Değerli okuyucular, benim derdim Salih Fırat Değil.
Salih Fırat’ın CHP’den istifası hiç değil.
Salih Fırat, zaten CHP’li değildi.
Bunu herkes biliyor.
Seçimlerde CHP’ye oy verenler bunu biliyorlardı.
CHP’li seçmenler, Fırat’a değil, partilerine oy verdiler.
Siyaset göllülük esasına dayalı, toplum için yapılan bir iştir.
Benim kavgam, halk için siyaset yapacağını söyleyip, seçildikten sonra siyaseti kendisi için yapanlarladır.
Siyasi konumlarını, kendilerine fırsata (faydaya) dönüştürenlerledir.
Kendilerini ve çevrelerini zenginleştirme peşinde koşanlarladır.
Benim derdim, çıkarları söz konusu olunca, onuru, ilke ve değerleri ayaklar altına alanlarladır.
Halka yalan söyleyenlerledir.
Halkı aldatanlarladır.
Siyasetçi rol model insandır. Hal ve davranışlarıyla örnek olması, örnek gösterilmesi gerek insandır. Siyasetçinin böyle bir sorumluluğu vardır. Siyasetçi, bu sorumlulukla hareket etmek zorundadır.
Benim isyanım siyasetçinin hal ve davranışlarıyla halka kötü örnek olmasınadır.
Siyasetin yanlış tanınmasına ve yanlış anlaşılmasınadır.
Amaca ulaşmak için her yola başvurmasına, yalan söylemesinedir.
Çıkar ve menfaati söz konusu olduğunda ilke, değerler ve ahlakın, ayaklar altına alınmasınadır.
Bu şikâyette bulunmaya benim hakkım var. Hem de yerden göğe kadar hakkım var.
Siyasi yaşamım boyunca ilkesizlikle, ahlaksızlıkla, onursuzlukla mücadele ettim. Etmeye devam ediyorum.
Siyaseti kendim için değil halk için yaptım. Yapmaya devam ediyorum.
Kapımı çalan Adıyamanlı hemşerilerime, kapımı sonuna kadar açtım. Açmaya devam ediyorum.
Kapımı çalan Adıyamanlı hemşerilerime adını sormadan, köyünü kasabasını sormadan, inancını ve siyasi görüşünü sormadan hizmet ettim. Hizmet etmeye devam ediyorum.
Benim ahlaksız siyasetle, siyaseti kendisi için yapanlarla sorunum var.
Halkı aldatanlarla, yalan söyleyenlerle, siyaseti menfaat aracı olarak görenlerle sorunum var. Bu sorunum devam ediyor.
Bu tür siyasetçilerle dün olduğu gibi bundan sonra da mücadele etmeye devam edeceğim. Bunun için bedel ödemek varsa, o bedeli ödemeye hazırım.
