Küresel salgın ülkelerin toplumsal yapılarını, üretim, tüketim, arz ve talep dengelerinin değişmesine, politik yapılanmaların yeniden şekillenmesine, emperyal devletlerin kendi aralarındaki jeopolitik çekişmeleri ile kontrolleri dışına çıkan ülkeleri salgın sonrası politik dengelerin değişmesini engellemek amacıyla ABD’nin, Rusya ve Çin ile birlikte Türkiye’yi açıktan hedeflerine aldıklarıdır.
Soğuk savaş döneminde Avrupa ve Nato ile Rusya’yı(SSCB),şimdi ise AB ve Ukrayna,Romanya,Gürcistan,Karadeniz üzerinden Rusya’yı tehditsel yapılar üzerinden çatıştırmayı,SSCB ile Çin’i tehdit ederek güç dengelerini elinde tutan emperyal yapılanmanın, yeniden şekillenen dünyada Çin ve Rusya’nın yanına Karadeniz ve Doğu Akdeniz üzerinden Türkiye’yi de ekleyerek başlattıkları çekişme,tehdit ve güç gösterimlerinin hem sahada hem de masada olan ülke liderlerinin, ifade ve düşüncelerini ortaya koymaktadır.
ABD’nin Afganistan’dan çekilme sonrası bölge ülkeleri içerisinde ABD’nin bölgede farklı yapılarla var olmaya devam ettiği, ABD’nin ve bölgede varlıklarını devam ettiren emperyal yapılanmaların içindeki devletlerin bölgeye huzur ve demokrasi getirmekten çok bu bölgede kendi çıkar gruplarını koruyacak şekilde plan yaptıklarının iyi bilinmesi gerekir.
Türkiye’nin jeopolitik konumundan dolayı kendi güvenliğini sağlamak ve varlığını devam ettirmek için attığı bütün hamleleri, emperyal sistem ABD yapıları için tehdit unsurları olarak görmekte ve Türkiye’yi farklı alanlarda vekil ve çeşitli tehdit unsurlarını kullanarak zayıflatmak istemektedir. Bölgedeki gücünü kayıp etmek istemeyen emperyal sistem Türkiye’nin kendi güvenliği ve bekası için attığı bütün adımları kendi çıkarlarına zarar veren hamleler olarak görmektedir.

Türkiye’nin kendi içerisindeki iç dinamikleri üzerinden sergilenen yeni oyunlar, devlet olarak iç dinamik yapılarının yeniden dizayn edilmesi ve hukuk kuralları çerçevesinde yapılandırılması gerektiğini ortaya koymaktadır.
Türkiye terörle mücadele stratejisini sınırları dışına taşıyarak kendi güvenlik sınırlarını yeniden belirlemesi ve mücadele alanını rahat hareket ederek, bu yapılara her türlü destek sağlayan emperyal devletlerin çıkar alanlarına girmesiyle, terör destekçilerinin Türkiye’ye karşı farklı yapı arayışlarına girdikleri NATO üyesi olan ülkelerin kendi aralarında güvenlik ve işbirliği stratejik ortaklık gibi anlaşmalar yapması ve Türkiye’yi açıktan tehdit etmelerini ortaya çıkarmıştır.
Türkiye’nin güvenlik politikaları ABD’nin çıkarları için büyük bir tehdit olarak algılanması, ABD tarafından açıklanan bir çok tehditle karşı karşıya kalmasını, ellerinde kalan son silah olan ekonomi üzerinden Trump’ın Türkiye’yi durdurmak için ekonomi üzerinden tehditler savurmasına, Biden’ın daha başkan seçilmeden Türkiye’yi hedefine almasına, AB içindeki bir çok ülke seçimlerde Türkiye karşıtı politikalar üzerinden çalışmalarını yapmasına neden olurken ülkemiz kararlı politikalarından vazgeçmemiş, ABD ve onun destekçileri her alanda Türkiye’ye karşı baskı ve tehdit unsurlarını artırmıştır.
Emperyal sistem kendi kontrolünde olan bir çok finans kuruluşları üzerinden ekonomimize karşı bir çok atakların yapılması ile bunu açıkça göstermekle,Türkiye ise ekonomide kendi kararlı duruşu ile mücadele etme stratejileri ve ekonomide aldığı kararları ile cevap vermeyi seçmiştir.
Ülkemizin ekonomik beka için emperyal sistem dışındaki yapılar üzerinden dış politika ve ekonomik istikrar sağlama politikalarının izlemesi gerekmektedir.
Siyasi arenada bazı siyasi partilerin ülkenin kalkınmasına ve toplumsal sorunların çözümlerine yönelik kendi içimizde çözüm aramak yerine emperyal sistemin içerideki yapıları kendilerine güvenli limanlar ile destek gruplarını ve dolayısıyla emperyal devletleri seçtiklerini görmekteyiz.
Çin Halk Cumhuriyeti kurucu partisi olan Komünist Partisi ülkesini hangi noktadan nerelere getirdiği ve dünyanın en büyük ekonomisi

