Salgın döneminde dünyada sağlık sınıfının önemi artarken diğer taraftan ekonomik silah olarak ülkelerin ekonomilerini tehdit eder konuma gelmesi medikal ürünler, ilaç sanayisi ile yeni dünya düzeninin teknoloji, tarım ve gıda ile beraber en stratejik konuma gelmiştir. Ülkemizin sağlık sektöründe ileri sağlık alt yapısına, teknolojisine ve hizmetlerine sahip olması ülkemizin sağlık alanında başka ülkeler tarafından cazibe merkezi konumuna getirmiş olmakta birlikte, sağlık turizmi ile ülke ekonomisine büyük kazanç sağlamıştır. Ülkemizin sağlık turiziminde yavaş ve emin adımlarla yerini almaya çalıştığı bu günlerde sağlık sisteminin üzerine bir çok söylem ve eylemlerle bir kaoslar yaratılmaya çalışılmaktadır. Sağlık alanında insan kaynaklarını yetiştirmenin çok emek ve yüksek maliyetler gerektirdiği günümüzde insan kaynaklarını iyi yönetenlerin dünya sağlık turiziminden büyük kazançlar kazandığı gerçeğini iyi anlamamız gerekmektedir. Ülkemizin sağlık alanındaki son yıllarda yaptığı yatırımları insan kaynakları üzerinden eğitim ve öğretim sistemleri üzerinde de kontenjanları artırarak ihtiyaçları karşılayabilecek düzeyde planlama yapmasına rağmen, sağlık çalışanlarına yönelik büyük bir baskı ve sorumsuz kişilerce saldırılar düzenlenmekte bu durum sağlık çalışanlarının çalışma azimlerini kırmakta ve ileride sağlık alanında çalışan insan kaynağı bulunmasında zorluklar çekilmesine neden olabilecek sonuçları doğuracaktır. Türkiye’nin Ortadoğunun sağlık merkezi olması milyarlarca dolarlık pazarda önemli bir yer edinmesi ile ekonomik azanımlar elde etmeye başladığı bu dönemde sağlık alanında Almanya Türkiye’nin insan kaynaklarının tercih edilen merkezi konumuna gelmiştir. Sağlık çalışanlarının yurt dışına gitme isteklerinin altında neler olduğunun iyi araştırılması gerçeğini ortaya çıkarılmaktadır. Türkiye’de sağlık alanında hizmete ulaşmanın devlet ve özel sektör kanalıyla çok rahat olduğu bu süreçte devlet vatandaşının bütün sağlık masraflarını karşılamakta özel sektörde ise katkı payları ile destek vermektedir. Sağlık alanında yaşanan sıkıntıların eğitim sisteminden uygulama alanına kadar yeniden bir sistem ile yapılandırılması ve sağlık alanındaki şiddet eylemlerine karşı gerekli yasal düzenlemelerin caydırıcılık etkisinin toplumda uygulamalar ile hissedilmesi gerekmektedir. Sağlık sisteminde doktorlara ulaşma kademe sistemi ile hastane yükün hafifiletilmesi ,sağlık çalışanlarının vardiye sistemi çalışma planlarının yapılması ve hastanelerin 24 saat çalışır (acil servisler gibi) bütün departmanlarının çalıştırılması doktor ve hastane yükünü azaltmaya sebep olacaktır. Sağlık çalışanlarının fiziki çalışma ortamlarının noktasal olarak belirlenmesi aidiyet çalışma anlayışını destekleyecektir. Türkiye’nin yetişmiş insan kaynaklarının neden hedefe alındığının iyi anlaşılması gerektiği ve dünya yeniden şekillenirken kalkınan ve büyüyen Türkiye’nin insan kaynaklarının cazip teklifler ve şartlar ile davet edilen ülkelerin yasaları dışındaki kolaylık sağlayan uygulamalar uygulamlarıyla kabul edilmesi Türkiye için yeni bir terör sorunu olarak görülmesi gerekir. Yetişmiş insan kaynağı ülkelerin gelişme ve kalkınmaları için üreten beyin konumundadır. Ülkelerin kalkınma ve üretim kaynağı olan yetişmiş insan kaynakları üzerine gelişmiş ülkelerin algısal oyunlar ile yetişmiş insanlar üzerinde mobbing dahil olmak üzere; Toplumsal algı stratejileri ile küçük düşürme ve karşı karşıya getirerek çatışma ortamı yaratma , Ekonomik standartlarını küçük gösterme, Toplumsal saygı duyulmamasının sağlanması , Nezaket dışı davranışlar üzerinden bıktırma ve caydırma eylemlerine maruz kalmalarını sağlayarak gelişen ve büyüyen bütün sistemlerinin kaynağı olan yetişmiş insanlarının sistem dışına çıkmalarını sağlamak ve sistem çökmesine neden olmakla birlikte, yetişmiş insan kaynağının kendine başka çıkış yolları aramasına sebep olmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerin güçlü yapılara sahip olmaları teknoloji, sağlık ve tarım alanında üreten insan kaynaklarının yapısına dayalı olduğu günümüzde üreten insan kaynaklarının yurtdışına gitmesi ülkeler için bir beka meselesi olarak görülmeli ve gerekli tedbirler alınmasının sağlanması gerekmektedir. Teknoloji alanında yarışan, gelişmiş ve gelişen ülkeler arasında yeni alanlarda standartı belli olmadığı için büyük bir pazar çekişmesi mevcuttur. Gelişmekte olan ülkelerin hiç bir kısıtlama ve yaptırıma maruz kalmadan standartı belli olmayan alanlarda kendilerini geliştirmeleri ve kalkınmaları gelişmiş ülkelerin maddi ve ekonomik olarak pazar kaybına neden olmaktadır. Gelişmiş ülkelerin gerçek politikalarının gün yüzüne çıkmasını sağladığı gerçeğini toplumların görmesi, tepkisel etkileri ile pazar kayıplarına neden olduğunun iyi bilinmesi gerekmektedir. Dünya yeniden şekillenirken teknoloji,sağlık,ve tarım alanlarında yetişmiş insan kaynakları ülkelerinin kaderlerini tayin edecek kaynaklar olarak görülmektedir. Ülkelerin geleceği, üreten ve düşünen insan kaynaklarının varlığı ve iyi yönetilmesi ile şekillenir. Mehmet BOZKUŞ