GEZİ DİRENİŞİ VE SONUÇLARI

Taksim Gezi Parkı direnişi, tarihsel süreç içinde, toplumsal, siyasal ve sosyal olaylarda yan yana gelmeyen Müslümanları, sosyalistleri ve kapitalistleri, bir araya getirdi. Birlikte hareket etmelerini sağladı. Bu durum o güne kadar yaşanmamış olan bir yenilik ve değişimdi

Gezi direnişi, direnişe katılanların amaç ve talepleri, amaç ve talepler ortaya konulurken izlenen yol ve yöntem, kullanılan araçlar, Başbakan Erdoğan ’ın direnişe katılanlara uyguladığı polis şiddeti, insanların vicdanlarını acıttı. Anti-kapitalist Müslüman’ı, sosyalisti ve kapitalistiyle, dünyayı ayağa kaldırdı.
Bütün dinlerde olduğu gibi İslamiyet de özü ve felsefesi itibarıyla insan odaklı bir inançtır. İnsani merkez alır, insanı önemser ve insanı yüceltmeyi hedefler. Adalet ve eşitliği öngörür. İnsanlara yapılan şiddeti reddeder ve suç sayar. Sosyalizm de tıpkı İslamiyet gibi, insan odaklı ve insanı merkez alan, insanı önemseyen ve insanı yüceltmeye hedefleyen, eşitlik ve adaleti öngören, insana yapılan şiddeti reddeden ve suç sayan bir düşünce ve yönetim anlayışıdır.

ÇOK BEDEL ÖDENDİ

İslamiyet ve sosyalizmin aksine kapitalizm, insan emeği sömürüsüne dayanan ekonomik modeli savunan, eşitlik ve adaleti hedeflemeyen, bir dünya görüşü ve yönetim anlayışıdır.
Tarihsel süreç içinde ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya başta olmak üzere Batı’nın sömürgeci kapitalist ülkeleri, Müslüman Ortadoğu ülkeleri başta olmak üzere, Asya, Afrika, Uzakdoğu ve Güney Amerika’nın yeraltı ve yer üstü kaynaklarına el koydular. El koydukları kaynaklar sayesinde zenginleştiler. Bilim ve teknolojide geliştiler. Halklarının refah düzeylerini yükselttiler. Hukuk, demokrasi ve hak ve özgürlükleri geliştirdiler ve güvence altına aldılar. Onlar zenginleşirken, yeraltı ve yer üstü kaynaklarını sömürdükleri ülkeler her geçen gün yoksullaştılar. Sömürgeci kapitalist ülkelerle, bu ülkeler arasındaki makas, her geçen gün daha da açıldı/açılmaya devam ediyor.
Ekonomik, siyasal ve sosyal dünya görüşleri ve insana bakış farklılıkları nedeniyle; kapitalistlerle, Müslümanlar ve sosyalistlerin, tarihsel süreç içinde, sosyal ve siyasal olayların akış ve çözümünde yanyana geldiklerinin ve birlikte olduklarının ve birlikte hareket ettiklerinin örneği yok. Sürekli kavga içinde olmuşlardır. Bu kavgada kapitalistler hep galip gelmişlerdir. Bu arada kapitalistlerle, Müslümanlar ve sosyalistler arasındaki tartışma ve kavgada, çok kan döküldü, çok bedeller ödendi.

BU BİR İLK

28 Mayıs-15 Haziran 2013 tarihleri arasında yaşanan Taksim Gezi Parkı direnişi, bu durumu değiştirdi. Tarihsel süreç içinde siyasal ve sosyal olaylara bakış ve çözümde o güne kadar yan yana gelmemiş, sürekli çatışma içinde olmuş, birbirleriyle kavga etmiş olan kapitalistleri, sosyalistleri ve Müslümanları yanyana getirmeyi başardı.
Anti-kapitalist Müslümanlar, Gezi Parkı’na gittiler. Orda çadır kurdular. Sosyalistlerle birlikte hareket ettiler. Başbakan Erdoğan’ın Gezi Parkı eylemlerine katılanlara yönelik anti-demokratik tavrına ve polislerin Erdoğan’dan aldığı talimatla direnişçilere uyguladığı acımasız devlet şiddette, sosyalistlerle birlikte karşı koydular. Bu durum daha önce örneği görülmemiş, kendi alanında yaşanan bir ilkti.
Kapitalizm başat ülkesi ABD’nin, Başkanlık Sarayı’nda (Beyaz Saray) ve Dış İşleri Bakanlığı’ndan hemen hemen her gün, Gezi Parkı direnişçilerine yönelik polis şiddetini ve Başbakan Erdoğan’ın anti-demokratik tavrı ve polis şiddetine verdiği desteği kınayan açıklamalar yapıldı. Kapitalizm temsilcisi İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya başta olmak üzere dünyanın diğer sömürgeci kapitalist ülkeleri de, Amerika’yı takip ettiler. Onlarda hemen hemen her gün Başbakan Erdoğan’ın anti-demokratik tavrı ve Gezi Parkı direnişçilerine yönelik polis şiddetine verdiği desteği kınayan açıklamalar yaptılar. Türkiye ’nin yıllardır en büyüğü olan Koç Grubu, Divan Oteli’ni direnişçilere açtı. Polis şiddetinde yaralananların otelde tedavi edilmelerine yardımcı oldu.

TARİHE MAL OLDULAR