Evet, saygıdeğer okurlarım, bu kâinatı yaratan Allah Zülcelâl hazretleri Kuranı Kerimin Rahman Suresinin 39, 40, 41. Ayetlerinde şöyle buyurmaktadır (o gün ne ins ve ne de cine günahlarından sorulmaz. O halde rabbinizin hangi nimetlerini inkâr edebilirsiniz? Günahkârlar, simalarından bilinirde, perçemlerinden ve ayaklarından yakalanarak cehenneme sürülürler ve baş aşağı ateşe atılırlar.)

Evet, saygıdeğer okurlarım, sana bir elbise hediye edene, kıyam ediyorsun da, o elbiseyi giydiğin güzel, mütenasip vücudunu ihsan eden rabbine hala kıyam eylemeyecek misin? Senin maaşını veren ve senin çalıştığın insanın önünde eğiliyorsun da o ilmi öğrenmen için akıl ve idrak veren, kuvvet ve sıhhat verip çalışman için, hayat bahşeden rabbine karşı neden rükû ve secde etmiyorsun, bir de haddini bilemeden, namazda ne varmış? İnsanın kalbi doğru ve temiz olmalı, diyebilmek cüretinde bulunabiliyorsun? Camiye gelirken namazda ütüsü bozulmasın diye veya dizleri yer etmesin diye ya pijama veya eski pantolonla geliyorsun sana o pantolonu giymek için bahşettiği iki bacağını yani o iki çok kıymetli uzuvu geri alırsa, kıyamadığın o pantolonunu nerene giyeceğini neden düşünmüyorsun?

Evet, efendiler, aklınızı başınıza alarak, bu gaflet uykusundan uyanalım, başın teneşire konduğu gün nasıl olsa bu gaflet uykusundan uyanacaksın, fakat şunu da iyi bilesin ki, iş işten geçmiş olacaktır. Çünkü sana birçok nimetler buyuran rabbine, kıyam rüku ve secde et. İşte seni kurtaracak cennetin anahtarı, evet cehennem anahtarını kilitleyen, ateşi senden ırak eden tevhidi ilimle ikrar ve kalbinle tastik ve tastiv eyle.

Evet, (lailahe illallah muhammedun resulallah) sana iki kanat gibidir. Allah zulcelal hazretlerinin emir ve nehilerine tam manası ile sarılıp o yüce peygamberimiz (svs) efendimizin yolunda gidenler işte kurtuluşa erenlerdir. Allah-u Teâlâ’nın dostu ve peygamber efendimizin sevgilisi olmak ne demektir bilmiyor musun? Hemen hiç vakit kaybetmeden rabbinin emirlerini tutmaya ve nehilerinden kaçınmaya çalış, devamlı rabbini zikri tesbih etmeye çalış. Başta anan baban yakınların ve dostların kolu komşun birer birer kabre giriyor. Ve amelleriyle baş başa kalıyorlar. Bunları görüyor ve bildiğin halde ve akın akın ahrete göçenleri gözlerinle gördüğün halde, neden gaflet uykusundan uyanmıyorsun, neden derlenip de toparlanmaya başlamıyorsun.

Evet, hep ölüp gidenleri görüyorsun da bir gün bu nüvvet bana gelir diye düşünmüyorsun? Evet kış geliyor diye, kışlık elbiseni, pantolonu alır, kışın yakacağını temin ediyorsun da, neden ilelebet yurdun olan ahret yurdu için hazırlıklı bulunmuyorsun? Evet bu dünya âleminden sonra senin için iki alem vardır. Biri cehennem, diğeri de cennettir. Her ikisi de bu dünyada ki say-ü gayretine bağlıdır. Çok iyi bilirsin ki dünya ahretin tarlasıdır buyrulduğuna göre burada ne ekersen ahrette onu biçersin.

Evet şunu açıkça bilesin ki, mezaristanlar, Azrail aleyhisselamın biçtiği bu insan ekinlerinin demet olduğu yerdir. Bilindiği üzere cennet ve cehennem de bu mahsullerin ambarlarıdır. Bunu sakın ha sakın unutma. Evet cennete, rızaya, cemale, ebedi saadet ve selamete kavuşmayı dilersen Allah-u azimmüşana ve resulüne iman et, hakka tam ve mutlak bir ihlas ile kulluk ve ibadette bulun. Rabbinin emirlerini tut. Yasakladığı ve sevmediği ne varsa hepsinden de el çek. Helalden kazan helalden ye. Kazancından Allah yolunda sarf et. Çıplakları giydir, ağlayanların gözyaşını dindir. Fakirleri doyur, yetimlere sahip çıkıver ve kayır. Daima elin, dilin, belin, doğrulukta olsun. Dilinden tevhidi, kalbinden sevgi, şefkat ve merhameti silme. Yok, eğer böyle yapmaz da, yalan dolanla ömür geçirir imansız bir kalp taşır, taş gibi katı bir yürekle bu dünya âleminde şefkatsiz, merhametsiz, dolaşır. İbadet ve taat sermayesinden iflas etmiş bir kalıpla huzuru hakka ulaşırsan sana haber vereyim ki, cehennem ile müjdelenen bahtı karalardan birisisin. Yukarıda da arz ettiğim vech ile çünkü ne ekersen onu biçersin. Yazıma bir şairin deyimi ile son veriyorum.

Şol fena mülkünün vefası yoktur.

Konan göçtü, nöbet bizim yol bizim.

Belası, kazası, mihneti çoktur

Murad bizim istek bizim hal bizim.

Saygılarımla…