Biruni Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Deniz Böler, erken tanı konulan meme kanserinde başarı oranının yüzde 90'ın üzerinde olduğunu belirtti.
Hastaneden yapılan açıklamada, 15 Ekim Dünya Meme Sağlığı Günü vesilesiyle görüşlerine yer verilen Böler, her yıl dünya genelinde yüzbinlerce kadına meme kanseri tanısı konduğunu aktardı.
Bilinen bir risk faktörü olmadığı durumlarda bile bu hastalığa yakalanma olasılığının yaklaşık yüzde 12 olduğunu belirten Böler, bu nedenle farkındalık ve düzenli doktor kontrollerinin son derece önemli olduğunu vurguladı.
Böler, meme sağlığında en güçlü silahın erken teşhis olduğuna değinerek, 'Kadınlar kendi bedenlerini tanımalı, değişiklikleri görmezden gelmemeli. Meme kanseri artık korkulacak değil, yönetilebilecek bir hastalık. Erken tanı konulan hastalardaki tedavi başarısı yüzde 90'ın üzerinde.' değerlendirmesinde bulundu.
Kadınların ayda bir kez kendi kendine meme muayenesi yapması gerektiğini aktaran Böler, şöyle devam etti:
'Aynada fark edilen deride, meme başında ya da meme şeklindeki değişiklikler, meme kanserinin habercisi olabilir. Kanlı ya da şeffaf meme başı akıntısı, memede ele gelen kitleler, bu hastalığın ilk bulgusu olabilir. Herhangi bir şüpheli durumda zaman kaybetmeden genel cerrahi uzmanına başvurulmalı.'
Böler, meme dokusundaki değişiklikleri henüz hiçbir belirti vermediği bir evrede yakalamak amacıyla 40 yaş üzerindeki kadınlara düzenli mamografi kontrolü önerdi.
Meme kanserinin sessiz ilerleyebileceğine dikkati çeken Böler, 'Tamamen normal görünen memelerdeki küçük kireçlenmeleri, meme dokusunun anormal görüntüsünü ve çok küçük kitleleri sadece mamografi sayesinde saptayabiliyoruz. Mamografi korkulacak bir işlem değil. Dakikalar içinde yapılan bir taramayla hayatınız kurtulabilir. Çünkü bu hastalardaki tedavi başarısı neredeyse tama yakın.' ifadelerini kullandı.
- 'Türkiye'de kadınların önemli kısmı tarama programlarını ihmal ediyor'
Prof. Dr. Deniz Böler, Türkiye'de kadınların önemli kısmının tarama programlarını ihmal ettiğini, mamografi korkusu nedeniyle meme kanseri tanısı alan hastaların bir kısmında hastalığın oldukça ileri bir aşamada saptandığını kaydetti.
Ailede meme kanseri geçmişi olmaması halinde kadınların bu hastalığa yakalanmayacağını düşündüğünü ve bu çıkarımın hatalı olduğunu vurgulayan Böler, 'Bazı durumların riskleri artırdığını biliyoruz ancak meme kanserine yakalanan kadınların yüzde 80'den fazlası hiçbir risk faktörü taşımayanlar. Bu nedenle meme kanseri farkındalığı büyük önem taşıyor.' değerlendirmesini yaptı.
Böler, meme sağlığını korumada yaşam tarzının da etkili olduğunu, düzenli egzersiz yapmak, dengeli beslenmek, sigara ve alkol tüketiminden uzak durmak ve vücut ağırlığını kontrol altında tutmanın riskleri önemli ölçüde azalttığını ifade etti.
Emzirmenin de meme kanserine karşı koruyucu bir etken olduğuna işaret eden Prof. Dr. Deniz Böler, şunları kaydetti:
'Emzirme, meme kanseri riskini azaltan etkenlerden biri. Bu nedenle annelerin bebeklerini emzirmesinin teşvik edilmesi çok önemli. Ayrıca, menopoza giren kadınlarda başlanacak hormon tedavileri konusunda da mutlaka uzman görüşü alınmalı. Ailesinde meme kanseri öyküsü bulunan ya da aile geçmişinde farklı kanser tiplerinin sık görüldüğü kadınlar genetik danışmanlık almalı, düzenli tarama programlarına katılmalı. Bilgi eksikliği ve korku, en büyük düşmanımız.'
Böler, bu konuda toplumsal farkındalığın artırılmasının hayati olduğuna değinerek, 'Bir kadının memesinde ele gelen her kitle kanser değildir ama memeye dair hiçbir belirtiyi göz ardı etmemeliyiz. Kadınlarımız utanmamalı, çekinmemeli. Erken teşhis, kadınlara yeni ve sağlıklı bir hayat şansı verir.' değerlendirmesinde bulundu.