Evet, saygıdeğer okurlarım. Allah Zülcelal Hazretleri Kuran-ı Kerim'in Alimran Suresi ayet 14'te şöyle buyurmaktadır; "Nefsani arzulara özellikle de kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, soylu güzel atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere düşkünlük insanlara çekici gelmiştir. İşte bunlar dünya hayatının geçici menfaatleridir. Halbuki esas varılacak güzel yerin bütün güzelliği de Allah'ın katındadır."
Bu ayeti kerime insanların dünya hayatında çok aşırı hırs ve ihtiras göstererek bütün benlikleri ile üzerine gittikleri ve bu yüzden de başlarına çeşitli felaketlerin geldiği hususları madde, insanlığın gözleri önüne sererek bunlarla imtihan olduklarını beyan buyurmaktadır. Kadın erkeğin vazgeçilmez bir parçasıdır. Nikahlanmak, yuva kurmak, çoluk çocuk sahibi olmak, meşru yollarla nefsani arzularını tatmin etmek Allah Zülcelal Hazretlerinin de koyduğu ilahi bir kanun ve insan hayatının devamını sağlayan bir yoldur. Bununla beraber kadın ve erkek Allah-u Teala'nın koyduğu ölçüler sınırını aşarak kötü yollara sürüklenirlerse başlarına gelecek felaketlerin en başında kadınlara olan ilgi gelmektedir. Varılacak yerin bütün güzelliği Allah'ın yanındadır. Hedefine ise Allah'ın rızasını kazanarak vaat buyurduğu o ebedi ve güzelliklerle dolu hayatı elde etmeye çalışmalıdır.
Yine aynı surenin 15. ayetinde Allah-u Teala şöyle buyurmaktadır; "De ki, size bunlardan daha hayırlısını haber vereyim mi? Muttakiler (takva sahibi demektir. Kuran'a göre muttakiler, Allah'a, meleklerine, kitaplarına, Peygamberlerine, ahret gününe ve gaybe iman eden, hidayet üzere olan, namazlarını kılan, zekatlarını veren, malından Allah yolunda harcayan, fakirlere, yetimlere, yoksullara ve yakın akrabaya yardım eden, sözleşmelerini yerine getiren, sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreden, özünde, sözünde, fiil ve davranışlarında dosdoğru olan) için rableri katında altlarından ırmaklar akan ebediyen kalacakları Cennette tertemiz eşler ve Allah'ın hoşnutluğu vardır. Allah kullarını görüp durmaktır."
Yine Alimran suresinin 16 ve 17. ayetlerinde şöyle buyurmaktadır; "Onlar ki, ey rabbimiz. Biz inandık, bağışla bizim suçlarımızı ve o ateşin azabından koru bizleri diyenler. Onlar sabredenler, sadakat gösterenler, Allah'a boyun eğenler, Allah yolunda mallarını harcayanlar ve seher vakitlerinde Allah'tan mağfiret isteyenlerdir." Allah Zülcelal Hazretlerinin o imanları kulları da şöyle yalvarırdı; "EY RABBİMİZ. BİZ SANA İNANDIK, SANA GÜVENDİK. ARTIK BİZİM SUÇLARIMIZI BAĞIŞLA VE BİZİ CEHENNEM ATEŞİNDEN KORU." İşte bu Allah'ın imanlı kulları her türlü musibete sabırlı oldukları gibi ibadetlerini de hiç üşenmeden yerine getirirler. Haramdan da gönül hoşnutluğu içinde uzak dururlar. İmanlı kulların bir özelliği de sadakatli olmalarıdır. Bütün hareketlerinde muamelelerinde sözlerinde ve işlerinde doğruluğu ve bağlılığın en güzel örneğini gösterirler. Diğer bir özellikleri de tam anlamı ile itaatlidirler. Allah'ın bütün buyruklarına tam bir teslimiyet ve rıza gösterirler. Diğer bir vasıfları ise mallarını Allah yolunda harcamaktan hiç çekinmezler. Mal imtihanında da hiç cimrilik göstermezler. İnfak vazifesini gönül hoşluğu ile yerine getirirler. Çok güzel bir huyları da seher vakti istiğfar etmeleridir. Peygamberimiz (S.A.V) Efendimiz de bir hadisi şerifinde şöyle buyurmaktadır; "Gecenin son üçte biri gelince her gece Allah-u Teala dünya semasına teveccüh buyurarak şöyle nida eder, yok mu isteyen, istediğini vereyim. Yok mu yalvarıp dua eden, duasını kabul edeyim. Yok mu günahlarından kurtulmayı dileyen, ben onun günahlarını bağışlayayım." Buhari Müslüm
Diğer bir hadisinde ise Peygamberimiz (S.A.V) Efendimiz şöyle buyurmaktadır; "Akıllı kimse kendi nefsini hesaba çekip, nefsine tabii olmayıp ebedi hayat için hazırlanandır. Aciz kimse ise nefsine tabii olan hazırlanmayan kimsedir." Buhari Tirmizi. Saygılarımla.