Allah-u Teala Hazretleri Kuran-ı Kerim'in Araf Suresi ayet 27'de aynen şöyle buyurmaktadır; "Ey Ademoğulları. Şeytanın ananızla babanızın, yani Hz. Adem'le Hz. Havva'nın kendilerine ayıp yerlerini göstermek için Cennet'ten çıkardığı gibi, sizi de belaya uğratmasın sakın. çünkü o ve taraftarları size sizin onları göremeyeceğiniz taraftan görürler. Biz o şeytanlara iman etmeyenlere dost kılmışızdır."

Evet, iblis (şeytan) cinn ve şeytan aynı cinsten yaratıklardır. Şeytanın nesli ve emrindekiler insanlardan gizlenebilir varlıklardır. Fakat bu demek değildir ki, insanlar onları hiç göremezler. İşte onlar insanları kendilerini göremeyecekleri noktalardan görür ve aldatırlar. Şeytan sizi aldatmasın ifadesinden anlaşılıyor ki, onlara aldanmamaya çalışmak ve aldanmamak mümkündür. bunun için de iman ve takva elbisesi ve Allah korkusu lazımdır. Şeytanın bu elbiseleri giymiş olan bir insana nüfus etmesi mümkün değildir. İşte şeytanlar imansız olan kafirlerin dostudurlar.

Evet, Yüce Allah Zülcelal Hazretleri atamız Hz. Adem'i yaratınca meleklere, ona secde etmelerini emreder. Şeytan dışında hepsi Adem'e secde ederler. Şeytan ateşten yaratılmış olmasını öne sürerek çamurdan yaratılmış olan Adem'den üstün olduğu iddiasıyla Allah-u Teala'nın bu emrine karşı çıkar ve secde etmez. Bu kibirli davranışı sebebiyle huzurdan kovulan şeytan kıskançlık, hased ve bencilliğin verdiği düşmanlıkla insanoğluna karşı kıyamete kadar sürecek amansız bir mücadele kararı alır ve bunu uygulamaya koyulur.

Yine Kuran-ı Kerim'in Araf suresi ayetleri 11'den 22'ye kadarki ayetlerde açıklandığına göre; "Allah-u Teala iblise sana emrettiğim halde secde etmene mani olan nedir?" Şeytan dedi ki; "Ben ondan hayırlıyım, beni ateşten yarattın, onu ise topraktan." Allah-u Teala, hemen in oradan, orada büyüklük taslamak neyine? Haydi çık, çünkü sen alçaklardansın. Şeytan dedi ki, bana kıyamete kadar mühlet ver. Yani insanların tekrar diriltecekleri güne kadar. Allah-u Teala ise: Haydi mühlet verilenlerdensin dedi ve şeytan dedi ki, Öyle ise beni azdırmana karşılık, yemin ederim ki, ben de o kullarını saptırmak için senin dosdoğru yolunun üzerinde elbette oturacağım. Sonra onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Sen de çoğunu şükredici bulamayacaksın" dedi. Allah-u Teala dedi ki; "Kınanmış ve kovulmuş olarak çık oradan. And olsun onlardan her kim sana uyarsa Cehennem'i hep sizlerden dolduracağım. Allah Zülcelal Hazretleri Adem'e sen zevcenle birlikte Cennet'e yerleşin de dilediğiniz nimetlerden yiyin. Yalnız şu ağaca yaklaşmayın ki sonra zalimlerden olursunuz derken şeytan onların örtülü avret yerlerini kendilerine göstermek için onlara vesvese vererek rabbiniz size bu ağacı ancak iki melek olacağınız, yahut ebedi kalanlardan olacağınız için size bu ağacın meyvesini yasak etti diye yemin etti ve bir de ben sizin hayrınızı isteyenlerdenim diye yemin etti. Havva anamız Adem A.S.'a bu piri fani yaşlı bir adam, yemin ettiğine göre doğrudur yiyelim diyor ve Adem'i ikna edip o ağacın meyvesinden yiyorlar. Böylece şeytan her ikisini de kandırarak mevkilerinden düşürdü. Ağacın meyvesini tattıkları an edeb yerleri açılıverdi. Hemen her ikisi de Cennet yapraklarından yapıştırmaya başladılar. Allah-u Teala Adem ile Havva'ya, Ben size bu ağacı yasak etmedim mi? ve şeytan size açık bir düşmandır demedim mi? diye nida etti. Adem ile Havva ise Ey Rabbimiz. Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamazsan ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz dediler.

Yukarıdaki ayetlerden de anlaşıldığı üzere şeytan insanoğlunu saptıracağına dair güçlü bir şekilde yemin ederek bu amacını gerçekleştirmek için her türlü yola başvuracağını, insanlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağını ve bu sayede insanların bir çoğunu Allah'a şükretmekten alıkoyacağını ifade eder.

Evet, şeytan insanoğluna karşı yürüttüğü mücadelesinde ilk başarısını atamız olan Adem A.S. ile Havva anamızı kandırarak işte onların Cennet'ten çıkarılmalarını sağlamak sureti ile elde ederek emeline ulaşmıştır. Şu da bir gerçektir ki gerek Adem A.S. ve gerekse Havva anamız daha önce şeytanın yaptığı gibi hatalarında ısrarcı olmamışlar ve derhal Yüce Allah'ın rahmet ve mağfiretine sığınarak bağışlanma talebinde bulunmuşlardır. Yüce rabbimiz de kendisine yapılan bu tövbeleri kabul etmiştir.

Evet, şeytan ezeli düşmanı olarak gördüğü insanoğlunu saptırmak ve nihayetinde onun Cehennemlik olmasını sağlamak için bir takım hile ve tuzaklara başvurur. İşte yüceler yücesi Rabbimiz de Kuran-ı Kerim'de bu tuzaklara düşmememiz için dikkat edilmesini istemektedir. Şeytan bu uğursuz emelini gerçekleştirmek için insan neslini saptırmak, aldatmak, şüpheye düşürmek, insanlara kötü işleri güzel göstermek, içki, kumar ve fuhuş gibi yollara başvurur. Ancak Allah'ımızın bildirdiğine göre, şeytanın gücü daha çok onu dost edinenlere ve Allah'a şirk koşanlara yetmektedir. Kulluk vecibelerini yerine getirenleri ve Allah'a sığınıp emir ve nehiylerine riayet edenlere hiçbir zararı dokunamayacaktır.

Evet, şeytanın tuzağına düşmemeli, dünya ve ahret mutluluğunu elde edebilmek için Yüce Mevla'mızın ve Sevgili Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimizin emir ve yasaklarına uyarak yaşamalıyız ki, dünya ve ahret mutluluğuna erişelim. Saygılarımla.