her şey zamanla eskir, yıpranır, hatta elden çıkabilir. Güzel ahlak ise, ne kadar eskirse eskisin, eskidikçe kıymetlenir. Hem de ne eskir ne de yıpranır. Sahibi ile kıyamete kadar beraber olur. Evet belirli bir tahsille makam, mevki veya rütbe sahibi olabilir. Fakat en büyük servet, en büyük makam, en güzel rütbe, güzel huy ve güzel ahlaktır.

Evet öyledir. Güzel ahlak ise hem sahibini, hem de onu örnek alanları yücelttiği gibi, baki ve daimi de kalır. İşte biz dünyaya iman olmaya değil, adam olmaya geldik. Ahlakını güzelce düzelterek ve kötü huylarından kurtulmak isteyenler, mutlak ve muhakkak ki, iki cihan serveri Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimizin çok güzel ahlak ve çok güzel huyları ile ahlaklanmayı kendilerine şiar edinmelidirler.

Evet güzel ahlak ve iyi huy, ülkeleri mamur eder, ömürleri uzatır, rızıkları artırrır, refah ve huzuru da temin eder, çoğaltır. Öyledir, cenneti arzu edenler, hakka vuslatı arzu edip dinleyenler ve insanı kamil olmayı dileyip özleyenler. Evvela ahlakını güzelleştirmelidirler ki, arzu ve istekleri olan, cennete vasul olurlar. Çünkü güzel ahlakı olanlar cennet ehli olurlar. 

Yine Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimiz şöyle hitap etmiştir; “Cebrail Alehisselam, Allah-u suphanehu ve teala hazretlerinin buyurduğunu şöylece haber verdi: Bu din’i İslam öyle aziz bir dindir ki zat’ı üluhiyyetime bu dini ihtiyar ettim. Kullarım bana bu din ile ibadet etsinler: bu dinin islahı, ancak, ancak cömertlik ve güzel ahlaktır. Kullarım indimde aziz olan bu dine cömert ve güzel ahlaklı olmakla ikram etsinler.

Hazreti İmam Ali kerremallahu vechehu ve radiallahu anh efendimiz de, Resulullah (S.A.V.) Efendimizden şöyle rivayet ediyor ki (habibi kibriyattan işittim, her kimin gam ve kederi çok olursa, bedeni hasta olur. Zira, demiri nem ve insanı gam çürütür, demişlerdi ya? Her kimin huyu çirkin ve kötü ise o kötü ve çirkin huyda sahibine azap verir. Şunu açıkça ifade edeyim ki, çirkin ve kötü huylu kimselerin toplum içerisinde de yeri yoktur. Ve insanlar arasında da yeri yoktur.

Evet Hazreti İmam Ali Keremallahu ve vechehu ve radiallahu anh, oğulları imam hasan hazretlerine ve oğlu İmam Hüseyin hazretlerine ve diğer evlatlarına şu nasihatte bulunmuşlardır; “Ey sevgili yavrularım, daima insanlarla iyi geçininiz ve kendilerinizi halka sevdiriniz. Güzel ahlakınızla öyle sevdiriniz ki, halkın gözünden kaybolsanız bile, sizi arasınlar, hasta olduğunuz da sizi ziyarete gelsinler, eceliniz gelip öldüğünü de arkanızdan ağlasınlar ve ölümünüzden sonra da sizleri rahmetle, minnetle ansınlar.”

Yine ünlü bir arif olan âlim birisi de oğluna şu nasihatte bulunmuştur; “Oğul, daima güler yüzlü olun ve daima tatlı ol ve güzel iki huy daima seni halka ikram edenlerden üstün kılar ve halk içinde daima aziz sevgili ve hürmetli olursun. Şunu iyi bil ki, halka nakdi ikramda bulunanların asık suratlı ve acı sözlü olanların ikramlarından ise, güler yüz ve tatlı sözler muamele edenler muazzez olur ve herkes tarafından sevilir. Surat asarak acı konuşarak, somurtarak yapılan iyilikler ve ikramlar Allah nezdinde de makbul ve mutube değildir.”

Evet herkese karşı güler yüzle, tatlı dille hitap ederek ve kimseyi kırmamak ve incitmemek halk arasında daha çok makbul olur. İşte yapılabilecek ikramların en büyüğü de budur. Yazımı büyük bir şairin bir dörtlüğü ile son veriyorum.

Edep yolu gözleyen

Erkanı bilmek gerek.

Hakkı bilmek isteyen

İnsanı bilmek gerek.

Saygılarımla.