Peygamber (S.A.V.) efendimiz bir hadisi şerifinde (DÜNYA TATLIDIR VE MANZARASI HOŞTUR.)  buyurarak bu dünyanın belli bir cazibesi bulunduğunu belirtirken fakat hadisin son devamında (ŞÜPESİZ Kİ ALLAH, DNYANIN İDARESİNİ SİZLERE VERECEK VE NASIL DAVRANACAĞIMIZA NE GİBİ İŞLER YAPACAĞINIZA BAKACAKTIR O HALDE DÜNYADAN SAKININ) Buhari Zekat 47

Peygamber (s.a.v.) efendimiz bir hadisindeki ifadeleriyle bunun bir imtihan vesilesi olduğuna dikkat çekmiştir. Bu gibi benzeri rivayetlerde efendimiz İslam ümmetinin gelecekte dünyaya meyil edeceği ve ahreti unutacağı bu sebeple de imtihanı kaybedeceği endişesini dile getirmiştir. Aynı zamanda da bizleri böylece uyarmıştır.

Yine peygamber (s.a.v.) efendimiz şu iki ahdisi ile de, uyarmış ve dikkatli olmamızı önemle belirtmiştir. (BENDEN SONRA SİZE DÜNYA ÇİÇEKLERİ VE ZİYNETLERİNİN  AÇILMASINDAN, VE ONLARA GÖNLÜNÜZÜ KAPTIRMANIZDAN KORKUYORUM) buhari cihat 37. Uyarısında buluınurken  2. Hadisinde (HER ÜMMETİN BİR FİTNESİ VARDIR. BENİM ÜMMETİMİN FİTNESİDE DÜNYA MALIDIR.) ibni hambeI IV 160 buyurmak suretiyle de her türlü dünyalığın bir imtihan vesilesi olduğunu açıkça belirtmiştir.

Bu konudaki bir hikayede şöyledir. Ayaz isimli bir köle vardı. Zaman geldi gazneli sultan Mahmut tarafından satın alındı. Sultan Mahmut onun taşıdığı asil karakter sebebiyle çok sevdi. Kölenin çok zeki olduğu gibi onun işlerindeki, becerisini kabiliyetini taktir ederek bizzat hazine vekili yaptı. Ve bütün altın ve müceferleri ona emanet etti. Bir kölenin hazine vekili oluşu ve devletin ekonomi yönünden ekonomiye yön vermesi sultanın çok büyük itimat ve teveccühünü kazanması, kıymetli zarif mücevferlerin bile ona emanet edilir olması saraydaki diğer vekiller ve komutanlarını hasetleri yüzünden bu durumu hazmedemediler. Asil ruhlu ve açık doğru karakterli kölenin, itibarını zedelemek, hem de sultanın gözünden düşürmek için bazı isnat ve iftiralarda bulundular.

Şöyle ki, bizzat sultanın huzurunda köle ayazın sık sık hazineye gittiğini biliyor musun? Her gün gece gidiyor. Hatta izinli günlerinde bile oraya gidip orada saatlerce kalıyor. Mücevherlerimizi çaldığından eminim diye isnat ve iftiralarda bulunuyorlar.

Bu vaziyete muttali olan sultan Mahmut ben gözümle görmeden inanamam, bizzat kendi gözlerimle görmeliyim dedi. Ve hazinenin duvarına küçük bir delik yaptırıp, gizlice hazinede olanları takibe başladı.

Bir gece köle ayaz sesizce hazinenin kapısını açıp içeriye girdi ve kapıyı kapattı. Bilahare kendi saklamış olduğu sandığa gitti. Sandığın önünde diz çöküp, sandığın kapağını kaldırdı, ve sandığın içinden bir bohça çıkardı bu orada sakladığı küçük bir bohçaydı.  Bohçayı öptü alnına koydu ve sonrada onu açtı, bohçanın içinden çıkardığı köleyken giydiği yırtık pırtık bir elbiseydi. Ayaz saray giysilerini çıkarıp eski kölelik zamanındaki elbiseyi giydi, ve aynanın karşısına geçerek kendi kendine ey ayaz daha önceleri bu elbiseyi giydiğin zamanlar, kim olduğunu hatırlıyor musun? Sen bir hiçtin, satılacak köleydin. Allah zül celal hazretleri, sultanın eliyle sana rahmetinden belki de hiç hak etmediğin nimetler lutfetti. Ey ayaz işte şimdi sen buradasın, ama asla ve asla nereden geldiğini unutma. Çünkü mal, mülk mevkii, rütbe insanı gaflete düşürür, isyana sürükler, sen  senden nimetçe, aşağıda olanlara sakın ha sakın gurura kapılıp kibirle bakma, ve daima eski halini hatırla diyerek geri eski kölelik elbiselerini çıkarıp bohçaya koyup sandığa yerleştirdi ve sandığı kilitleyerek sandığı yerine koydu. Ve kapıya yürüdü, kapıyı kapattı yürümeye başladı, ve birden bire sultan mahmutla yüz yüze geldi.

Sultan Mahmut gözlerini ayaza dikmiş dururken, yanaklarından aşağı yaşlar süzülüyordu. Sultanın boğazı öyle dolmuştu ki güçlük çekiyordu.

Sultan Mahmut ey ayaz bu güne kadar mücevferlerimin haznedarıydın ama şimdi kalbimin haznedarısın . bana bir hiç olduğumu, ve kendi sultanımın huzurunda nasıl davranmam gerektiğini öğrettin  mühyiddin şekür s=114

Fahri kahinat efendimizde ( UYANIK OLUNUZ, EMEL VE ARZULARINIZ UZAYIP ECELİNİZİ UNUTTURMASIN. AKSİ TAKTİRDE KALPLERİNİZ KATILAŞIR. AGAH OLUNUZ GERÇEKTEN ÖLÜM VE ÖTESİ GELECEK OLAN ŞEYLER YAKINDIR. ( İBNİ MACE MUKADDİME 7 ) ) buyurarak zihinleri meşgul eden düşünce ve kaygıların nazargahi ilahi olan gönlü katılaştıracağı ikazında bulunmuştur.

İmam gazali: insanın uzun uzadıya emel ve arzulara dalarak, ahreti unutmasının bilgisizlik ve dünya sevgisinden kaynaklandığına dikkat çeker ve bunlardan kurtulmanın yolunu ise şöyle açıklar

Cehalettin kurtulmak, ihlas sahibi saf gönüllü zatların hikmetli sözlerine kulak vermekle gerçekleşir. Dünya sevgisini gönülden söküp atmanın yegane yolu ise ahret gününe ve oradaki büyük mükafata iman etmektir. Bu iman yakin derecesine ulaştığında dünya sevgisi yavaş yavaş kalpten uzaklaşmaya başlar zira önemli olanı sevmek, önemsizin gönülden çıkarmasına sebep olur

Saygılarımla