Son günlerde hükümetimiz Milli Eğitimdeki değişiklikleri jet hızı ile meclisten geçirdi. Belli bir kesimin karşı çıkmasına rağmen meclisteki çoğunluğuna dayanarak istediği kanunu çıkarıyor. Ama vatandaşın arzuladığı kanunları ise mecliste ya red ederek ve ya bekleterek çıkartmak istemiyor.

Yine bu kanuna benzer kanunları çıkarıyor ve Sayın Başbakanımız halkımız böyle istiyor diyerek vatandaşın isteği doğrultusunda çeşitli kanunları meclisten jet hızı ile çıkarıyor. Çıkarılmayan kanunları demek ki halkımız istemiyor ve o nedenle o kanunlar çıkarılmıyor. Bu jet hızı ile çıkan kanunları vatandaşlardan soruyorlar mı? Ve ya sormuyorlar mı? Bilemeyiz.

Yine son günlerde akaryakıta üç defa zam, elektriğe zam, doğal gaza zam. Bu zamlar bu güne kadar gördüğümüz en yüksek zamlar. Bu zamlar iğneden ipliğe her şeye sirayet edecek demek oluyor ki her şeye gelen zam da her halde vatandaşa soruyorlar ki bunu da halkımız istiyor. O nedenle de her hangi bir tepki yoktur. Vatandaş isteğine göre hükümetimiz de zam yapmak zorunda kalıyor.

Bu günlerde açıklanan milli gelirimiz her vatandaş için 10.500 (on bin beş yüz) dolar imiş. Buna benim aklım ermiyor. Buna göre dört kişilik bir ailenin yıllık geliri 42.000 (kırk iki bin) dolar eder. Türk lirası ile 75.000 (yetmiş beş bin) lira eder. Ben kendi etrafıma bakıyorum ben de dahil olmak üzere bu kadar gelirimizin olmadığını görüyorum. Asgari ücretle çalışan dört kişilik bir aile bu parayı rüyasında dahi göremez bu gelir nerede?

Basit bir örnek verelim, Ankara’da yaşayan dört kişilik bir aile bir de misafirleri ile sobadan zehirlenerek hayatını kaybettiler. Onlara Allahtan rahmet dilerim. Bu vatandaş Ankara’da yüksek seçim kurulunda sözleşmeli olarak çalışıyormuş, aldığı ücret belli. O nedenle bir apartmanın kapıcı dairesi gibi bir yerde oturabiliyormuş. Apartman doğal gazlı olmasına rağmen doğal gaz ile ısınmak bütçesinin el vermemesi nedeni ile soba ile ısınmak zorunda kalıyor. Çünkü soba kömürü devlet tarafından veriliyor. Onun için soba ile ısınıyor. Ve neticede canlarına mal oluyor. Hani bu vatandaşın yıllık geliri 75.000 (yetmiş beş bin) lira idi? Nasıl oluyor da böyle hesap ediliyor? Acaba bu hesapları kendi gelirine göre mi çıkarıyorlar?

Yine bir örnek daha ; bir ailenin oturacak evi olmadığı ve aynı zamanda ev kirası verecek kadar geliri olmadığı için gündüzleri parklarda oturup yatıyor. Ama geceleri soğuk olduğu için o semtteki caminin tuvaletinde yatmak zorunda kaldığını televizyonlardan öğrendik. Bu vatandaşın da geliri 10.500 (on bin beş yüz) dolar mı?

Bu vatandaşımız tuvalette yatarken Suriye’den gelen o ülkenin vatandaşlarına devletimiz en konforlu yaşamı yaşatıyor. Ne olur kendi vatandaşımıza da o kadar bakalım. Bunu da mı vatandaş istiyor?

Bu örnekleri azınlıkta olan zenginlerimizin geliri ile aynı kefeye koymayalım. Her halde vatandaş halinden memnun ki ve böyle istiyor ki hükümetimiz bunlardan bahsetmiyor. Saygılarımla