Allah Zülcelal hazretleri Kuran-ı Kerim’in Kasas Suresi Ayet 83’te şöyle buyurmaktadır; “İşte ahret yurdu, biz onu yeryüzünde kibir ve fesada arzusu bulunmayanlara veririz. Akıbet muttakilerindir.”

Kuran-ı Kerim’in Kasas Suresi Ayet 83’te açıkça kibrin, gururun, kendini beğenmişliğin ve fedın kötülüğü belirtilmekte ve bunları işleyenlerin ahrette mutluluğa eremeyeceklerini açıkça haber vermektedir.

Burada belirtilen (ahret yurdu) esasında ilelebet devam edecek son yurt yani cennettir. Onu yeryüzünde kibir ve fesada arzusu bulunmayanlara veririz. Onlar, yeryüzünde ne uluvv ne de fesat istemezler. Burada uluvvden kastedilen ise imana tenezzül etmemek, gurur ve kibir ululanmak Allahın emri ve nehiylerini yapmamak taşkınlık etmek ve isyankar hareket etmek aynı zamanda zorbalık etmektir.

Meşhur sakavet sahibi (Hatem-i Tai) esas ismi ise Abdullah Bin Sad’tır. Kendisi İslamiyet’ten öncede yaşamış Arabistan’da Tay Kabilesi’nin reisi aynı zamanda cahiliye devrinin çok ünlü şairlerindendir. Hatem-i Tai babası kendi çocukken ölmüş annesinin çok misafirperver eli açık olması bir hesabı ile oğlunun da misafirperver eli açık daima insanlara karşı saygılı olmasını tavsiye etmiştir.

Hatem-i Tai oğlu Adiyy Resulullah’ı ziyarete geldiğinde kendisinin altına bir minder konmuştu, fakat O minderin üstünde oturmayarak minderi topladı ve yere oturdu.

Peygamber(s.a.v.) efendimiz ise ona Ben şahadet ederim ki, sen yeryüzünde ne uluvv ne fesat arzu etmiyorsun buyurdu. Bunun üzerine Adiyy hemen Müslümanlığı kabul etti

Halk arasında yağcılık yani gereksiz met-ü sena yapılması şöyle ki gerek yüzüne ve gerekse arkasından aşırı derecede met-ü sena etmemesidir. Şüphesiz övülmek bazı kimselerin çok hoşuna gideceği gibi övenlerde birçok menfaat sağlayabilir. Ama şunu da bilmek gerekir ki aşırı derecede övmenin, o övülen şahsa zararlı olacağı da muhakkaktır.

Allah Zülcelal Hazretleri Kuran-ı Kerim’in Necm Suresinin 32. Ayetinin sonunda şöyle buyurmaktadır; “Fela tüzekkü enfüseküm. Nefislerinizi tezkiye etmeyin yani kendinizi günahsız ve kusursuz addederek övmeyiniz. Farkında olmadığınız pek çok kusurlarınız olabilir. Buyurmuş burada hem öven hem de övülenin dikkatlerini çekmiştir”

İbnül Arabi ise tefsirinde Fatiha suresinin 1. Ayetinde “Elhamdülillahi Rabbil Alemin”  Ayeti kelimesinin tefsirinde şöyle ifade etmektedir; “Ancak Allah-u Teala’nın övülmeye layık olacağını ondan başka hiçbir kimsenin övülmemesi gerekmektedir. (nefislerinizi tezkiye etmeyiniz).” Ayetinde delil göstererek birinin başka birileri tarafından met edilmesinin yasaklandığı şekilde yorumlamıştır.

Resulullah (S.A.V.) Efendimiz de meddahların yüzüne toprak serpiniz müslüm, essahi, K züht ve refah 14. 3001 taksim 69 bu hadisi şerifle argo nisanı ile yağcılık diyebileceğimiz tarzda övmeyi hoş karşılamamıştır.

Başka bir hadisinde ise Peygamber (s.a.v.) efendimiz bir adamı çok öven bir şahsı işitince helak ettin adamın belinİ kırdın. Buyurmuş olduğu rivayet edilmiştir. Şayet birisini mutlaka met edecekseniz şöyle şöyle olduğunu sanıyorum diyeceksiniz. Buhari es sahih k edeb 54 VII taksim 87

Aşırı övmenin insanı dininden edeceğini söyleyen İbn-i Mesut (r.a.) der ki adam dini ile sultanın yanına girer de oradan dilsiz olarak çıkar kendisine nasıl oluyor diye sorana ise şöyle cevap verir sultanı met edip hoşnut edeceğim diye Allah’ı kızdıracak sözler söylerde ondan demiştir.

Şüphesiz iyilikleri anmak iyilik sahibine teşekkür maiyetinde zikretmek kınanmış değildir aksine emrolunmuştur, fakat layık olmayan birisine maksatlı olarak övmek Müslümanlığın kabul edemeyeceği bir cihettide.

Yine Peygamber (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştu İnsanların en şerlileri, bir şu şekilde birde başka şekilde gelen ikiyüzlülerdir. Demiş yüzüne karşı övüp arkasından çekiştiren kimseleri ayıplamıştır. Buhari A, C,E, K, Ahkam 27 VIII 115.

Daima insanlar arasında nezaket kurallarına dikkat ederek saygısızlık ederek her türlü davranıştan sakınarak her Müslüman’ın uymak zorunda olduğu bir adaptır.

Yazıma İbrahim Aleyhisselam’ın bir olayıyla son veriyorum.

Nemrut İbrahim Aleyhisselam’ı mancılıkla ateşe atığında rüzgar ve yağmura müvekkil olan melek kendisine gelerek bu ateşi Nemrut’un üzerine savurup onları yakmayı ve yağmurlarla ateşi söndürmeyi teklif etti. İbrahim Aleyhisselam bu teklifi reddettiği gibi yardıma gelen Cebrail Aleyhisselam’ın muavenetinide kabul etmeyerek bana yardım hususunda sizlerden hiçbir niyazım yoktur. Rabbim beni görüyor ve halimi de biliyor. Diyebildiğinden ötürü halimiyet makamını kazanmıştır ve İbrahim Halilullah oldu. İnsanların daima içi dışı bir olmalı gururdan kibirden kendini beğenmişlikten ve kendisini met ettirmekten kaçındırmalı ve Allah-u Teala’nın emir ve nehiylerine göre hareketlerini düzenlemeli.

Saygılarımla Kenan GÖKSU