Başkan Mehmet Dağtekin, 1948'de kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin insan haklarının anayasası olarak tanımlandığını ifade etti.

Başkan Dağtekin mesajında, “Her ne kadar İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde yer alan ırk, renk, din, cinsiyet, dilden bağımsız olarak herkesin sahip olduğu ayrılmaz haklar olarak ilan edilse de maalesef dünyanın farklı coğrafyalarında yaşam hakkı dahil en temel insan haklarının hiçe sayıldığını şahit oluyoruz. Bunun en bariz örneklerini Doğu Türkistan'da, Yemen'de Suriye'de ve Filistin'de görüyoruz. Yüzbinlerce Müslüman'ın menfaat çatışmasına kurban edildiği bu coğrafyalarda insanlık adına utanç verici bu tablo bize, uluslararası toplumun İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin temsil ettiği ilkeleri ve hassasiyetleri yerleştirme hususunda halen alması gereken çok ciddi mesafe olduğunu gösteriyor. Son olarak Ermenistan'ın uluslararası hukuku hiçe sayarak 30 yıldır işgal ettiği Dağlık Karabağ'da ki Hocalı katliamı hala hafızalarımızda. Azerbaycan'ın 27 Eylül'de başlattığı topraklarını kurtarma operasyonunda ise Ermenistan ordusunun sivilleri hedef alan saldırılarına karşı, Dağlık Karabağ'ın Azerbaycan toprağı olarak tanıyan BM'nin sivillerin katledilmesine sesiz kalması ise ayrıca manidardır. Dünyanın sessiz kaldığı bu tutuma karşı Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın, çıkarı, insan hayatının üstünde gören, terör örgütleri arasında ayrım yapan, zalimin ve mazlumun kimliğine göre tavır belirleyen zihniyet, yüz milyonlarca insanın nazarında İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ni de anlamsızlaştırmaktadır ifadeleri tüm dünyaya bir ders niteliğindedir. Ve yine Şampiyonlar Ligi'nde mücadele veren takımımız İstanbul Başakşehir teknik ekibinden Pierre Webo'ya yönelik maçın 4. hakemi tarafından yapılan ırkçı saldırı Batı dünyasında giderek yükselen İslamofobi ve ırkçılık hareketleri insanlığın kalbine nefret tohumu ekildiğinin en somut göstergelerindendir.

Tüm bu olup bitenlere rağmen Türkiye olarak Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde bir yandan küresel ölçekte adaletin tecellisi için mücadele verirken diğer yandan demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla yerleşmesi için kapsamlı reformlara imza atık, atmaya da devam ediyoruz. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu ile Kamu Denetçiliği Kurumu'nun hayata geçirilmesi, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkının getirilmesi, vatandaşlarımızın temel hak ve hürriyetlerini kısıtlayan pek çok yasağın kaldırılması, son 18 yılda hayata geçirilen devrim niteliğindeki adımlardan sadece bir bölümüdür. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile de ülkemizin reform iradesi ve kararlılığı daha da güçlenmiştir. Türkiye, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin ruhuna uygun şekilde, tarihinden ve kadim değerlerinden ilham alarak, bundan sonra da milletimizin özgürlük alanlarını genişletmeye devam edeceğiz.

Elbette şunu da unutmayalım; İslam'da insan hakları, dinin tebliğ edilmesiyle birlikte başladı. Kur'an, insana hak ettiği değeri yeniden kazandırmak amacıyla gönderildi. Allah Rasulü'nün (sav) Veda Hutbesinde dile getirdiği hususlar ise evrensel insan haklarının ortaya konulması açısından dönüm noktalarından birisini teşkil etmektedir. Nitekim hutbenin bazı bölümlerinde geçen “Nas” tabiri bu hutbenin evrensellik boyutunu açık bir şekilde ortaya koyar. Bu duygu ve düşüncelerle vatandaşlarımızın 10 Aralık İnsan Hakları Günü'nü bir kez daha kutluyor, tüm dünyada barış, adalet ve huzura vesile olmasını temenni ediyorum” dedi.