Türk Ocakları Adıyaman Şube Başkanı Doç. Dr. Samet Zenginoğlu, 13 Haziran 2025 tarihinde çevrim içi olarak gerçekleştirilen Türk Ocakları Genel Merkezi İstişare Toplantısı sonrası yayımlanan sonuç bildirisine ilişkin açıklamalarda bulundu. Zenginoğlu, Türk milletinin birliği, Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısı ve anayasanın değiştirilemez hükümleri konusunda net bir duruş sergilediklerini vurguladı.

“Türk Ocakları Türk milletinin vicdanıdır”

Doç. Dr. Samet Zenginoğlu, yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Türk Ocakları, 113 yıldır bu milletin vicdanı olmuş bir müessesedir. Türklük, Türkçülük ve Türk milliyetçiliği esaslarıyla hareket eden bu büyük yapı, Türk milletinin tarihsel ve kültürel birikimini, Cumhuriyetimizin temel değerleri ile harmanlayarak bugüne kadar taşımıştır. Son toplantımızda alınan kararlar, bu misyonun bir yansımasıdır.”

“PKK’nın sözde feshi çözüm değil, yeni bir aldatmacadır”

Zenginoğlu, PKK’nın sözde fesih açıklamasına da değinerek, bu sürecin “terörle gerçek bir yüzleşme değil, uluslararası güçlerin desteklediği yeni bir sahneleme” olduğunu ifade etti. Şu değerlendirmede bulundu:

“PKK, 5-7 Mayıs 2025 tarihlerindeki sözde kongresinde kendini feshettiğini duyursa da bu, Türk milletini kandırmaya yönelik bir manipülasyondur. Suriye’nin kuzeydoğusundaki yapı hâlâ varlığını sürdürmekte ve ABD-İsrail destekli bir ‘Teröristan Projesi’ doğrultusunda pozisyonunu tahkim etmeye devam etmektedir.”

“Yeni anayasa tartışmalarını kaygıyla izliyoruz”

Yeni anayasa tartışmalarını da değerlendiren Zenginoğlu, bu girişimlerin terörle mücadele sürecine denk gelmesinin manidar olduğunu ifade ederek şunları söyledi:

“Cumhurbaşkanının yeniden adaylığı tartışmaları üzerinden şekillenen anayasa değişikliği çağrılarının arka planında çok daha tehlikeli niyetler olabilir. Anayasanın ilk dört maddesi ve vatandaşlık tanımı başta olmak üzere üniter devlet yapısına zarar verecek hiçbir düzenlemeyi kabul etmeyiz. Bu husustaki kararlılığımızı, istişare toplantımızda da güçlü bir şekilde ortaya koyduk.”

“Kapsayıcı Türk milleti tanımı dışındaki her öneriyi reddediyoruz”

Türk Ocakları Adıyaman Şube Başkanı Zenginoğlu, Türk milletinin etnik ayrışmalarla tanımlanmasına kesinlikle karşı olduklarını belirterek şöyle dedi:

“Etnik kimlikler üzerinden özerklik ya da federasyon gibi modeller, Türk siyasi egemenliğine ve bin yıllık birliğimize kasteden projelerdir. Biz, hukuki ve kültürel bakımdan bütün vatandaşlarımızı kapsayan Türk milleti tanımının alternatifsiz olduğunu savunuyoruz.”

“Şehitlerimizin ruhunu incitecek hiçbir tasarrufu kabul etmeyiz”

Açıklamasının sonunda şehitleri anan Zenginoğlu, devlet yetkililerine de çağrıda bulundu:

“Şehitlerimizin kanı üzerinden siyaset yapılmasına müsaade etmeyiz. Her türlü anayasa çalışması, milli vicdana uygun olmak zorundadır. Gazilerimiz ve şehit ailelerimizin onurunu incitecek hiçbir girişimi kabul etmeyeceğiz.”

Zenginoğlu, kamuoyunu dikkatli ve uyanık olmaya davet ederek, Türk Ocakları olarak devletin ve milletin bekası için mücadelelerini sürdüreceklerini ifade etti.

