Özellikle son 3-4 seçimden beri aldığı oy oranı %50'nin altına düşmeyen Cumhurbaşkanının yaklaşık 20 Şubat 2018'den beri Emperyalist baskı ve dayatmalara karşı içerde ittifak/güç birliği yapılması gerektiğinin altını çizilerek belirtmekte ve parlamentoda grubu bulunan partilere çağrıda bulunmaktadır ve çağrılarına devam etmektedir. Bu çağrıların ana kaynakları nelerdir?

Onlara baktığımızda :

    Türkiye’nin iç yapısında sürüklendiği sorunlar.

      1 – Aşırı pahallılık ve ekonomik sorunlar.

      2 – İşsizlik sorunları.

      3 – Terör sorunları

      4 – Yolsuzluk sorunları.

      5 – Devlet yapısın(Tek adam) getirdiği sorunlar.

      6 – Siyasi sorular

      7 – Eğitim sorunları,

             İlk akla gelenler.

DIŞ GÜÇLER  VE ETKİLERDEN DOĞAN SORUNLAR

1- Suriye’nin kuzeyinin sahipleri olan Suriye’nin meşru devletinin sahiplenmesi için gereken çabaların, oluşturulan 4’lü (Türkiye, Rusya, İran, Suriye katılımı ile yapılandırılan, Hatta buraya Irak’ında dahil edilmesi çok yerinde olacaktır- Sadabat paktı yeniden kurulmalı) ittifakla çözümünün gerçekleştirilmesi İçin İç cephenin kurulması şarttır. Böylece BOP projesini IRAK, LİBYA VE SURİYE projelerinden sonra 4.sıradaki TÜRKİYE  adımının gerçekleşmesi engellenmiş olacaktır.

2 - K.K.T.C devletinin bağımsızlığına kavuşturulması için gereken çalışmaların etkin sürdürülmesi ve sonuç alınacak hamlelerin yapılması, sonuca ulaşabilecek şekilde  daha da yoğunlaştırılması. İçin iç cephenin kurulması şarttır.

3 - Doğu Akdeniz'de var olan Doğalgaz rezervlerindeki haklarımızın korunması ve Kıta sahanlığımıza olası saldırıların önlenmesine yönelik kararlı girişimlerin yapılması için gerekirse Rusya, İran Çin gibi  dış ortaklarla iş birliğinin yapılabilmesi için İç cephenin kurulması şarttır.

4 - Ege Denizinde bulunan Adaları  İtalyanların terk etmeleri sonucu Yunanistan’ın sahiplendiği Adalar sorununun ele alınarak adalar sorununun Deniz hukukuna göre çözüme kavuşturulması için TÜRKİYE’nin gereken adımlarını atabilmesinin ve  çözüme kavuşturulması temelinde görüşmeler yapılması için  İç cephe ittifakının yapılması ŞARTTIR.

5 – VATAN  güvenliği ve savunması için S 400'lerin  alınması şarttır.

Bu sorunları tek tek ele alıp baktığımızda Sorunların ana kaynağının 17 yıldan beri iktidarda bulunan bu hükümetin veya üyelerinin olmadığını kimse söyleyemez. Aksini de iddia edemezsiniz.

Bunlara rağmen bu yapının aldığı oy oranı (İttifakla da olsa ) %50'nin altında olmadığı görülmekle birlikte ( Muhalefet partisi de bunu doğrulamaktadır.)

Bu ACİL kodlu sorunların çözümü için RTE'nin iktidardan düşmesini beklemek Emperyalizmin o bölgelere yerleşmesini beklemekten başka neye yarayacaktır. Dahası gelecek olan iktidarın bu sorunları çözebilecek kudrete sahip olabileceğini kim garanti edebilir. Kaldı ki Atatürk'ün partisi olmasına rağmen oy oranı artmayıp aksine düşmeye devam etmektedir. ( NEDEN? Sebepleri Millet mi yönetenler mi?)

