Evet, saygıdeğer okurlarım. Ne yazık ki münafıkları tanımamaktayız. Münafığın Türkçesi iki kişi arasına nifak sokan, iki yüzlü ara bozucu demektir. Dini görüşte ise "kalbi ile inanmadığı halde inkarını gizleyip, dili ile inandığını söylemesidir. Yani Müslüman görünüp kalbi ile inanmayan kimsedir. Mesela Allah Zülcelal Hazretleri Kuran-ı Kerim'in Bakara Suresi ayet 8'de şöyle demektedir; "İnsanlardan bazıları da vardır ki, inanmadıkları halde, Allah'a ve ahret gününe inandık derler. Halbuki bunlar inanmış değillerdir."

Evet, yine Allah Zülcelal Hazretleri Nisa Suresi ayet 139'da aynen şöyle buyurmaktadır; "Onlar müminleri bırakıp kafirleri dost ediniyorlar. İzzet ve kudreti onların yanında mı arıyorlar? Hiç şüphesiz bütün izzet Allah'ındır"

Evet, Müslümanların esasında asıl güvenecekleri, dayanacakları ve kader birliği edecekleri kimseler, inanmış iman etmiş din kardeşleridir. Başka din ve ideoloji mensuplarına bu ölçüde inanmak, güvenmek, onlara bel bağlamak eşyanın tabiatına göre çok risklidir. Güçlü ve saygın olmak için Müslümanları bırakıp kafirlere sarılan onların himayesine sığınan kimselerde de aşağılık duygusu, özgüven eksikliği ve iman zayıflığı bulunması ihtimali kuvvetlidir. Esasında mutlak güç ve üstünlük Allah Zülcelal'a aittir. Müslümanlarda Allah'a güvendikleri ona sığındıkları şerefi saygınlığı ona kul olmakta aradıkları ve buldukları için manevi bakımdan çok güçlü ve çok şereflidirler. Aynı zamanda maddi bakımdan da güçlü olmamaları için hiçbir sebep yoktur.

Evet, bununla birlikte yaşanan fitne hareketlerinde insanların birbirini anlamaması, selamı saygıyı ve sevgiyi bozması, aralarındaki tefrikanın derinleşmesi aynı zamanda da bunun yeni bir gerilim hattına taşınmasının yanında Müslümanlar arasında büyük gerilimlere  sebep olmaktadır. Evet fitne yalnızca toplumda şiddet, tedhiş ve heyecan korku üretmekle kalmamakta hem aynı zamanda da birlikte yaşayan milletlerin kalplerinin gönüllerinin parçalanmasına ve birlik ve beraberliklerinin bozulmasına neden olmaktadır. Şunu iyi bilmeliyiz ki fitne insanoğullarının onurlarını gururlarını şeref ve haysiyetlerini namuslarını zedelediği gibi insanların zihnini gönüllerini dillerini de kirletmektedir.

Evet, burada insanları birbirine düşürmek için çalışıp gayret gösterenler yalnızca şeytanın amacına hizmet edip, toplumu ve hem de insanlık ailesini yıkıp tarumar etmektedir. Şunu saygıdeğer okurlarım iyi bilmelidir ki, fitne ve bozgunculuk bütün Müslümanlar için en büyük imtihandır. Bugün için ne yazık ki müminlerin şerefi haysiyeti namusu izzet ve onuru tarihte hiç olmadığı kadar yerle bir edilmiş, en acısı da bütün bu tahribatlar ne yazık ki bizzat Müslüman'ım diyenlerin eliyle yapılmıştır. Evet etnik kültürel veyahut ta mezhep gerekçeleri ile esas yaratılış gaye ve hikmetini hiçe sayan bir anlayışla ortaya çıkan çatışma ve çekişmeler ne yazık ki müminlerin fitne fesat hareketleri ile yüz yüze bırakılmıştır.

Evet, saygıdeğer okurlarım. Bizler bugün için dünya hayatının her alanına sirayet eden, bir tevhid bilincine, vahdet gayretine ve kardeşlik sevgisi ve coşkusuna her zamankinden daha fazla muhtacız. Evet evvela kendi evimizde ülkemizde ve İslam coğrafyasında, barış ve kardeşliği sağlayamazsak ülkemizde ve dünyamızda barışı hakkı hukuku adaleti sağlayıp temin edemeyiz. Şunu hatırımızdan çıkarmayalım ki İslam, insanlık için yalnızca sözlü bir barış ve esenlik temennisinde bulunmaktan ibaret değildir. Evet, İslam Allah Zülcelal'ın barış ve esenlik çağrısını bütün insanlığa ulaştırmak ve topyekun dünyamızda barış ve adaleti egemen kılmak için büyük güçlü çaba içinde gayret göstermektir.

Evet, tarih boyunca Müslümanlar yalnızca kendi yurtlarında barış ve sükuneti sağlamakla kalmayıp, aynı zaman da yeryüzünde hakkı hukuku sükuneti sağlamak için beldeleri, kıtaları ve denizleri aşarak bütün insanlığa örnek medeniyetler takdim etmişlerdir. Bugün ise zorlu bir süreçten geçmekteyiz. İşte bu zorlu sürecin getirdiği ıstıraplar umutsuzluğa yol açmamalıdır. Neticede hikmet ve aklı selim Allah'ın yardımıyla galip gelecektir. Şunu hatırımızdan çıkarmayıp daima Allah'ın kelamı olan Kuran-ı Kerim'i, Peygamberimiz (S.A.V) Efendimizin sünnetini kendimize şiar edinip sımsıkı sarılalım ve kurtuluşun bu iki kuvvet olduğunu bilelim. Saygılarımla.