CHP Besni İlçe Başkanı Vakkas Açar konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Besni Cumhuriyet Halk Partisi ilçe Teşkilatı olarak bu gün burada İstanbul İl Başkanımız Sayın Canan Kaftancıoğ’lu hakkında açılan Gerçeklikten uzak, Hukuka aykırı davaların İstinaf Mahkemesi tarafından onanması üzerine Vatandaşlık hakkımızı kullanmak üzere toplanmış bulunuyoruz. Öncelikle Haktan hukuktan ve Adaletten yana sessiz milyonların adına buradayız.

Ülke olarak zor günlerden geçtiğimiz bu dönemde İnsanlarımız COVİT-19 Korona Virüs ile mücadele ederken iktidar partisi ortakları ve yandaşları ile birlikte devletin bütün kurumlarını kullanarak toplumu kutuplaştırıp siyasi ve iktisadi beceriksizliklerini ört pas etmek için muhalefete acımasızca saldırmaktalar.

Ne yazık ki bu saldırılarla bu gün de İstanbul İl başkanımız Sayın Canan Kaftancıoğlu hukuk adı altında talimatla cezalandırılmak isteniyor.

Gerekçe olarak da bundan yaklaşık 10 yıl önceki sosyal medya paylaşımları gösteriliyor. El insaf diyoruz.

Bu ülkede on yıl önceye gidip sosyal medya üzerinden suıç aramaya kalkarsak birçok insanın yargılanması ve hapisolması gerekir.  Bu da iktidar ve yandaşlarının hukuku nasıl işlerine geliyorsa öyle işlettiklerini gösteriyor.

Daha düne kadar hukukun üstünlüğünü savunup üstünlerin hukukuna karşı mücadele edeceğiz diyerek kendilerini mağdur gösterip, iktidarlaşanlar ne yazık ki bugün kendi hukuklarını yaratarak muhalif düşüncelere yaşam hakkı tanımıyorlar.

Oysa biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak demokrasinin kesintiye uğradığı dönemlerde gelişen anti demokratik hukuk kurallarına karşı her sınavda alnımızın akı ile çıkmışızdır.

Tarihi bilmeyenlere hatırlatmakta fayda vardır. Unutmayın ki biz bu ülkenin kurucu partisiyiz. Atatürk’ün emanetçileriyiz. Atatürk ve silah arkadaşları kurdukları Cumhuriyet ile emperyalizme karşı mazlum dünya halklarına umut olmuştur.

Daha sonra bu geleneğin lideri İsmet Paşa çok partili sisteme geçişte kaybedince benim en büyük kayıbım, ülkemin en büyük kazancıdır diyerek demokrasi ve halk iradesini her şeyin önüne koyduğunu ispatlamıştır.

Yakın tarihimizden örnek verecek olursak en basit örneği bugün Cumhurbaşkanı koltuğunda oturan Ve 18 yıldan beri ülkeyi yöneten AKP Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın o günkü anayasaya göre seçme ve seçilme hakkının elinden alınmasına karşılık biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, halk iradesine ipotek konulamaz, eğer halk istiyorsa anayasadaki engelleri kaldırmak demokrasinin bir gereğidir diyen ve kaldırılmasına katkı sunan bir partiyiz.

Ardından gücü eline geçirenlerin halk iradesini hiçe sayarak İYİ Parti Genel başkanı Sayın Meral Akşener ve yine kendilerinden ayrılan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ve yaklaşık 12 Yıl kendi bakanlıklarını Yapmış Ali Babacan için Anayasa değişikliği ile getirmeye çalıştıkları engeller, geldiğimiz noktayı ve halk iradesine saygıyı açıkça ortaya koymaktadır.

Biz o gün de bu gün de hukukun üstünlüğünü savunuyor, üstünlerin hukukuna karşı geliyoruz. Bundan sonra da doğru bildiğimiz hukukun üstünlüğü ilkesini savunacağız bu nedenle de buradayız.

Bu mesele bizim için Hak Hukuk ve Adalet meselesi olsa da iktidar cephesi için durum farklı. Onlar da biliyorlar ki, toplumun geldiği nokta sosyal, siyasal ve ekonomik açıdan bıçağın kemiğe dayandığı noktadır sonlarının başlangıcıdır.

İktidardakilerin bu son çırpınışları şunu gösteriyor.  Farkında olmadan hazırladıkları kendi sonlarını devletin imkânlarını kullanarak toplumu bölerek iktidarlarını sürdürmeye uzatmaya çalışıyorlar.

Kısacası bu ve son zamanlarda sıkça yaşadığımız Gazeteciler, BAROLAR, STK ve Siyasi Partiler üzerindeki artan baskı ve benzeri olaylar iktidar sahiplerinin iktidarlarını koruma mücadelesidir.

Bizler başta Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere Cumhuriyet Halk Partisi tüm kurum ve kuruluşlarımızla bireysel ve siyasi ranttan uzak, hukukun üstünlüğü ilkesine sahip çıkarak Hak Adalet ve Özgürlük Mücadelemizi sürdürüyoruz, sürdürmeye de devam edeceğiz.

Gelinen noktada Halkımız bu iktidarın artık halkı değil sadece kendilerini ve yandaşlarını korumak için çalıştığını görmeye başladı.

Bunu 2019 Yerel yönetimler seçimlerinde ve özellikle de İstanbul’da ortaya koydu. İktidarda bu hezimetin bedelini İstanbul İl Başkanımız Sayın Canan Kaftancıoğlu’nun şahsında tüm muhaliflere ödetmeye çalışıyor. Burada amaç korku imparatorluğu kurarak geniş halk kitlelerini sindirme çabasıdır.

Bizlere düşende son dönemde iktidar ve yandaşları aracılığı ile toplumun her katmanında hissedilir hale gelen baskıcı bu rejime karşı hukuk çerçevesinde demokratik Haklarımızı kullanmaktır” ifadelerine yer verdi.