‘WE CAN LİVE WİTHOUT  BREAD BUT, WE CAN NOT LİVE WİTHOUT FREEDOM.’

15 Temmuz sonrası yurtdışı görüşmelerimde Türkiye’yi soranlara karşı yukarıdaki ilk cümle ile başlıyorum.

"Ekmeksiz yaşarız fakat hürriyetsiz yaşayamayız."

5 yıl önce idi. 2011 yılının Ekim ayı Ukrayna / Odessa’da Türkiye’den gelen firmaların katıldığı akşam yemeğindeyim. Odessa’daki Türk okullarının müdürü (ismini Lokman diye hatırlıyorum) hükümeti ve Tayyip Bey’i eleştirip olumsuz yorumlar yapıyor, milletimizi ve Tayyip Bey’i istihza ederek konuşuyordu.

Biz de ülkemizi temsilen Ukrayna’ya gelen imalatçı / sanayici firmalardan oluşan bir guruptuk.

Bu tarihe kadar da bu kadar çok firma ve ürün ile katılım olmamıştı. Adeta çıkarma yapmıştık. Tüm bu yaşananlar Türkiye’nin sanayileşmesindeki atılımını ve uluslararası alanda itibarımızı ve prestijimizi gösterirken bu herif aleyhte konuşuyor ve bizi rencide ediyordu.

Son derece rahatsız oldum. Söze girerek konuşmaya başladım.

( Yıl 2011 olduğunu hatırlatmak isterim)

Hocam: Siz, Türkiye’de olmadığınız için ülkemizdeki ekonomik büyümeyi, istihdamdaki artışı, imalat sanayindeki hamleleri, büyük projeleri göremiyorsunuz. Bakın burada bu kadar firmanın bulunması bile bunun ispatı. Biz buraya müşteri bulmaya, mal satmaya geldik. Odessa’daki uluslararası fuara katılan firmaların yarısını Türkiye’den gelen şirketler oluşturuyor. Sizce bunun bir anlamı yok mu? Diye devam ettim.

İkinci olarak: Siz Türkiye’de darbe olursa bu milletin 27 mayıs’ta Menderese sahip çıkmadığı gibi yine sesini çıkarmaz, darbecilere boyun eğip, kuzu kuzu teslim olur, itaat eder diyorsunuz.

Yanlış düşünüyorsunuz siz bu milleti tanımıyorsunuz. Bu köprünün altından çok sular geçti. Öyle 50 sene önceki kafasına vurup elinden ekmeğini alacağın millet değil…

Üçüncü Olarak: Tayyip Bey ne rahmetli Menderes gibi yumuşak huylu, kibar bir beyefendi siyasetçi, ne de rahmetli Özal gibi ton ton, sevecen bir devlet adamıdır. Siz yanlış tanıyorsunuz dedim.

Dördüncü Olarak: Ben 50 yaşıma geldim. Askerlik mesleğimde bir çok sıkıntılar yaşadım. Sonuçlarla boğuştum. En verimli ülkeme hizmet edeceğim yaşta ‘ emekli olmak zorunda bırakıldım.’

Bu milletin ve çocuklarımın bu sıkıntıları tekrar yaşamaması için ‘ eğer belirttiğiniz gibi bir ihtimal teşebbüsü olursa, arabamla tankların üstüne sürmezsem namerdim’ demiştim.   

Tabi hava soğudu ve ortamı sessizlik kapladı. Sonra konu değişti.

15 Temmuz gecesi yollar kapalı olduğu için arabamızı Ümraniye’de park etmek zorunda kaldık. Ama Allah’a şükürler olsun ki şehitler köprüsünde tanklara karşı durup insan selinden barikat oluşturduk ve Tank’a da çıkmak nasip oldu.

Adeta 5 yıl sonra olacakları rabbim bize söyletmiş. Biz de sözümüzde durduk, durmaya da devam edeceğiz.

Darbeci / FETÖ’cülerin yanıldıkları noktaları;

-Milletimizdeki sosyolojik değişimi kavrayamadılar, gücü milli iradeden almadılar,

-Tayyip Bey’de ki fıtri cesareti hesap edemediler. Sebebi ise;

Çünkü, herkesi kendileri gibi biliyorlardı. Güç ve mukavemet ile karşılaştıklarında teslimiyeti yaşam tarzı olarak benimseyip hizmet kılıfı adıyla içselleştirmişlerdi.