Doç. Dr. Samet Zenginoğlu'nun açıklamasının tam metni şu şekilde:

"Üniter-millî devlet yapısına aykırı herhangi bir değişikliğe kesinlikle karşıyız!"

13 Haziran 2025 Cuma günü, saat 20.00’de çevrim içi olarak toplanan Türk Ocakları Genel Merkezi Yönetimi, Şube Başkanları ve Temsilcileri olarak aşağıdaki hususları Türk milletinin dikkatine sunuyoruz:

1. Türk Ocakları, 113 yıl önce Türk milletinin o dönemde içinde bulunduğu durumdan kaygı duyan Tıbbiyeli gençlerin önde gelen Türk aydınlarına yazdığı mektupla temeli atılmış; Türk milletinin binlerce yıllık kimliğinin, kültürünün ve tarihinin üzerine yüklediği sorumluluk bilinciyle hareket etmiş bir sivil toplum kuruluşudur. Türklük, Türkçülük, Türk milliyetçiliği, Turan fikrinin öncüsü olan Türk Ocakları, Cumhuriyet’in ve demokrasinin kazanımlarından taviz vermeden parti siyasetinin dışında bir bakış açısıyla faaliyet göstermeye devam etmektedir.

2. Ülkemizin, bölgemizin ve dünyanın son yıllarda karşı karşıya olduğu küresel egemenlik savaşı, sığınmacı ve göçmen meselesi, vekalet savaşları, devletler arası savaşlar, Suriye’de ve Gazze’de yaşananlar ve son olarak da İsrail’in İran’a saldırısı gibi gelişmeler karşısında millî birlik ve beraberliğe her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz bir dönemeçte olduğumuzun bilincindeyiz.

3. “Terörsüz Türkiye” adıyla tanımlanan süreçte PKK Terör Örgütü; 5-7 Mayıs 2025 tarihlerinde, iki ayrı yerde toplanan Olağanüstü 12. Kongresiyle PKK adıyla yaptığı faaliyetleri sonlandırdığını, 12 Mayıs 2025’te ilan etmiştir. Türk Ocakları olarak bu “süreç”in başından itibaren Teröristbaşı’nın muhatap alınması, PKK’nın Suriye yapılanmasının süreç içindeki konumu, devlet yetkililerinin pazarlık olmadığı açıklamalarına karşılık PKK ve DEM Parti çevrelerinin birtakım beyanları gibi sebeplerle konu hakkındaki itiraz ve çekincelerimizi Türk milleti ile paylaştık. Nitekim yapılan araştırmalar da Türk milletinin ezici çoğunluğunun PKK ve uzantıları ile birlikte varılacak bir menzil olmadığı kanaatini taşıdığını ortaya koymaktadır.

4. Terörsüz bir Türkiye, elbette Türk milletinin bütün fertlerinin dileğidir; ancak bu toprakları şehit kanlarıyla vatanlaştıran Türk milleti, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin üniter millî devlet yapısına halel getirecek ve Anayasa’daki Türk vatandaşlığı tanımını değiştirecek hiçbir “çözüm”ü kabul etmez, etmeyecektir. Türk Devleti’ni, Kürtlere karşı soykırım yapmakla suçlayan, “Ulusların kendi kaderini tayin” ilkesi çerçevesinde “haklı bir silahlı mücadele”den dem vuran, Lozan Antlaşması'nı hedef tahtasına koyarak Sevr’e dönüşü talep eden bir fesih açıklamasını yapan, terör eylemlerinden en küçük pişmanlık duymayan teröristlerin bölücü ve yıkıcı faaliyetlerine son vermelerine inanmamız beklenmemelidir.

5. Bölücübaşı’nın, Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasası’nı değil de öncesini temel alarak “Ortak Vatan ve Kürt-Türk halklarının kurucu öğe olduğu Demokratik Türkiye” bakış açısını çözüm çerçevesi olarak benimsediği ifade edilen sözde fesih açıklaması, PKK ve uzantılarının Sevr Projesi'ni hortlatmanın ve kendi ifadeleriyle “Dört Parça Kürdistan” hayalinin peşinde olduklarını açıkça göstermektedir. Türkiye açısından halledilmesi şart olan en kritik konu, Suriye’nin kuzeydoğusunda ABD ve İsrail’in desteğiyle PKK tarafından oluşturulan yapının fiilî bağımsızlığının ne olacağıdır. Bu yapının hâkimiyetine son verilmediği takdirde gerçek anlamda bir fesih söz konusu olmayacaktır. Son dönemdeki gelişmeler ve yapılan açıklamalar, Suriye PKK’sının kendisini feshetmek bir yana destekçilerinin yardımlarıyla konumunu daha da pekiştirmeye çalıştığını göstermektedir.

