Küçük yerlerin sosyal ve kültürel alanlarının eksik olması, genel olarak kadınların evlerde dedi kodu yapmalarına, erkeklerinde kahve köşelerinde oyun oynamalarına neden olur.

Yazın gelmesi ile birlikte sıcaklar artırca durum biraz değişir. Bu sefer de kadınlar duvar diplerine inerken, erkeklerde açık alanlarda, Park, çay bahçeleri yada buldukları serin yerlerde memleket meselelerini konuşurlar.

Gündem geniş ve herkes en az bir prof düzeyinde bilgi sahibidir.

Bu bilge insanlar oturdukları yerde devrim yaparlar.

Bazen hükümet devirip, hükümet kurarlar.

Bazen savaş çıkartır, sonra barışın kurallarını koyarlar.

Bezen tarihin derinliklerine iner, tarihi değiştirip yeniden yazarlar.

Bazen de tarihçileri eleştirip, bilgilerini yorumlarlar.

Hem de bir tane bile tarih kitabı okumadan

Peki neyle mi?

Elbette duyduklarıyla

Kim uğraşacak öyle bilgiye ulaşmak için araştırma kitaplarıyla

Zaman kaybıdır okumak.

Sonra sadece duydukları o derin bilgileri ile siyaseti, ekonomiyi hatta dış politikayı değerlendirirler.

Hani vardır ya yeni ilkokula başlamış bir çocuk, iki kere iki, beş kere beş kaç eder sorusuna doğru cevap verince, emin misin diye sorduğunuzda faklı cevaplar vermeye başlar.

Bizim yorumcularda bazen sorulan sorularla böyle bocalarlar.

Bir taraftan da çok temizdir insanlarımız, duydukları gördükleri ve nadiren de olsa okudukları her şeye kayıtsız şartsız inanırlar.

Sorgulama araştırma gibi zahmetlere girmezler.

Yaşadığımız yerler küçük de olsa, bize ışık tutan Gazeteci, araştırmacı yazarlarımız var.

Hem de bir sürü. 

Haksızlık etmeyeyim kendime, beni de onlardan sayan olmuyor değil hani.

Ama ben saymıyorum

Lastikçi olmak yetiyor bana.

Öyle saydıklarından olacak ki, bazen birileri selam verir oturur yanımıza, sohbet başlar bir yere gelir bakarsınız adam sizi suçlamaya başlar.

Hayırdır neden böyle düşünürsün diye soracak olursun, adamın vekille bir işi vardır olmamıştır iktidarcısınız diye söylenir.

Bir diğeri belediyeyle bir sorun yaşar sen bunları niye haber yapmıyorsun, bu konuda yazı yazmıyorsun diye seni belediyeci yapar söylenir.

İnsanların seni tanımasına gerek yok.

Biride hakkında bu düşüncelerini destekler mahiyette birkaç cümle kurdu isi sen bittin.

Aslında bütün mesele ne biliyor musunuz?

 Bütün mesele söylemek yerine söylenmek.

Oysa söylendiğimiz her sorunun altında bizler (vatandaşın tümü) varız.

Çünkü şikayet ettiğimiz her meselenin altında siyaset var ve bütün siyasetçiler seçilirler

Hem de söylenenler yani bizler tarafından seçilirler.

O yüzden söylemek de derdi olana düşer.