Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) Antalya Milletvekili Saruhan Oluç, Adıyaman'da katıldığı Halk Toplantısı'nda, barış sürecine ilişkin önemli mesajlar verdi. Milletvekili Oluç, muhalefetin barış sürecine yönelik yeterince açık davranmadığını belirterek, 'Bu konuyu gönül ve fikir açıklığıyla bizimle ne yazık ki muhalefet bugüne kadar konuşmadı, bunun da altını çizeyim. En konuşulması mümkün olan zamanda bile Kılıçdaroğlu'nun bizimle bir çay içmesi için beş ay uğraştık' dedi.

'Meclis'te Komisyon Kurulması Bizim Yıllardır Talebimizdi'

Meclis'te kurulan komisyona ilişkin değerlendirmelerde bulunan Milletvekili Oluç, bunun uzun yıllardır dile getirdikleri bir talep olduğunun altını çizerek, 'Meclis'te bir komisyon kurulması gündeme geldi. Bu bizim çok eskiden beri zaten talebimiz olan bir şeydi. Parti olarak HDP döneminde de, DEM Parti olarak da. Ayrıca Sayın Öcalan'ın da bir önerisiydi. Yani, Meclis'te demokratik siyaset alanında çözüm bulmak, hukuk ve siyaset alanında atılacak adımları Meclis'te atmak, yasaların çıkması, yasal düzenlemelerin yapılması ve elbette baktığımızda Kürt sorununun demokratik barışçı çözümü dediğimizde bu son zamanlar için demiyorum, bizim yakın tarih açısından baktığımızda da bu böyledir. HDP dönemi de öyledir, HDP öncesi de öyledir. Biz her zaman 'bir Anayasal çözümün nihayet çözümü olacağını' söyledik. Anayasal çözüm dediğimiz nedir? Yani yeni bir Anayasa'nın yapılması, yeni bir toplumsal sözleşmenin, yeni bir kardeşlik hukukunun tesis edilmesi. Bunun da yapılacağı yer nihayetinde Meclis'tir, Ankara'dır. Bu nedenle, Meclis'te bir komisyonun kurulması ve bu konuda çalışmalar yapması büyük önem taşımaktadır. Nitekim, öyle bir aşamaya gelindi ve Meclis'te bir komisyon kuruldu. Meclis'teki komisyon öncesinde yalnız şöyle önemli bir gelişme oldu, PKK aldığı karar doğrultusunda 11 Temmuz'da Süleymaniye'de silahları yakma töreni gerçekleştirdi. Biliyorsunuz hepimiz izledik, ben de oradaydım. Ve o törenle birlikte çok kararlı ve köklü bir mesaj verdi. Yani silahların yakılması demek bir daha silahların kullanılmaması anlamına geliyordu. Çok tarihsel ve sembolik bir mesaj oldu. 9 Temmuz'da bu doğrultuda Öcalan, İmralı'dan bir video mesajı paylaştı. Ve o mesajda da bu adımların atılmasının nedenlerini kendi örgütüyle ve toplumla bir kez daha paylaştı. Ardından 5 Ağustos'ta uzun tartışmalar sonucunda bir kısmı kamuoyuna yansıdı, bir kısmı ise Meclis içerisinde yaptığımız tartışmalardı. Meclis'teki komisyonumuz kuruldu. Böylece, Meclis birkaç işaret vermiş oldu topluma. Birincisi, 'Kürt sorununda demokratik barışçıl çözüm meselesinin yeri burasıdır' demiş oldu. İkincisi, siyasal alanda çözüm olması gerektiğine işaret ederek, 'sürecin bundan sonraki izleyicisi, yasalar anlamında düzenleme yapıcısı benim' demiş oldu' ifadelerini kullandı.

Özhan: “Atatürk’ün mirası geleceğe taşınacak
Özhan: “Atatürk’ün mirası geleceğe taşınacak
İçeriği Görüntüle

'Sürecin Uzaması Belirsizlikleri Artırıyor'

Milletvekili Oluç, çözüm sürecine yönelik gelişmelerin uzamasının olumsuz etkilerine dikkat çekerek, 'Çözüm süreciyle ilgili atılan önemli adımlara dair yaşananları bize sorsanız üç yıl geçmiş gibi geliyor. Yani çok uzun zamanmış gibi geliyor aslında. Fakat baktığımızda üç ay geçmiş aslında. Çünkü tabii biz çok yoğunlaştığımız için, bir an önce çözüm adımları atılmasını istediğimiz için sadece komisyonda olanlar değil, hepimiz için üç ay bile çok uzun bir zaman gibi geliyor. Çünkü şunun farkındayız, bizler parti olarak da, Sayın Öcalan da bunu sık sık tekrar etti. Ayrıca bu süreçte muhatabımız olan hem AK Parti hem MHP liderleri de bunu tekrar ettiler. Sürecin uzaması belirsizliklere neden oluyor. Bu belirsizlikler sürecin bozulma, zehirlenme, enfekte edilme ihtimallerini ortaya çıkartıyor. Çünkü baktığımızda 100 küsür yıllık bir meselenin çözümünden söz ediyoruz. Öyle kolay bir şey değil. Tarihsel yanı var, toplumsal yanı var' ifadelerine yer verdi.