Yerlikaya’dan Jandarma Teşkilatı’nın 186. yılı mesajı
Yerlikaya’dan Jandarma Teşkilatı’nın 186. yılı mesajı
İçeriği Görüntüle

6. Bölücü Terör Örgütü ve uzantıları ile müzakere edilen bir dönemde yeni Anayasa tartışmasının canlandırılması da anlamlı ve kaygı vericidir. Her ne kadar, bazı çevreler bunun esas amacının Cumhurbaşkanı’nın yeniden seçilmesine yönelik olduğunu iddia etse de üçte ikisi değişmiş, yönetim sistemi itibarıyla bambaşka bir şekle bürünmüş bir Anayasa’nın hangi yönlerinin değiştirileceği somut olarak ortaya konulmamaktadır.

7. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olma vasfı ile yasama, yürütme ve yargı erklerinin bağımsızlığı ilkelerinden taviz verilmemelidir. Türk Ocakları olarak; Anayasa’nın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek ilk dört maddesi ile eğitim dili ve vatandaşlık tanımıyla ilgili maddeler başta olmak üzere, Cumhuriyet’imizin temel kuruluş ilkeleri ve niteliklerine, üniter-millî devlet yapısına aykırı herhangi bir değişikliğe kesinlikle karşı olduğumuzu bir kez daha tekrarlıyoruz.

8. ABD-İsrail ittifakının, İslam coğrafyasındaki etnik ve mezhebi farkları istismar etmek suretiyle millî birlik ve bütünlüğümüze karşı kurduğu tuzağı bozmak için Türkiye’nin tek yumruk olmasını istiyorsak gerçekten de “İç Cephe”yi tahkim etmeliyiz; bunu da ancak hukuka riayet ederek, adaleti sağlayarak ve iç siyasi çekişmeleri asgariye indirerek yapabiliriz.

9. Türk Ocakları olarak; sınırları şehit kanlarıyla çizilen bu vatanda bin yıldır kesintisiz olarak süren Türk siyasi egemenliğinin tartışmaya açılmasını, etnik ve mezhebî aidiyetlerine bakılmaksızın bütün yurttaşların eşitliğini teminat altına alan hukuki, siyasi ve kültürel açılardan kapsayıcı "Türk milleti" kavramı yerine etnisitelerin öne çıkarılacağı özerklik, federasyon gibi modellerin gündeme getirilmesini kesinlikle reddediyoruz.

10. Yıllardır süren ekonomik sıkıntılar, aile kurumunun karşı karşıya olduğu sorunlar, sığınmacı ve göçmenlerin millî dokuda yol açtığı bozulmalardan dijital çağın etkilerine kadar bir dizi etkenin yol açtığı demografik krizin çok acil tedbirler alınmasını gerektirdiği ortadadır. Bu kapsamda, sadece içinde bulunduğumuz yılda değil, önümüzdeki 10-15 yılda aile ve gençlik odaklı olarak devlet ve toplum olarak yapmamız gerekenlerin hayata geçirilmesi millî beka meselesidir.

11. Terörle mücadelede, Suriye’nin kuzeyindeki "Teröristan Projesi"ne karşı yapılan harekâtlarda şehit olan bütün güvenlik güçlerimizi ve yurttaşlarımızı saygı ve rahmetle anıyoruz. Devlet yetkililerinin ve TBMM’nin, şehitlerimizin ruhlarını incitecek ve gazilerimiz ve şehit aileleri başta olmak üzere Türk milletinin maşeri vicdanının kabul etmeyeceği hiçbir tasarrufa imza atmamasını talep ediyoruz.

Türk milletine duyururuz."

Kaynak : PHA

Kaynak: RSS