Bu dünya fani fanidir de, Allah’a ayan,

Geçici dünyayı bil, gafletten uyan.

Rabbinin kudreti de apaçık beyan,

Rabbimin kudretini bilen olalım.

 

Rabbimin emrine her gün uyalım,

Gaflet uykusundan hem uyanalım.

Dünyaya sakın ha aldanmayalım,

Hakk’ın kudretini bilen olalım.

 

Hakk’a riayetle kırıcı olma,

Sakın ha sakın gıybete dalma.

Gıybetin günah olduğunu bil de,

Gıybet edip günaha girme.

 

Allah’ın kudretin sende bilirse,

Ahrette cennet bahçeleridir yerin.

Ne soğuk, ne sıcak var, her zaman serin,

Yeter ki hakkın emrin yerine getirin.

 

İnsanların hepsini de bir köle etsin,

Rabbimin emrin yerine getirsin.

İlelebet ahrette hem rahat etsin,

Cennete kemali ile murada ersin.

 

Allah’ın kudretin sende bilirsen,

Cennettir hem senin ahrette yerin.

Gönlün Kur-an’a ver de düşünme derim,

Dünya fani, ahrettir ebedi yeri.

 

Şeytanlar gönlünden sevgiyi çalar,

Akıllı Müslümanlar hep ibret alır.

Gaflette olanlar hep yolda kalır,

Gaflet uykusundan uyan Müslüman.

 

Uyan ey Müslüman, gafletten uyan,

Uyanmaz uykudan gaflette olan.

Kabir çukuruna girdiğin zaman,

Bilirsin dünyanın olduğun yalan.

 

Yalancılık insandan sevgiyi siler,

Akıllı Müslüman hep tövbe eder.

Tövbe ile günahlar silinir gider,

Etmeyen kendine çok yazık eder.

 

Kenan Göksu’da der ki, bu dünya yalan,

Dünyaya aldanıp gaflette kalan,

Kur’an’ı okuyup da ibret almayan,

Kabirde anlar ama geçmiştir zaman.

 

Kenan üzme kendin dünya yalandır,

Allah’ın azabı gaflette olandır.

Kurtuluşa eren hakkı bulandır,

Hakk’a uyup hakkı bulan olalım.

 

Allah-u Teâlâ Kuranı Kerimin İsra suresi ayet 53’te şöyle buyurmaktadır; (ey resulüm: kullarıma söyle aralarında konuşurlarken en güzel kelimeleri kullansınlar, çünkü şeytan, kötü kelimeler, kırıcı sözler söylemek suretiyle aralarının açılmasını ister. Şüphesiz ki şeytan insanların açıkça düşmanıdır)

Evet saygıdeğer okurlarım, insanların birbirleriyle münasebetlerini bozacak ve huzurunu kaçıracak şekilde konuşmasınlar, daima edepli hareket etmeyi de kendilerine şear edilsinler. Esas insanlığın gereği de budur. Bir şairin güzel sözü gibi;

Edep bir tac imiş nur-u hüdadan

Giy ol tacı, emin ol her beladan

Ehl-i diller arasında aradım; kıldım talep

Her hüner makbul imiş illa edep illa edep

Cihan bağında ey âşık budur maksud- ins ü cin;

Ne senden kimse incinsin ne sen kimseden İncin

Adamın biri doğru olmayan yollardan arkası buzağılı bir inek getirir. Eh artık kendinin de hanımına, çocuklarına karşı mahcup değildir. Kendisinin de evde yağı, yoğurdu ayranı vardır. Bir Cuma köyüne gelen bir müftü efendi vaazında dolaylı yoldan kazanılan paranın haram olduğunu açıkça beyan eder. Adam yaptığından da pişman olur ineğe arkasında ki danasıyla hacı Bektaşi veli hazretlerine aş evlerinde yemesini ister. Hacı Bektaşi veli hazretleri de ineğin nasıl kazanıldığını sorar. Adam ise dolaylı yoldan izaha çalışır. Dinleyen hacı Bektaşi veli senin ineğin bizim kazanımızda pişmez der ve kabul etmez. Adam da düşünür Konya da buluna Mevlana-i Celaleddin hazretlerine götürür. Durumu Mevlana’ya anlatır. Mevlana ise kabul eder. Ama adam hacı Bektaş’ın kabul etmeyişinin sebebini sorar, çünkü hacı Bektaş’tan günlerce zahmet çekerek Konya’ya gelişi sebebi ile adam Mevlana’ya sorar hacı Bektaş’ın kabul etmeyip de kendisinin kabul edişini Mevlana şöyle der. (biz bir karga isek hacı Bektaşi veli bir şahin gibidir. Öyle her leşe konmaz, o yüzden biz kabul ederiz ama o kabul etmeyebilir) der. Adam ise günlerce yorgunluğun acısıyla doğru evine değil hacı Bektaş’ın dergâhına gelir. Sebebini sorar. Hacı Bektaşi ise şöyle der. (bizim gönlümüz bir su birikintisi ise, Mevlana’nın gönlü okyanus gibidir, bu yüzden bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlü kirlenmez, bu sebepten dolayı o senin hediyeni kabul etmiştir. Evet, geçmiş büyüklerimizin bu manidar güzel davranışlarının biz de bulunan büyük zatların veya bizi idare edeceklerin de aydınlatması dileğiyle.

 Saygılarımla...