'Süreci Sabote Etmek İsteyen Karanlık Güçler Var'

Milletvekili Oluç, çözüm sürecinin önünü kesmek isteyen bazı örgütlerin varlığına dikkat çekerek, 'Bu çözümün olmaması için uğraşanlar var. Türkiye'de de bunu yapanlar var. Kimler diyeceksiniz? Bazıları kendilerini ortaya koydular siyasi parti olarak. İsmini söylememe gerek yok o partilerin, sizler biliyorsunuz. Fakat açıkça 'bu süreci sabote etmek amacında olduklarını' söylediler. Süreci eleştirebilirsiniz, bazı atılan adımlara karşı çıkabilirsiniz ama süreci sabote etmek başka bir şey anlamına geliyor. Bunun arkasında karanlık güçler var. Bunun arkasında karanlık güçler var. Bu karanlık güçler ikiye ayrılıyor. Bu karanlık güçlerin bir kısmı, Türkiye'de norm dışı devletin karanlık odaklarıdır. Bizim geçmişten beri bildiğimiz, tanıdığımız odaklardır bunlar. Hani geçmişten dediğim çok uzun yıllardır bildiğimiz, tanıdığımız odaklardır. Bu siyasi odaklar, bağımsız gibi görünürler ama o norm dışı devletin savaşmak isteyen, savaşı sürdürmek isteyen güçlerin aslında maşalarıdır. Ama sadece bununla yetinmemek lazım. O devletlerin bir kısmı da bölgesel güçlerdir, bölgede var olan güçlerdir. İşte bu siyasi partilerin arkasındaki ikinci karanlık güç de o devletlerin istihbarat örgütleridir. Türlü yalanlar, her türlü nifa ortaya saçmaya çalışıyorlar. Allah'tan son derece aklı başında bir şekilde süreç götürülüyor. Bu komisyonda bu görüşlerimizi hep ifade ettik. Komisyon bir dizi çalışma yaptı. Toplumu dinledi önce. Yani diyeceksiniz ki, 'bizim açımızdan bilinmeyen bir şeyi söyleyen çıktı mı o dinlemelerde' bizim için çıkmadı. Fakat bunların bütün partiler tarafından dinlenmesi önemliydi. Farklı görüşler ifade edildi. Sivil Toplum Kuruluşları, akademisyenler, bu konuda uzman olan kanaat önderleri, sendikalar, neredeyse bütün iş çevreleri TÜSİAD, TESK, TOBB gibi bütün örgütleriyle geldi ve bu konudaki görüşlerini anlattılar. Önemli olan bir konu vardı. Bu süreçte dinlediğimiz Sivil Toplum Kuruluşları olsun, tek tek kişiler olsun, çok önemli bir kısmı hep Kürt sorununun demokratik çözümü nasıl olur diye anlattılar. Bu açıdan önemliydi. Çünkü belki o komisyonda bulunan partilerin bir kısmı, meseleyi daha dar ele alıyordu. Yani bir şiddet ortamının, silah ortamının sona ermesi açısından konuyu sınırlı bir şekilde ele alıyordu. O açıdan onların konuşması ve dinlenmesi gerçekten büyük bir önem taşıdı' dedi.

'Toplumda İktidara Olan Güven Eksikliği Giderilmeli'

Toplumun çözüm sürecine yönelik umut ve güvensizlik dengesine de değinen Milletvekili Oluç, 'Fakat başka bir sorun var. Sorun şu, bu süreç başladığı zaman başarıya ulaşır mı diye sorulduğunda 'başarıya ulaşır' diyenlerin oranı toplumda %15'lerde ve çok düşüktü Aradan geçen zamanda bu oran %40'lara yükselmiş durumda. Ama bakın, 'süreç başarılı olsun' isteyenler %75, olur mu diyenlerin oranı %40'larda. Yani bunun arasında hala bir makas var. Niye bu böyle? Çünkü Büyük ihtimalle bu salonda da böyledir. Bana sorsanız ben de böyle derim. İktidara yönelik bir güvensizlik var hepimizde. Yani geçmişte yaşanmış olanlar vesaire nedeniyle. Bu nedenle bu güvensizliğin aşılması, değişmesi gerekiyor. Bunun için ne olması lazım? Bunun için iktidarın güven artırıcı bazı adımlar atması lazım. Hepimizin güvenini arttıracak adımlar atması lazım, toplumun da. Biz Meclis'e tavsiyelerde bulunacağız, çeşitli yasalarda düzenlemeler yapılması doğrultusunda. Silahlarını yakmış ve bırakmış olanların sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik hayata nasıl dahil olacaklarına dair düzenlemelere ihtiyaç var. Aynı zamanda cezaevinde olanların durumuna dair düzenlemelere ihtiyaç var, sürgüne gitmek zorunda kalmış olanların durumuna dair düzenlemelere ihtiyaç var, sürmekte olan soruşturma ve kovuşturmaların ortadan kalkmasına dönük yasal düzenlemelere ihtiyaç var' ifadelerine yer verdi.

