ADIYAMAN (PHA) - Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), hükümetin 8’inci dönem toplu sözleşme görüşmelerinde sunduğu zam teklifini yetersiz bulduklarını açıklayarak Türkiye genelinde iş bırakma eylemi gerçekleştirdi.
Ülkenin dört bir yanında alanlara çıkan kamu emekçileri, “Kapı kulu değil, emekçiyiz”, “Sefalet–yoksulluk–güvencesizlik teklifine karşı g(ö)revdeyiz” sloganlarıyla hükümete seslendi.
Eylemler Türkiye’nin dört bir yanında
KESK’e bağlı sendikaların üyeleri sabah saatlerinden itibaren işyerlerine gitmeyerek meydanlarda toplandı. Öğretmenlerden sağlık çalışanlarına, büro personelinden teknik hizmetlerde görev yapan emekçilere kadar birçok meslek grubundan kamu çalışanı, pankartlar ve dövizlerle taleplerini dile getirdi. Alanlarda sık sık “Hak verilmez, mücadeleyle alınır”, “İnsanca yaşam, güvenceli iş, demokratik Türkiye” sloganları atıldı.
Eylemlerde özellikle genç kamu emekçileri, düşük maaşlar ve güvencesiz çalışma koşullarına dikkat çekti. Kadın kamu çalışanları ise iş yaşamında ayrımcılık ve mobbinge karşı taleplerini öne çıkardı.
‘Kamu hizmetleri ticarethaneye çevrildi’
KESK tarafından okunan ortak basın açıklamasında, yıllardır uygulanan ekonomi politikalarının hem kamu emekçilerini hem de yurttaşları mağdur ettiği vurgulandı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi
“Üretime değil borçlanmaya ve betonlaşmaya dayalı, insan ve doğa düşmanı bir model kuruldu. Kamu hizmetlerine ayrılan kaynaklar sürekli kısıldı, kamucu anlayışta büyük gedikler açıldı. Eğitimden sağlığa, ulaşımdan haberleşmeye tüm kamu hizmetleri özelleştirilerek paralı hale getirildi. Kamu binaları ticarethaneye, yurttaşlar müşteriye dönüştürüldü. Bu modelin bedelini ise söndürülemeyen yangınlarla, sellerle, felaketlerle hep birlikte ödedik. Kamu emekçilerinin payına ise düşük maaşlar, güvencesiz çalışma, çalışırken yoksulluk ve emeklilikte sefalet düştü.”
Toplu sözleşme süreci ve hükümetin teklifi
KESK açıklamasında, hükümetin ikinci teklifini 12 Ağustos’ta açıkladığı hatırlatıldı. Buna göre, 2026 yılı için yüzde 10+6, 2027 yılı için yüzde 4+4 oranındaki artışların yanı sıra taban aylığa 1.000 TL ilave edilmesi öngörülüyor.
Sendika temsilcileri bu teklifi eleştirerek, “Mevcutta 18 bin 316 TL olan taban aylığa yapılan bin liralık artış, vergi kesintileri sonrası günlük bir simit parasına bile denk gelmektedir. Hükümet milyonların emeğini ve alın terini günlük bir simit fiyatına indirgemektedir” değerlendirmesinde bulundu.
‘Gerçek toplu sözleşme yok, tehdit var’
KESK, hükümetin teklifinde kamu emekçilerinin temel taleplerine ilişkin hiçbir adım bulunmadığını kaydetti. Ortak açıklamada şu sorular yöneltildi:
İnsanca yaşamaya yetecek ücret artışı var mı?
Seyyanen ödeneğin taban aylığa yansıtılması var mı?
Kira yardımı veya destek var mı?
Gelir vergisi adaletsizliğine son verilmesine dair bir düzenleme var mı?
Kreş desteği, mülakatın kaldırılması, güvencesiz istihdamın sona erdirilmesi için bir adım var mı?
Demokratik bir toplu sözleşme ve grev hakkına dair düzenleme var mı?
KESK, bu sorulara “Yok, yok, yok” yanıtını vererek, “Ortada bir toplu sözleşme teklifi değil, milyonlara sefalet ve yoksulluk dayatması vardır” ifadelerini kullandı.
Hakem Kurulu eleştirisi: ‘İktidarın noterliği yapılıyor’
KESK, toplu sözleşme uyuşmazlıklarında devreye giren Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun bağımsız kararlar almadığını da dile getirdi. Açıklamada, “Toplam 11 üyesinden 6’sı doğrudan, 1’i dolaylı olarak Cumhurbaşkanı tarafından atanan Hakem Kurulu her seferinde hükümetin noterliğini yapmıştır. Bu nedenle çözüm müzakere değil, mücadeledir” denildi.
‘Artık yeter, mücadeleye devam’
KESK temsilcileri, kamu emekçilerinin yıllardır “yetkili sendikaların” imzaladığı sözleşmeler nedeniyle kayıplar yaşadığını belirterek, “Hiç kimse kamu emekçilerini yeni bir satış sözleşmesine mahkûm edemez. Bizleri yok sayan bu sefalet teklifine karşı mücadelemizi yükselteceğiz” ifadelerini kullandı.
Açıklamanın sonunda tüm kamu emekçilerine çağrıda bulunuldu:
“Bu karanlık tablodan çıkışın yolu ortak mücadeleden geçiyor. Bugün üretimden gelen gücümüzü kullandık, hizmet üretmedik. Bu daha başlangıç. Mücadeleye devam edeceğiz. Bizi görmeyen gözlere, taleplerimizi duymayan kulaklara bir kez daha hatırlatıyoruz: Kapı kulu değil, emekçiyiz.”
Kaynak : PHA