İnsanlarda bulunan haset, büyük bir noksanlık, aynı zamanda da, büyük eksikliklerin en adisidir ve en bayasıdır.

Haseti: başkasında olan veya bulanan bir nimetin elinden gitmesini istemektir. Başka bir tabirle istetemezlik çekemem izliktir. Bir de gıpta vardır ki, haset la karıştırmamak lazımdır. Çünkü gıpta başkasında olan bir şeyi bende de olsa diye arzu etmektir. Açık bir ifadeyle şöyle de söyleyebiliriz filan zat çok faziletli çok erdemli, bir alim bende onun gibi bir alim olsam temennisi ise bir gıptadır. Haset, öyle bir tesirli bir ateştir ki yani haset edilen kimseye zarar vermez ancak Haset eden yani Hasetciyi henüz dünyada cehennem ateşine sokan durup dinlenmeden hep kendi yüreğini yakar. Bu çok kötü tabiat, maalesef sureta, alim geçinen kimselerde diğer insan topluluğundan yani cahil görülen halk topluluğundan daha fazla bulunuyor.

Eski büyüklerimiz Hasedi şöyle tarif ederlerdi; Haset, Hasedi on bölüme ayırmışlar dokuz parçasını, alim görünen kimselerde bulunuyor. Kalan bir parçasını da diğer bütün halka vermişler, ulema geçinen ulema takımı da halka ayrılan o bir parçada bizim de hakkımız var diye isyan edip ayaklanmışlardır. Gerçi fıkra hayalide olsa gerçeğe pek yakın değil mi?

Hepinizin bilmiş olduğu veçhile, şeytan aşağılıktan utandığı için Adem a.s secde etmekten Ademe karşı tazimde bulunmaktan kendisinden küçük düşeceğini sandığı için Allah’ın emrine karşı itaat etmeyip isyan ettiğinden dolayıdır ki, kendi, kendini heder etmiştir.

Büyük bir servet sahibi. Aynı zamanda asil olan ve Kureyş Müşviklerin sayılır eşhasından olup bizim Ebu Cehil ( cahillerin babası) olarak vasıflandırdığımız Ebu Cehilin İslamiyet ten önce ki lakabı ( Ebul Hikem) yani hikmetler sahibi denilirdi. Ancak Resulullah efendimiz ömründe hiç yalan söylemeyip kendisine Muhammed ül Emin denilen ve bütün düşmanlarında bunu kabul ettiği bir gerçek iken hz. Muhammed Mustafa hazretlerine peygamberlik verip İslamiyet tebliğ emri Allah Zülcelal hazretlerine verilince o kainatın efendisi Eftalül Mürselin ve hatemün Nebiyin olunduğunu kabul etmeyip isyan eden aynı zamanda ve Cihalette ve delalette bulunan müşvüklerin önderliğini yapan Mekke müşvüklerinin ileri geleni ve eskiden Ebul Hikem yani hikmetler sahibi kimseye Müslümanlar Ebul Cehil ismini vermişlerdir. İşte bu adamın, kibir ve azametini okşayan Ebul Hikem yani hikmet sahibi kimseyi hased ve gururu dolayısıyla, değişti. Kendisi için ebedi olarak, zillet ve hakaret olarak Ebul Cehil kaldı ( cahillerin babası) ,

Büyük bir zad olan Recai zade Ekrem efendi merhum da hasadı şöyle tarif ve tasvir eder bir şiirinde;

 

Hased perverlerin hali yamandır.

Ki yoktur bir bela bette il hasedden

Sarılmış nefse müziç bir yılandır

Ki çıkmaz çıkmayınca can bedenden

 

Yukarıdaki şiirinde merhum ne güzel izah etmiştir hasedı kendine şiar edenlerin halinin, bu dünyada olunduğu gibi ahrette daha kötü olacağını, nefsine yani bedenine sarılmış olup çok rahatsız edeci sıkıcı bir yılanın canı bedende olduğu müddetçe kendisini üzdüğü halinin çok kötü olacağını açıkça beyan ediyor.

 

 NOT:  BETTER: çok kötü beter demektir

            MÜZİÇ: rahatsız edici tedirginlik veren bunaltıcı sıkıcı demek