Evet, saygı değer okurlarım. Her insan bu dünyada yaptığının mükafatını ve cezasını ahrette görecektir. Bu hususta Allah Zülcelal Hazretleri Kur'an-ı Kerim'in Zilzal Suresi ayet 7 ve 8'de şöyle buyurmaktadır; "Kim zerre miktar hayır yapmışsa, onun karşılığını görecektir, kim de zerre miktar şer işlemişse onun karşılığını görecektir."

Evet ayeti kerimelerde de açıkça beyan ettiği gibi kim zerre kadar bu dünyada iyilik yapmışsa ahrette onun mükafatını görecektir. Ama her kim de zerre kadar kötülük yapmışsa onun cezasını çekecektir

Burada asıl gaye en küçük bir amelin bile gerek iyilik olsun ve gerekse kötülük olsun, Allah Zülcelal Hazretleri katında zayi edilmeyeceğinin açıkça beyanıdır. Yani burada anlatılmak istenilen hiçbir amelin zayi olmayacağı meselesidir.

Evet kitabımız olan Kuran'ı Kerim'in ahret ile ilgili olarak öne çıkardığı meselelerin başında herkesin iyi veya kötü yaptıklarında aynı zamanda sorumlu olacağı gibi ve yaptıklarının da karşılığını tam olarak alacağı üzerinedir. Allah-u Teala bir bütün olarak hem Mekke'de hem de Medine'de buyrulmuş olan ayetlerde sürekli olarak bu konuları işlemiştir.

Esasına bakılırsa bunun sürekli olarak işlenmesi biz insanların sonradan pişman olmayacağı, işlere yönlendirilmesidir. Mesela insanların bir çok defalar haksızlık, adaletsizlik, yapmasınlar diye uyarılmışlardır. Çünkü her kimse zerre kadar hayır isterse karşılığını hayır olarak cennet mükafatı olarak, her kim de zerre miktar şer işlerse karşılığını şer (yani cehennem azabı olarak) görecektir.

Evet bu hususta insanların Allah-u Teala'dan herhangi bir şeyi kaçırması söz konusu olamayacaktır. Bu anlayış üzerine oturmuş bir yaşam tarzının yer yüzündeki barış ve huzuru sağlayacağı ve en önemlisi de ancak bu anlayışın insanların onurunu şeref ve haysiyetini koruyacağını ve böylece de kimliğini kişiliğini yücelteceğini bilmek gerekir.

Evet düşünün ki herkesin yaptığı yanına kar kalacak güçlü zayıfı ezecek. Elindeki ekmeğini haksızca gasp edecektir. İşte böyle bir dünyanın yaşanabilir olması da mümkün değildir.

Bu konu yalnız bizim dinimizle de sınırlı değildir. Bu durum bizden önceki dinlerde de ortak olan yönlerinden bir tanesidir. Çünkü, hakikati aramak haksızlığa karşı durmak kötülük yapanın cezasını istemek insanların yapısında mevcuttur. İnsanın dünyada kendisine yapılan haksızlığın bir tür karşılığını alacağına inanmakta ve öylede teselli bulmaktadır.

Eğer insanlar herkesin yaptığı ile kalacağı inancına kapılırsa işte bu defa insanın bütün olumlu şeyleri koyması, üretmesi, yardımlaşması, iyilik yapması gibi değer yargıları altüst olur. Öyleyse dinimizin temel inanç esaslarından biri olan ahret hayatında bütün insanlar yaptıklarını şöyle veya böyle mutlaka alacaklardır. İşte buna samimiyetle inanıp iman ettiğimiz taktirde kötülük yapmak yerine daima iyilik yapmanın yollarını aramış olacağız.

Evet işte bu anlayış aynı zamanda bizlere hem bu dünyada yaptıklarımızı anlamlı kılmakta ve hem de ölümden sonraki hayatta karşılaşacağımız durum hakkında bu hususta bilgi vermektedir.

Evet yaptığının karşılığı kendine verilecek olan bir insan bu durumda çevresini de sevmeye çalışacak ve böylece de etrafındakilerle beraber huzur ve barış dolu bir hayat yaşamanın gayreti içinde olacaktır

Evet insanı yaptığının karşılığını eksiksiz olarak verileceğine dair, kitabımız olan kuranı kerimde ayetler vardır. Mesela kuranın enam suresi ayet 160 da şöyle der (kim iyilikle gelirse ona getirdiğinin 10 katı vardır kim de kötülükle gelirse o sadece getirdiğinin dengiyle cezalandırılır.

Onlar haksızlığa da uğratılmazlar.

Yine Kuran'ı Kerim'in Neml suresi ayet 89'da şöyle buyrulur; "Kim ilahi huzura iyilikle gelirse ona daha iyisi verilir. O gün onlar kıyamet dehşetinden de etkilenmezler. Ama aynı Neml suresinin 90. ayetinde ise ama kimler kötülük ile gelirse  işte onlar yüz üstü cehenneme atılırlar.Yaptıklarınızın karşılığından başkasını mı göreceksiniz de.

Evet hakkında önceden bilgi verilmiş olan ahret yurdu daha çok önemlidir. Çünkü ebedi nimetlerle doludur. Bu dünya geçicidir, ahret ise ilelebet yurdumuzdur. Peygamberimiz (S.A.V) Efendimiz de ahrette gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve akıllara gelmeyen güzel nimetlerin var olduğunu haber vermiştir. Buhari tevhit 35

Evet, saygı değer okurlarım. İyi ve güzel hal Allah-u Teala'ya, karşı gelmekten sakınanların olacaktır. Uhrevi nimetleri elde etmek için akıllı ve şuurlu bir şekilde ve güzel ahlaki bir seçimin sonucu olarak daima İslami ölçülere uygun olmayan aldatıcı dünyevi varlık ve değerlerin peşine düşmekten sakınmak gerekir. Daima ayartıcı ve baştan çıkarıcı şeylere düşkünlük göstermemek gerekir. Saygılarımla.