ALLAH HAKİKİ İNANANLARIN DOSTUDUR

Evet, Allah Zülcelal Hazretleri, Kuran’ı Kerim’in Bakara suresi ayet 257’de şöyle buyurmaktadır; “Allah-u Teala iman edenlerin velisidir. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkar edenlerin velileri ise sahte tanrılardır. Onları aydınlıktan çıkartıp karanlıklara sokarlar. İşte bunlar ateşlerdir. Bunlar orada devamlı kalıcılardır.”

Evet, saygıdeğer okurlarım. Yukarıdaki ayeti kerimede Allah-u Teala kendi akıl ve iradelerini düzgün kullanarak sahte tanrılar yerine Allah-u Teala’ya imanı tercih edenler onun manevi yakınları evliya olurlar. Velayet ilişkisi iki yoldan olur; Akrabalık ve iman, baba, amca, dede, çocuğun, torunun, yeğenin velisi olduğu gibi, mümin kadınlar ve erkekler de birbirlerinin velileridir. Evet, veli velayeti insanı korur, menfaatini gözetir ve yardımcısı olur. Tarafını tutar ve sahiplenir. Gerektiğinde de temsil eder. Bu ayette Allah-u Teala imana bağlı velayet çerçevesine kendisini de dahil etmektedir. İşte velisi Allah olan bir müminin elbette yolu aydınlık olur. Yğce velisi onu karanlıklardan çıkartır. Nura ve aydınlığa kavuşturur. Kalbi huzurlu ve nurlu, zihni açık ve berrak, aklı karışıklıktan uzak olur. İşte bir mümin içinde tabii hal budur. Evet, bu normal durumu bozan arızaların giderilmesi için de başta zikir olmak üzere çeşitli ibadetler vardır. Sahte tanrıları veli edinenlerin durumu ise müminlerin aksinedir. Nur yerine zulmet, huzur yerine huzursuzluk, akıl karışıklığı, sapkınlık ve anarşidir.

Yine Allah-u Teala Kuran-ı Kerim’in Rad suresi ayet 28’de şöyle buyurmaktadır; “Onlar ki iman etmişlerdir ve kalpleri Allah’ın zikri ile huzura kavuşur. Bilmiş olun ki kalpler ancak Allah’ı zikirle yatışır.”

Evet, ayette açıkça doğru yolu arayanların nitelikleri anlatılmaktadır. Müminlerin gönüllerini huzura kavuşturan zikirden maksat Kuran-ı Kerim’dir. İşte bununla beraber zikir anmak manasına da gelir. İşte bu ayette mananın yani dil veya kalp ile Allah-u Teala’nın anılmasının kasdedilmiş olması kuvvetle muhtemeldir. İşte Allah’u Teala’nın hidayete erdirdiği kimseler Allah’a ve Kuran’a gönülden ve samimi olarak inanan Kuran-ı Kerim’i okumakta ve Allah’u Teala’yı anmakla kalpleri huzur, ruhları sukunet olan kimselerdir.

Evet, veli velayeti altındaki insanı korur. Onun menfaatini gözetir ve onun yardımcısı olur. İşte o yüce Allah’ımız bizlere hakiki dost olduğu gibi, en güzel yardımcıdır da. Evet, bizim halimizi en iyi bilen de odur. Ancak ve ancak ona ibadet eder, arzu ve isteklerimizi ondan ister ve ona sığınırız. Evet, o da bizim dualarımıza icabet eder. Onun yüceliği ve kudreti her şeyi kuşatmıştır. Evet, saygıdeğer okurlarım. Rabbimiz bize bizden daha yakındır. İçimizi dışımızı hep bilir. İşte bu bakımdan Müslümanlar olarak gerçek dostun ancak Yüceler Yücesi Allah-u Teala olduğunu bilerek her halimizi gönül diliyle ancak ona açarız. Evet, işte bu gönülden yakarışımıza o icabet eder ve böylece Müslüman kullarının karanlıklardan aydınlığa çıkaran işlerinde başarı, gönüllerinde huzur bahşeden Allah’ımızdır ve bizi devamlı olarak koruyup gözeten, 2 cihanda yalnızca saadet ve refaha erebilmemiz için bütünüyle imkanları seren de Allah-u Teala’dır.

Evet, Müslümanların gerçek dostu Allah Zülcelal Hazretleridir. Rabbimiz hakiki Müslümanları sever. Amellerinin karşılığını tam olarak verir. Evet, Allah-u Teala Müslümanları bütün kötülüklerden korur ve hem de yardım eder. Allahu Teala’nın sevgisi de dostluğu da iman edip salih ameller işlemek, Allah ve Peygamberin emir ve yasaklarına uymak, Allah ve yarattığı varlıkların haklarına saygılı olmak sureti ile kazanılır.

Evet, bir Müslüman allah-u Teala’nın kitabına ve Hz. Peygamberin sünnetine ne kadar uyar, günah ve haramlardan ne kadar sakınırsa işte o nispette allah’ın dostluğuna erişmiş olur. Rabbimizin Müslümanların dostu olması biz müminler için büyük bir şeref değil midir? Evet, güven kaynağı ve heyecan vesilesi değil midir? Velisi Allah-u Teala olanın elbette yolu aydınlık olur. Yüceler Yücesi rabbimiz onu karanlıklardan çıkarır. Evet, nura ve aydınlığa kavuşturur. İşte bu durumda Allah-u Teala’ın onların velisi olması sebebiyle müminlerin kalbi huzurlu ve mutmain, zihni berrak ve aklı karışıklıklardan uzak olur. Evet, sahte tanrıları veli edinenlerin durumları ise Müslümanların aksine nur yerine zulmet, aydınlık yerine karanlık, huzur yerine huzursuzluk aynı zamanda akıl karışıklığından ibaret olur.

Evet, Allah Zülcelal Hazretlerinin dostluğunu kazanmak için ona iman etmiş olmakla beraber Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimizin buyurduklarına tabi olmak ve bunları yerine getirmek için çalışıp çabalamak, gözümüzü ve kalplerimizi perdeleyen örtülerden de korunmak gerekir. Evet, işte bu örtüler hakikat ve gerçeği görmemize mani olan vefasızlar güruhudur. Evet, bunlar ise hiçbir hak hukuk gözetmeden yalnızca breysel menfaat ve çıkarlarını her şeyin üzerinde tutarak dünya malına düşkünlüktür. Evet, bu da şandır, şöhrettir, şehvettir ve bizleri uçuruma tehlikeye düşüren bütünüyle nefsane istek ve arzulardır. Açıkçası şahsi his ihtiras ve tamahdır. İşte bu gibi tutkulara esir olmaktan kurtulalım ve bütün istek arzu ve nefsani duygulardan temizlenip yüceler yücesi rabbimize onun isteği doğrultusunda kul olalım ve Hz. Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimizin tavsiyelerine bir fiil uyan ümmet olup onun şefaatine nail olalım. Amin. Saygılarımla.

Not: 11 Şubat 2016 Perşembe günü yayınlanan “AHİRETTE YAPILAN MAZERET GEÇERSİZDİR” başlıklı yazımda Kaf Suresi denileceğine yanlışlıkla Lap suresi yazılmıştır.