olarak küresel sistemin en güçlü ülkelerini tehdit eden boyuta ulaşan bütün yapıları ile(ekonomi,devlet,savunma ve teknoloji ) zirveye doğru yol almasını sağlamıştır.
Türkiye’nin siyasi konjonktüründe, iç siyaset ve dış siyaset arasında yapısal farklılıklar vardır. Bu nedenle iç ve dış siyasi konjonktür için siyasi yapıların birbirinden ayrı ayrı yol izlemeleri ve ülke menfaatini gözeterek hareket etmeleri gerekir.
Emperyal sisteminin desteklediği terör gruplarına destek veren ve ülkenin bekası için mücadele eden bütün yapıların karşısında olan siyasi yapılanmalar, ülke içinde siyaset üzerinden toplumsal huzursuzluk ve yaraların açılmasına sebep olurlar.
Ülkemizde kurulan her milli yapılanmanın neden ömürlerinin kısa olduğu veya neden nitelikli üretim merkezlerinin engellenmelerle önüne geçildiğinin bütün topluma gerçeklerle anlatılmasının önündeki engellerin kaldırılması zamanı gelmiştir. Ülkemizin kurulduğu sürede sahip olduğu nitelikli sanayi fabrikalarının (uçak,silah vs)nasıl neden kapatıldığı genç nesillere ders olarak eğitim sistemi içinde programa dahil edilmelidir.
Ülkelerin siyasi yapıları ülkelerinin gelişmesi,alternatif politikaların üretilmesi,tecrübe,bilgi aktarımı,tarihsel geçmiş,geleceği okuma ve yönlendirme,dünya gelişmelerini yakından takip ederek ülkesinin bekası için çalışmalar yapması, devamlı yenilikçi projelerin üretilmesi, ülkenin ekonomik gelişimi ve refahı,toplumsal birliktelik barış ve huzurun adresi olmaları gerekirken ülkemizdeki muhalefetin görevi ise sadece ülke menfaatleri doğrultusunda çözüm üretici muhalefet yapmaktır.
Gelişmiş ülkelerin siyasi partileri kendi ülkeleri aleyhine hiç bir zaman ve hiç bir şekilde bir eylem içine girmedikleri ülke sorunlarını kendi demokrasilerinin kuralları çerçevesinde ortak çalışmalar yaparak çözüm üretmektedirler. Sömüren ülkelerin, sömürülen ülkeleri kayıp etmek istememelerinin nedeni, güçlenen ve sömürülen bu ülkelerin yeniden şekillenen bu düzende yer almalarını istememelerindendir.
Gücünü kayıp eden ülkeler güç kazanan ülkelerin kendilerine karşı geçmişte yapmış oldukları bir çok uluslararası suç niteliği taşıyan haksız davranışlarının sebeplerini sorma gücüne eriştiklerinde büyük ve yüklü

tazminat ve cezalarla karşılaşacaklarını şimdiden görmelerinin sonucu olarak bu tür durumlara izin vermemek için kriz ve kaoslar yaratarak kendilerini koruma zırhına büründükleri görülmektedir.
Türkiye’nin dünya beşten büyüktür çıkışı ile emperyal ülkelerin şimdiye kadar yaptıkları davranışaların karşısındaki en güçlü çıkış ve hak arama olduğunu fark etmişlerdir.
Nüfus ve ekonomisi büyük ancak paylaşım oranı sınırlı olan Çin, üretimi olmayan sadece enerji,silah ve tahıl üreten Rusya ile birlikte üretimini devamlı artırmaya devam eden, yeni savunma teknolojileri ile dünyada söz sahibi olmaya başlayan Türkiye’nin neden hedefe koyduklarını anlamamız, emperyal sistemin tarihsel geçmişinden günümüze kadar izledikleri politikaların gerçeklerini ortaya çıkarmaktan geçmektedir.
Gelişmekte olan ülkeler bilgiye ulaşmada gelişen teknoloji ile kolay ulaşım elde ederken, emperyal sistemlerin kendi ülkelerine karşı nasıl politikalar izledikleri yaptıkları araştırmalarla ortaya çıkarmakta bu emperyal sisteme tepkilerin, karşı duruşların, siyasal sistemlerinin yapılarının,ekonomilerinin nasıl sömürüldüklerini,toplumsal olarak kimlik kayıplarının,kültürel yozlaşmalarının vs. nasıl yok edilmek istendiklerinin farkına varmalarından korkmalarıdır.
Türkiye izlediği politikalarla bütün mazlumların sesi olarak emperyal sisteme karşı mücadele vermeye üst seviyeden devam etmekte toplumları ve ülkeleri bilinçlendirmekte, bu durum Türkiye’nin bölgesel güç merkezi konumundan küresel ölçekte politikalar izlemesine ve saygınlık kazanmasını sağlarken, emperyal sistemin hakimiyet gücünün kırılması anlamına gelmektedir.
Türkiye’ye karşı ellerindeki bütün enstrumanları kullanan emperyal sistem kendi çöküşünün nedeni olarak Türkiye’yi görecek ve her kayıp ettikleri sahada yeniden ayağa kalkan mazlum milletlerin lideri olarak Türkiye yanlarında olacaktır.
İÇERİDEKİ VE DIŞARIDAKİ İHANET YAPILARI TÜRKİYE
Birlikle ,güçlü olmayı,
Temel ile, sağlam bir yapılanmayı,

Kuvvetli yapısı, caydırıcılık ve güç merkezi olmayı,
Kenetlenmesi ile, güçlü Türkiye olduğumuzu gösterdiğini anlamayanlara ders olsun.