Göğüs ağrısı, eforla gelen tıkanma hissi ve kol uyuşması gibi belirtiler yaşanmasa bile, kalp ve damar hastalıkları riskinin günümüz koşullarında ne kadar yüksek olduğunun akılda tutulması gerekiyor. Yapılan araştırmalar; erkeklerde kalp hastalıklarının daha sık görülmesine rağmen, her beş erkekten birinin kalp hastalıkları nedeniyle yaşamını yitirdiğini gösterirken, bu oran kadınlarda neredeyse 2 kat artıyor. Memorial Antalya Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Uz. Dr. Nuri Cömert, 10-17 Nisan Kalp Haftası’nda, kalp ve damar sağlığının korunması için dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi verdi.Kadınlar menopoz sonrası döneme dikkat etmeli

Ülkemizde yaklaşık 3,5 milyon kalp hastası bulunmaktadır ve her yıl 120 bin yeni kalp hastası bu sayıya eklenmektedir. Avrupa ülkelerinin yaklaşık dört katı fazla olan bu çarpıcı rakamların artmasındaki neden; aşırı stres, hareketsiz yaşam, obezite, kan şekeri, kan basıncı yüksekliği ve yoğun sigara kullanımı olarak gösterilmektedir.

Kalp hastalıkları her yaşta görülebildiği gibi; erkeklerde 45 yaş sonrası ve kadınlarda menopoz döneminin ardından daha sık ortaya çıkmaktadır. 60 yaş üzeri her 100 kişiden 87’si kalp hastalıkları nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Orta yaş erkeklerde kalp damar hastalığı, kadınlara oranla 2- 5 kat daha sık görülmektedir. Menopoz sonrası dönemde bu oranlar, kadın ve erkekte eşitlenir. İleri yaşlarda kalp hastalıkları kadınları daha çok etkiler hale gelmektedir.


Yaşam tarzını değiştirerek kalbinizi koruyun

Düşük ve orta gelirli sosyoekonomik duruma sahip bireylerde kalp hastalıkları daha sık görülmektedir. Kalp hastalığı tanısının geç konması, tedaviye uyumsuzluk ve yoğun sigara kullanımı başlıca nedenler arasında gösterilmektedir. Az gelişmiş ülkelerde kalp hastalıklarından ölüm oranları % 80’lere ulaşmaktadır. Düşük-orta sosyoekonomik düzey artık bir risk faktörü sayılmaya başlanmış ve böylelikle tedavide daha agresif yöntemler izlenilmesi söz konusu olmuştur. Kalp hastalıklarının önemli bir bölümü önlenebilir gruptadır. Bir kişinin beslenme ve yaşam tarzını değiştirmesiyle; stres, hareketsiz yaşam, obezite, kolesterol yüksekliği gibi risk faktörleri ortadan kalkmaktadır.

Çocuklar da risk altında!

Yapılan çalışmalar kalp damar hastalığı yatkınlığının çocukluk çağından itibaren başladığını göstermektedir. Çocukluk çağında daha çok anne karnında kalp ve damarların gelişim bozukluğuna bağlı olarak kalp delikleri, kapak veya damarların uygunsuz yerleşimi gibi hastalıklar daha sık görülmektedir. Hiçbir şikayeti olmayan çocuklar için de risk değerlendirmesi yapılmalıdır. Ailede kalp hastalığı öyküsü varsa, çocuk kilolu ve hareketsiz bir yaşam sürüyorsa kalp kontrolleri okul döneminde başlamalıdır. Erken tanı ve tedaviyle gerekli önlem alındığında, kalp hastalığı olan çocuklar da sağlıklı bir şekilde yaşamlarına devam edebilir.


Kalp hastalığından korunmak için öneriler

Sigarayı bırakın: Sigara kullanıyorsanız kalp krizi geçirme riskiniz 2 kat artmaktadır

Tuz kullanımı azaltın: Tuz kullanımı yüksek kan basıncı ve dolayısıyla kalp hastalığı sebebidir

Sağlıklı beslenin, kilonuzu takip edin: Dengeli ve düzenli beslenmek, yediklerinizin farkında olmak kilo almanızı engelleyecektir

Hareketinizi arttırın: Haftada 5 gün, 30 dakika düzenli yürümek kalp sağlığınızı korumaktadır.

Kan basıncınızı ve kolesterol seviyenizi kontrol altında tutun

Stresten mümkün olduğunca uzak durun

Aile öykünüzü araştırın: Diğer aile bireylerinde olan kalp hastalığı, şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kolesterol yüksekliği riski arttıran faktörler arasındadır

Kalp hastalıklarının hangi belirtilerle ortaya çıktığı hakkında bilgi sahibi olun

Yılda 1 kez kalp kontrollerinizi yaptırın

Kalp damarlarının tıkanıklık seviyesi % 70’in üzerine çıkmadığı zaman belirti vermeyebilir. Hatta %70’in üzerindeki darlıklarda da şikayet hissedilmeyebilir. Kardiyolojik check up programları ile kalp ve damarlarla ilgili şikayete neden olacak durumlar ortaya konmakta ve önlenmesine yönelik tedbirler alınmaktadır. 40 yaş üzeri kadın ve erkekler yılda bir kez kardiyolojik kontrollerden geçmelidir. Kişi; ailesel olarak kalp hastalıkları açısından taşıdığı risk faktörleri, şeker hastalığı, tansiyon ve kolesterol gibi eşlik eden diğer hastalıklara göre check up programlarına alınmalıdır. Kardiyolojik tetkikler, kişiye özel yapılmalıdır. Uzmanlar kardiyolojik check up’da kişisel ayrımları yaptıktan sonra yine kişiye özel egzersiz programları da düzenleyebilir.