Kimi insan vardır, sonuna kadar tembeldir. Elini sıcak sudan soğuk suya atmaz, uzansa ulaşabileceği TV kumandasını, üç metre ötedeki su dolu bardağı başkasından ister. Yani, işi daima savsaklar, iş yerine geç gider - erken çıkar, çalışırken aşırı rahat davranır, adeta uzatmaları oynamak için elinden gelen her şeyi yapar, onu bekleyen diğer süreçleri aksatır vs.

Oysa bildiğimiz, tembelin hiç sevmediği “hız-süre” kalitenin önemli unsurlarından biridir. Süre uzayınca kalite düşer, patron - yönetici sinirlenir, müşteri memnuniyetsizliği artar. Hiç bir paydaşın istemeyeceği sonuçlar üretir.

Tembel için özel yaşam - iş yaşamı fark etmez, durum hep aynıdır. Hal böyle olunca, tembel insanlar, etrafındaki insanlara adeta eziyet çektirir, kendileri ise kral gibi yaşarlar. “Ekmek elden, su gölden” anlayışıyla yaşamaya çalışırlar. Franz Kafka’nın dediği gibi " İki esas günah vardır ki öteki bütün günahlar bundan meydana gelir. Sabırsızlık ve tembellik"

Bu açıklamalardan sonra, size “Tembel biriyle çalışmak iyi midir, kötü müdür?” diye sorulsa, bu soruya büyük olasılıkla “kötüdür” yanıtını verirsiniz. Ben de öyle düşünürüm. Gerçekten, tembel biriyle çalışmaktan nefret ederim. Bir iş verirsiniz, o iş yapılana kadar adeta canınız çıkar!

Buraya kadar tembelliğin ne kadar olumsuz yanları olduğu ifade edilse de bir başka görüş, “tembel adam yaratıcı olur” düşüncesidir. Bu görüş, biraz avuntu gibi görünse de gerçekten gerçeklik payı vardır. Bill Gates’de böyle düşünenlerden. “Zor bir işi yapması için her zaman tembel bir insanı seçerim. Çünkü o işi yapmanın kolay yolunu bulur” diyerek, tembelin yaratıcı yönünü vurgulamıştır. Demek ki Bill Gates tembel insanları kullanmayı bilmiş..!

İktisadın en genel tanımı, kıt kaynakları en iyi şekilde değerlendirmek değil midir? Bu gerçekten hareketle, tembelin yaşamı, kıt kaynakları / imkanları en iyi şekilde değerlendirme üzerine kurulmuştur. Tembel, bu süreci en iyi şekilde yönetebilendir. Tembellikte minimum emek, maksimum yarar esası vardır.

Gerçekten icatlar ve yeniliklerin temel amacı, insan hayatını olabildiğince kolaylaştırmaktır ve bunun da temel kaynağı, aslında tembel adamın “hayatı kolaylaştırma düşüncesi” üzerine kurulmuştur. Dolayısıyla, insan hayatını kolaylaştıran her şeyin temelinde tembellik ruhu yatar. Verimliliğe giden yol da bu yaklaşımdan en iyi şekilde yararlanmaktan geçer. Çok güzel bir söz var, “tembele iş buyur, sana akıl öğretsin”. Bazen bu akla gerçekten ihtiyaç olduğu sıkça görülmektedir. Çünkü tembel, kestirme, direk sonuca giden düşüncelere sahiptir.

Tembel, “hiç bir şey yapmamak için her şeyi yapan adamdır”. Bu konuyu Socrates, “ İş göremeyen kişiye tembel denmez, tembel kişi iş görmeye zorlandığında elinden bir şeyler gelendir." şeklinde ifade etmiştir.

Yıllar önce çalıştığımı bir bankada, bilgisayar yazılımını değiştiriyorduk. Bankacılığı iyi bilen bir ekip kurduk ve amacımız yazılım programının temel işleyişinin testlerinin yapılması idi. Günlerce süren bu test ekibinin içinde ben de görev yapmıştım. Yaptığımız şey, en zeki insanın suiistimal yapamayacağı bir yapının yanında, en tembel ve belki de en aptal çalışanın bile hata yapmamasını sağlayacak bir yapı oluşturmaktı. Dolayısıyla, her iki uç yaklaşımı  da dikkate alarak çalışma yapmıştık. Ortaya çıkan ürünü tembeller kullansın diye tasarlamamıştık ama sürecin en kolay şekilde çalışmasını sağlamaya çalışmıştık.

Aynı doğrultuda, günümüzde, süreç verimliliğini kısaltmanın yolu, tembel insanların emeğinden yararlanarak yüceltmek yerine, onların yaklaşımından yararlanarak minimum emekle, maksimum yararı nasıl elde ederiz düşüncesine odaklanmaktan geçer. Yani, esas olan, tembel insanın vizyonuyla verimliliğe ulaşmaktır. Mesela, bir sürecin yazılımının amacı, kullanıcı “toplama-çıkarma yapmasın”, “yerinden kalkmadan işi tamamlasın”, “yazı yazmasın”, “minimum emekle maksimum işi yapsın”  vs. değil mi? Bir anlamda, verimliliğin kaynağı tembel insan özelliklerine dayanmaktadır..!

Bertrand Russell, Aylaklığa Övgü kitabında ilginç bir yaklaşım ortaya koymuştur. "Bizim uygarlık dediğimiz şeyin hemen hemen tümünü aylak (tembel) sınıf yaratmıştır. Sanatı geliştiren, bilimleri bulan bu sınıftır; bu sınıf kitaplar yazmış, bu sınıf felsefeler ortaya atmış ve toplumsal ilişkileri bu sınıf inceltmiştir. Hatta baskı altındakilerin kurtuluşu bile genellikle yukarıdan aşağı doğru gelişmiştir. Aylak sınıf olmasa insanlık barbarlıktan hiç kurtulamazdı." Yani, tembeller uygarlığın ve felsefi düşüncenin oluşumuna da önemli katkı sağlamışlardır.

Görüşümüz, tembelliği övmek ya da teşvik etme değil elbette ama ister tembel olsun ister çalışkan, herkesin düşünce ve yaklaşımı önemlidir ve bunlar bir araya getirildiğinde, verimlilik, yaratıcılık ve hayatı kolaylaştıran unsurlar ortaya çıkmaktadır. Önemli olan tüm bu unsurlardan yaratıcı, verimli ve pozitif sonuçlar elde edebilme becerisidir.

Şaban ÇAĞIRAN