Menkıbe 2: O mağarada birçok zaman kaldılar. Bir gün Ebu Bekir (r.a) çok susamıştı. Bu durumu Sultanı Enbiya’ya (S.A.V) arz edince efendimiz şöyle buyurdular; “Ey Ebu Bekir, dışarı çık mağaranın önünde akan nehirde istediğin kadar su iç.” Ebubekir’i Sıdık mağaranın önüne çıkınca kardan soğuk sütten beyaz baldan tatlı ve kokusu misk kokusundan daha güzel bir ırmak aktığını gördü. Bu sudan istediği kadar içti ve geri dönüp; Ya Allah’ın Resulü, bu ne bu dağ başından akıyor. Bu nehri Araplar nasıl görmemişler, buraya konaklar kurmamışlar?”

Resul-ü Ekrem (S.A.V.) şöyle buyurdu; “Cenabı Hak Cennette görevli bir mesleğe Firdevs ırmağın bir kolunu çabuk Sevr Mağarasının önüne götür, benim Sıddık’ımın içi yanmıştır, doya doya içsin.” Bunu işiten Hz. Ebu Bekir sevincinden ağlamaya başladı ve anam babam atam sana feda olsun ya Resulullah, bu aciz zavallı Ebu Bekir’in Allah katında kıymetimi ola ki cennet ırmağının bir kolunu bu mağaranın önüne getirsin. Bunun üzerine Allah Resulü beni Hak Peygamberi olarak gönderen rabbimin yedi kudretine yemin ederim ki, Allah-u Teala katında senin bundan daha büyük dereceleri yaratır, sana öfkelenen sitem eden seni sevmeyen kimseler, yetmiş yıl ibadette bulunsalar dahi cennete giremezler buyurdu.

MENKIBE-3: Resulullah (S.A.V) buyurdu ki; Hz.Ebu Bekir’le o mağaraya girdiğimiz vakit orada üç gün kaldık. Hz. Ebubekir mağaranın tavanında bir kuşun oturduğunu ve o günler içinde yerinden hareket etmediğini, yiyip içmediğini görünce bana, Ya Resulullah ben bu kuşa hayran oldum. Çünkü bu mağaraya geldiğimden beri bu kuş yerinden kıpırdamadı, hiçbir şey yiyip içmedi. Halbuki Allah-u Teala yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki rızkı Allahın üzerine olmasın buyurmuştur. Hz. Ebubekir-i Sıdık ben bu konuyu düşünürken Cebrail (A.S.) gelip Ya Muhammed (S.A.V.) Allah (C.C) sana selam gönderdi ve şöyle buyurdu; Ben Hz. Ebubekir’in hatırına geleni biliyorum Ebubekir’e söyle o kuşla konuşsun. Peygamber (S.A.V.) Cebrail’in bu sözlerini Hz. Ebubekir’e söyledi. Hz. Ebubekir Ey mübarek kuş Allah’ın (C.C) izni ile bana söyle yemen içmen nerdendir. Kuş bir müddet ağladıktan sonra bayılıp yere düştü. Komadan çıkıp kalktığında tebessüm ederek şöyle dedi. Ey Hz. Ebubekir bana bu hususta sorma bu bir sırdır. Allah (C.C.) ile benim aramda olan bu sırrıma kimsenin muttali olmasını istemem. Hz Ebubekir Ey mübarek eğer bana söylemeye mezun ve memur isen söyle dedi. Bunun üzerine kuş Hz Ebubekir’e şöyle dedi. Bil ki Adem (A.S.) yaratılmadan iki gün evvel Allah (C.C.) beni yarattı, yememi ve içmemi iki kelime kıldı. Aç olduğum zaman birini susandığım zaman da birini söylerim. Açlıktan doyarım, susuzlukta kanarım. Hz. Ebubekir-i Sıddık o iki kelime nedir diye sordu. Kuş iki kelimenin biri aç olduğum zaman sana buğz edene lanet ederim, açlığım gider karnım doyar. Susuz olduğum zaman ise seni sevenlere istiğfar ederim açlığım gider dedi. Bunu işiten Peygamber Efendimiz (S.A.V.) ağladı, benden sonra Ebubekir Sıdık’ı sevmeyenlere de olacakmış dedi.

Çok değerli okuyucularım, dört büyük halifelerin dördünü de çok seviyorum. Cenabı Allah (c.c) bunlara çok büyük yetki vermiş. Hz. Ebubekir’e Sıddıklık, Hz. Ömer’e Adalet, Hz. Osman’a edep ve haya, Hz. Ali’ye Keremullah ve velilik, ilim ve kahramanlık verilmiştir. Zamanı gelince hepsini detaylı anlatacağım inşallah.