'Kürt Sonuyla İlgili Bizimle Kim Konuşmak İstiyorsa Konuşuruz'

Geçmişte yaşanan baskılara rağmen barışçıl diyalogdan yana olduklarını vurgulayan Milletvekili Oluç, 'Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Leyla Güven, Bekir Kaya, Selçuk Mızraklı adını sayamayacağım onlarca yüzlerce arkadaşımız ve seçilmiş olan arkadaşlarımız cezaevine atıldı. Bunu bizler yaşadık, bedel ödedik. Bunları yapmış olan bir iktidar 'gelin konuşalım' diyorsa biz konuşuruz. Biz 'başka bir iktidar gelsin de onunla konuşacağız' demeyiz. Öyle bir lüksümüz yok her gün insanlar ölüyor, her gün gençler ölüyor, böyle bir şey olmaz. Bu nedenle, kim bizimle konuşuyorsa Kürt sorunu ve demokratik barış çözümü için onlarla konuşuruz. Kimlerle konuştuğumuzu biliriz ama konuşmamak olmaz. Bunu ilkesel olarak söylüyorum, hangi parti olursa olsun böyle bakarız meseleye. MHP ile AK Parti bugün konuşmak istiyorsa konuşuruz. CHP konuşmak istiyorsa konuşuruz' dedi.

'Muhalefet Barış Konusunda Yeterince Açık Davranmadı'

Barış süreci konusunda muhalefetin samimiyet eksikliğine vurgu yapan Milletvekili Oluç, 'Şimdi tarihsel ve toplumsal bir sorundan bahsediyoruz. Bu konuyu gönül ve fikir açıklığıyla bizimle ne yazık ki muhalefet bugüne kadar konuşmadı, bunun da altını çizeyim. En konuşulması mümkün olan zamanda, Kılıçdaroğlu'nun bizimle bir çay içmesi için beş ay uğraştık. Buna rağmen Selahattin Demirtaş, Anayasa'ya aykırı da olsa dokunulmazlığı kaldıracağım, oy vereceğim diyen Kılıçdaroğlu'na cezaevinde oy verme çağrısında bulundu. Doğru siyaset ve erdemli davranış budur. Kayyımlar nasıl atanıyor? Darbe girişiminden sonra çıkartılmış olan Kanun Hükmünde Kararname'nin kanun haline gelmesinden sonra kayyımlar atanıyor. Peki, o Kanun Hükmünde Kararname kanuna çevrilirken CHP bunların birçoğunu Anayasa Mahkemesi'ne götürdü. Götürmediği hangisiydi? Bu kayyımlar maddesi. Götürmedi. Götürseydi, belki Anayasa Mahkemesi bunu bozacaktı ve kayyımlar böyle atanmıyor olacaktı' dedi.

'Barış Kolay Değil Ama Mümkün'

DEM Parti Adıyaman İl Eş Başkanı Mehmet Bayır, yaptığı konuşmada barışın önemine dikkat çekerek, 'Evet, bugün burada barışı konuşmak, barışın özlemini duyduğumuz bir yaşamı kendimize esas almak için buradayız. Barışın savaştan daha zor bir durum olduğu herkes tarafından bilinir. Tabii bu barış için büyük emekler gerekiyor. Bu emekleri uğruna bedel ödeyen, çaba sarf eden değerli katılımcı arkadaşlarımız da var. Aynı zamanda bu emeği bize sunan, barışçı ve demokratik toplum inşası konusunda Sayın Abdullah Öcalan'ın önümüze koymuş olduğu bir perspektifi, toplumca bu sorunun barışa evrilmesi konusunda herkes elinden geleni yapmaya çalışıyor. Evet, yine söylüyoruz, barış kolay bir şey değildir. Barış için emek lazım. Bu emek uğruna çaba gösteren Sırrı Süreyya Önder, Adıyamanlı bir yoldaşımızdı. Bu barış süreciyle ilgili büyük bedel verdi ve yaşamını bu uğurda kaybetti. Onu da bu salonda yad ediyoruz. Söz konusu barış olunca konuşulması gereken çok şey var. Bugün bu barışı konuşmak için komisyonlarımız da oluşturulmuştur. Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda Antalya Milletvekilimiz Saruhan Oluç tam da bu sürecin merkezinde yer alıyor' dedi.

'Kadınlar Barışı ve Umudu Büyütüyor'

DEM Parti Adıyaman İl Eş Başkanı Gönül Şahin ise, kadınların barış sürecindeki rolüne dikkat çekerek, 'Burada buluşmamız sadece bir toplantı değil, halkın iradesine, kadınların öncülüğüne ve demokratik bir yaşama çağrıdır. Biz kadınlar adaletsizliği de, yoksulluğu da en çok yaşayanlarız. Ama aynı zamanda barışı, dayanışmayı ve umudu büyütenleriz' ifadelerine yer verdi.

Kaynak : PERRE

Kaynak: RSS