Türkiye’nin önünde ve birinci sırada bulunan dış sorunun behe mahal çözülmesi gerekmektedir. Bu sorunun çözümü sırasında muhatapların önümüze diğer sorunları da getireceği net olarak görünmekteyken, bu zorlu süreç  Zorlu ekonomik baskıların altında kalmadan ancak ve ancak içerdeki oluşturulacak bir iç cephe  sonucu aşılabilecekken. Mevcut iktidar bu çok önemli hamleleri tek başına yapmak zorunda kalması sonucu. Olacak kayıpların hesabını kim verecek. Şimdi burada şu soru akla geliyor.

- %50 oy almasının yanında  RTE düşmanlığı, EMPERYALİZMİN  DAYATMALARINA  KARŞI SAVAŞTAN DAHA MI EVLADIR.(Yanmaya başlamış  VATANI söndürmek mi öncelik taşır, yakandan hesap sormak mı öncelik taşır)

- Emperyalizmin VATANA olan öldürücü saldırılarına muhalefet olarak seyirci kalarak oy oranını  artırmayı planlamak ne demek oluyor. Ülkemizde, EMPERYALİZMİN saldırılarına karşı tabi ki birileri bu saldırılara cevap verecek.

- Ama iç cephedeki bir grup partiler VATAN’ın bekası için gerekli bu hamleler yaparlarken, bu hamleleri zayıflatan, olası muhalefetçilik oyunları oynayan partilere yurttaşların söyleyecek sözleri olmayacak mı?

- İşte burası çok önemli. CHP'nin sözcüsü TESEV kurucusu Faik Öztrak; "Kızgın demir tutanın elini daha çok yakar" sözleri  Atatürk’ün partisini elinde tutanlara yakıştı diyebilir miyiz.

- Bu sözleri sarf edenlerin yarın sorumsuzca Muhalefetçilik oyununu oynayacakların göstergesi değil mi?

- İç cephe karşıtlığı sonucu olumsuz gelişmelerin sonucuna YURT ve Yurttaşlar katlanabilecekler mi?

Atatürk’ün ve Türkiye’nin partisi CHP yönetimini ABD desteğinde işgal etmiş olanların, Gaflet uykusundan uyanarak; Ve VATAN SAVUNMASININ İLK CEPHESİNDE YER ALARAK  kesin ve kati önlemleri gerektiğinde dayatarak ta olsa           RTE ye kabul ettirip ön plana çıkmaları gerekir. Bu ahvalde Atatürk neler yapmış onlara bakmaları gerekir.

Anadolu'nun paylaşımını öngören Mondoros mutabakatı ve Devamındaki Sevr anlaşmasını imzalayanları suçlayarak

  1. - Milli mücadeleye başlamayıp,  “Kızgın demir,  tutanın elini daha çok yakar” diyerek  PADİŞAHLIĞIN ne yapacağını izlemeye mi  başladı.
  2. - Ülkeyi bu hale getiren Padişah ve tayin ettiği Ferit paşa mı kurtarsın dedi. 

3- Padişahlığa ve Millete ne haliniz varsa görün mü dedi?

4- Erzurum, Sivas kongreleri ve Amasya genelgesi görüşmeleri yapılırken Padişah ve avenelerine Ben sizlerle görüşmüyorum demeyi kendisine yedirebildi mi?

 5 -  Kürt Tealli cemiyetini kuranlarla iş birliğine mi girişti.

6- Emperyalizim (ABD ) güdümüne girelim diye mi Samsuna  çıktı?

7- Anadolu’da ULUS’un birliği için çalışmalara başlamasaydı, Meydanı Emperyalistlere ve işbirlikçilerine bırakmış olmayacak mıydı. 

Bu Ülkede hiçbir kimse  YURDUN  VE YURTTAŞLARININ GELECEĞİNİ İKİNCİ PLANA ATARAK HAİNLİK DAMGASINI YEMEMELİ.