Yaz tatili için Sivas'a, dayısının çiftliğine gelen Eymen, bozkırın uçsuz bucaksız manzarası karşısında büyülenmişti. İlk gününü, etrafı keşfederek geçiriyordu ki, dayısının eski evinin tavan arasında, deri kayışı neredeyse çürümüş, ağır bir pirinç tasma buldu. Tasmanın üzerinde eski bir damga vardı ve bir yanında "Sadie", diğer yanında "Bekçi" kelimesi kazılıydı.
Tam tasmayı daha yakından inceleyecekti ki, dışarıdan öfkeyle havlayan bir köpek sesi ve ardından acı dolu bir inilti duydu. Pencereye fırladı. Çiftliğin uzağında, iki kişi, devasa bir köpeği taşlıyor, köpek ise çiftliği ve arkasındaki koyun sürüsünü korumak için cesurca yerinde duruyordu.
EYMEN, “SADİE” İLE TANIŞIYOR…
Eymen hiç düşünmeden aşağıya aktı. Elinde bir sopa alıp bağırarak koştu. Yabancılar, bu beklenmedik cesaret karşısında geri çekilip kaçtılar. Eymen, yavaşça köpeğe yaklaştı. Köpek, sakin ve minnettar gözlerle ona baktı. Eymen onu okşadığında, köpeğin boynunda, tavan arasında bulduğu tasmanın bıraktığı derin bir iz olduğunu fark etti. Sanki yıllar önce o ağır tasmayı taşımıştı.
Eymen, bulduğu pirinç tasmayı getirip dikkatlice Köpeğin boynuna takmayı denedi. Tam tokayı kapattığı an, tasma sönük bir ışıkla parladı ve Eymen'in zihninde derin, sakin bir ses yankılandı:
"Bekçi kanı sonunda döndü. Ben Sadie'yim. Bu toprakların gerçek bekçisiyim."
Eymen şaşkınlıkla geri adım attı.
ARALARINDA DUYGUSAL BAĞ BAŞLIYOR!
Köpek, yani Sadie, kuyruğunu hafifçe sallayarak onu izliyordu.
"Yıllar önce," diye devam etti ses, "şehre kaçırıldım. O tasma, sadece bir köpeğin değil, bu toprakların ruhuyla bağ kurabilen bir 'Bekçi'nin işaretidir. Geri dönmem gerekiyor. Karanlık Mağara'daki 'Kayıp Koyun Sürüsü'nün hayaletlerini bulmalı ve onları huzura kavuşturmalıyız. Onlar olmadan, bu toprakların bereketi azalıyor."
İçi heyecanla dolan Eymen, dayısına Sadie ile çevreyi keşfedeceğini söyleyip sırt çantasını hazırladı. Sadie, artık zihninden ona yol gösterebiliyordu.
HAYALET RÜZGÂRLAR VADİSİ…
Yolculuk, bir Sadie’nin rehberliğinde bile zorluydu. Önce, "Hayalet Rüzgârlar Vadisi"nden geçtiler. Rüzgâr, kayaların arasından geçerken, kaybolmuş koyunların meleyişlerini andıran ürpertici sesler çıkarıyordu.
O’NUN YANINDA KENDİNİ GÜVENDE HİSSEDİYORDU…
Sadie, "Korkunu hissetme, Eymen. Bekçi yüreğin onları yatıştıracak," diye fısıldadı. Eymen, Sadie'nin yanında durdukça korkusunun azaldığını hissetti.
Daha sonra, dik yamaçlı "Kartal İni Kayalıkları"na tırmandılar. Zirvede, gizli bir mağaranın ağzı vardı. İçeri girdiklerinde, hava aniden soğudu. Önlerinde, saydam ve hüzünlü, bir sürü hayalet koyun titreşiyordu.
KAÇAK AVCILARLA NASIL MÜCADELE EDECEKLERDİ?
Tam o sırada, mağaranın derinliklerinden o iki kaçak avcı çıktı. Amacı, efsanevi hayalet koyunların yünlerini çalmak ve zengin olmaktı.
"Şimdi ne yapacağız?" diye geçirdi Eymen endişeyle.
"Bekçilik sadece fiziksel değildir," diye yanıtladı Sadie'nin sesi, güven verici ve kararlı. "Bu topraklarla olan bağımızı hissetmelerini sağlayacağız. Birlikte."
Eymen, Sadie'nin yanına çömelerek onun sıcaklığını hissetti. Birlikte, derin ve sakin bir nefes aldılar. Eymen, toprağın, taşların ve gökyüzünün enerjisini hissetti. Sadie'nin gözleri altın bir ışıkla parladı ve bu ışık, Eymen'den de yayılarak hayalet koyunlara ulaştı. Koyunlar, huzur bulmuş bir şekilde yavaş yavaş gözden kayboldular, toprağa karıştılar.
KAÇAK AVCILAR ŞAŞKINDI!
Kaçak Avcılar, bu manzara karşısında dehşete kapılıp kaçtılar.
Zaferleri fiziksel değil, ruhsaldı. Sadie, Eymen'e döndü ve gerçek sesiyle, derin, güven verici bir havlamayla onu selamladı. Artık konuşmaya gerek yoktu; aralarında, bu toprakları birlikte koruyan iki Bekçi'nin sonsuz bağı kurulmuştu.
Eymen o yazı, sadece bir Köpek ile arkadaş olarak değil, bir Bekçi'nin yoldaşı olarak geçirdi. Ve o günden sonra, Sadie'nin boynunda, Eymen'in ona verdiği yeni, sağlam bir tasma, onların ortak macerasının ve paylaştıkları cesur yüreğin simgesi olarak parlıyordu.