GAZİANTEP (AA) - BEYZA KAYNARPUNAR - Gaziantep'te yaşayan 56 yaşındaki tekvando antrenörü Veysel Döşüçukur, kendisi gibi tekvandocu olan milli sporcu üç kızına evde baba, salonda ise hoca olarak başarılarında destek veriyor.
Merkez Şahinbey ilçesinde yaşayan ve 44 yıldır tekvandoyla ilgilenen, 26 yıldır ise antrenörlük yapan Veysel Döşüçukur, 3 kızını küçük yaşlardan itibaren eğiterek izinden gitmelerini sağladı.
Müsabaka ve antrenmanlara çocuklarını da götürerek spora yönlendiren Döşüçukur, 20 yıldır kızlarının başarıları için ter dökerek onların milli sporcu olmalarına öncülük etti.
Beden Eğitimi ve Spor Öğretmeni olan 28 yaşındaki kızı Zehra Göçer, 9 yaşında başladığı tekvando kariyerinde Türkiye ve Avrupa şampiyonlukları elde ederek babasını gururlandırdı.
Ortanca kızı, 26 yaşındaki Elif Döşüçukur ise 8 yaşında tanıştığı tekvandoda Poomsae dalında Avrupa birinciliği ve Türkiye dereceleri kazandı.
Ailenin en küçük ferdi Tülay Döşüçukur ise 11 yaşında başladığı tekvandoda Türkiye Şampiyonası'nda üç kez dereceye girdi.
Küçük yaşlardan itibaren kızlarına rol model olan ve onların başarısı için yıllarını adayan baba Döşüçukur, kızlarının gelecekteki müsabakalarda derece elde etmeleri için hala ter döküyor.
- "Salonda hoca, evde baba oldum"
Veysel Döşüçukur, AA muhabirine, kızlarına küçük yaşlardan itibaren sporu aşıladığını söyledi.
Hayatını kızlarına adadığını belirten Döşüçukur, şunları kaydetti:
"Kolay olmadı tabii. Zaman, sabır ve disiplin isteyen bir süreçti. Ben onlara her zaman şu nasihati verdim: Spor salonunda 'baba' diye bir kavram yok, 'hoca' var, dedim. Diğer öğrencilere karşı olumsuz bir etki yaratmamak adına bu disiplini sağladık. Salonda hoca, evde baba oldum."
Kızlarının aldığı her başarının kendisini gururlandırdığını ifade eden Döşüçukur, "En küçük kızım Türkiye şampiyonu, diğer ikisi de Avrupa şampiyonu. Onlarla gurur duymamak elde değil. İyi ki onların babasıyım. Onlarla gurur duyuyorum. Ülkemizi temsil ettiler, bayrağımızı dalgalandırdılar. İstiklal Marşımızı okutmak çok güzel bir duygu, anlatılmaz, yaşanır." diye konuştu.
- Zehra Göçer: "Küçükken idolüm babamdı"
Zehra Göçer ise babasıyla her zaman gurur duyduğunu ve onu çok sevdiğini söyledi.
Kendilerine kalan en büyük mirasın spor olduğunu belirten Göçer, şöyle devam etti:
"Küçükken idolüm babamdı. Onun izinden ilerlemek ve onun gibi başarılı öğrenciler yetiştirmek istiyordum. Benim için babamın beni tebrik etmesi onur vericiydi. Koca tribünün beni alkışlamasından daha çok, babamın bana 'aferin kızım' demesi benim için çok kıymetliydi. Bu başarıları babamla birlikte elde ettik, bizim üzerimizde çok emeği var."
- Elif Döşüçukur: "Biz başarılarımızı babama borçluyuz"
Elif Döşüçukur ise tekvandoyu babasının sayesinde hayatının merkezine koyduğunu ifade etti.
Aldığı her başarının arkasında babasının olduğunu söyleyen Döşüçukur, şu şekilde konuştu:
"Babamın bize olan inancı, bizim de kendimize olan inancımızı sağladı. Biz başarılarımızı babama borçluyuz. Çünkü onu örnek alıyoruz. Başarılı bir baba olunca da başarılı bir kız çocuğu oluyor. Birçok sakatlık yaşadım. Parmağım kırıldı, ayağım kırıldı. O zamanlarda babamın çok desteği oldu."
Tülay Döşüçukur ise hem babasının hem de ablalarının kendisine rol model olduklarını belirterek, "Ben ailenin en küçük çocuğuyum. Onların bana örnek olması çok güzel bir duygu. Ablalarımın ve babamın tekvandocu olması beni spora daha çok yönlendirdi. Onların hırs ve başarılarını gördükçe ben de hırslandım. Onlar da bana her zaman destek oldular." dedi.