Evet saygıdeğer okurlarım. Ulül azam peygamberlerden olan Hz. İbrahim Aleyhisselam, canından çok sevdiği oğlu İsmail’i Allah yoluna kurban etmeye, yani Allah’ın emrini bizzat gerçekleştirmek için kurban ediş şeklini izaha çalışacağım.

İbrahim Aleyhisselam, 3 gün üzerine uykusundan uyanır uyanmaz çok sevdiği oğlu İsmail’den ayrılık vaktinin geldiğini hesap ederek büyük bir aşkla, sevgiyle oğluna sarıldı, bağrına bastı, oğluna bildirmeden için için ağlamaya başladı.

Her zamanki olduğu gibi oğlum, yine odun kesmeye gidelim mi? Diye titrek bir sesle sordu. Tabi her şeyden habersiz olan oğlu İsmail sevinerek babasının bu sözüne, öyleyse baltayı,pi ve bıçağı hazırlayayım baba dedi ve hemen hazırlığını bitirerek,baba ve oğul dağa doğru tırmanmaya başladılar.Evet İbrahim Aleyhisselam’ın büyük ve çetin bir imtihanda içinden kan ağlarken, atmaktan çekinmediği çok kararlı tutumuna vakıf olan şeytan öfkesinden sanki kudurarak, insan kılığına girip çocuğun annesi olan Hacer anamıza vararak, ey hanım oğlunu babası İbrahim’in nereye götürdüğünü biliyor musun?

Hacer anamız, "Odun kırmaya gittiler" dedi.

Şeytan, Hayır sen hakikati bilmiyorsun, İbrahim gözünün nuru olan zavallı İsmail’i bizzat kesmeye götürdü.

Hacer anamız, Sus dedi, hem kızarak, sen ne biçim konuşuyorsun? Çünkü İbrahim yavrusu olan İsmail’i ben anasından çok sever.

Şeytan, öyledir, çok sever ama’’ dedi. Oğlu İsmail’i kesmesini bizzat İbrahim’e Allah emretti.

İşte Hacer anamız bu yabancıya, şaşkın bir vaziyette baktı, tabi ana yüreği gönül denizinin biricik incisi için, yani yavrusu olan İsmail için derinden sızladı ama hemen toparlanarak, kendine gelip eğer bunu Allah emrettiyse elbette yapması gerekir. Bundan tabii bir şey olamaz. Bilfiil Allah Zülcelal Hazretleri’nin emri yerine getirilir dedi.

Şeytan anasından umduğunu bulamamıştı. Gerisin geriye dönüp üzgün ve şaşkın bir vaziyette koşarak İsmail’e yetişti, nasıl olsa o çocuktur kolay kandırırım deyip kendi kendine üzgün bir vaziyette önden giden babasını göstererek,’’Ey İsmail baban seni nereye götürüyor Biliyor musun?’’ diye fısıldadı. İsmail ise her zamanki gibi dağdan kuru olan ağaçlardan keseceğiz dedi.

Şeytan, sen yanılıyorsun ey İsmail. Baban seni kandırdı. Kuru dallar yerine seni kesecek deyine İsmail gülerek, babam beni niçin kesecek diyerek şeytanı tersledi.

Şeytan ise yalancıktan ağlar gibi yaparak bunu güya Allah emretmiş dedi.Bu sözleri duyan İsmail irkildi.Bu kötü kılıklı adama kızarak, "Eğer Allah öyle emretmişse elbette babamın kesmesi gerekir.Allah’ın emrine hiç karşı gelinir mi* Yoksa sen şeytan mısın be adam? Diye öfkeyle bağırdı ve yerden aldığı yedi taşı ona fırlattı. Şeytan ise korkarak gerisin geriye kaçtı, bu sefer de İbrahim Aleyhisselam’a vararak Ey İbrahim,kaç gecedir rüyanda şeytan seni kandırıyor.Sakın ola ki kendi oğluna kıymayasın dediyse de şeytanı tanıyan İbrahim Aleyhisselam oğlu gibi onu taşlayarak kovaladı.İşte bugün dahi hacılarımız 1400 yıldır olduğu gibi aynı sayıdaki yani yedi adet taşı atarak İsmail Aleyhisselam’ın bu güzel ve anlamlı tepkisini aynı sayıdaki taşlarla yeniden canlandırırlar.

Evet, İbrahim Aleyhisselam bir ağaca yaslanarak yavrusu İsmail’i çağırıp, ‘’yavrum sen dindar bir çocuksun. Allah’ın emrini bilirsin. Seni O’nun adına kurban etmem gerekiyor. İsmail ise "Bunu sana Allah mı emretti baba? Evet yavrucuğum. İsmail, "Öyleyse hiç ağlama. Rabbimin buyruğunu yap babacığım, inşallah beni sabredenlerden bulursun. Kollarımı sıkıca bağla ki çırpınıp da kanım üstüne sıçramasın. Bıçağını iyi bileğiyle ki canımı acıtmasın. Gömleğimi de anneme götür ki ona bakarak avunsun.

Baba oğul biri birine sarılıp vedalaşarak, oğlunun elini bağlayıp yere yatırdı. Bismillah deyip bıçağı boynuna çaldı ama bıçak keskin olmasına rağmen kesmedi. Birkaç defa daha çaldı, hayret ki bıçak kesmiyordu. Nihayet İsmail, "Canım babacığım yüzümü gördüğün için kesemiyorsun. Beni yüzükoyun yatır" dedi. İşte o zaman ilahi bir ses duydu:

Dur Ey İbrahim. Bıçağa emir verildi, İsmail’i kesmeyecek, sen de oğlun da, annesi de imtihanı başarıyla kazandınız. Allah sizden razı oldu ve bu koçu gönderdi. İsmail’in yerine onu kes! Cebrail Aleyhisselam (Allahuekber Allahuekber) deyip sözünü bitirince Hazreti İbrahim Aleyhisselam da gözyaşları içinde (la İalhe İllallahuVallahu Ekber) dedi. Küçük İsmail de yattığı yerden (Allahuekber ve lillahil hamd) deyip Rabbine hamd etti.

İşte bizlerde kurban bayramında dillerimizle de aynı tekbiri dolu dolu getiririz. (ALLAHUEKBER ALLAHUEKBER LA İLAHE İLLALAHU VALLAHU EKBER ALLAHUEKBER VEİLLAHİL HAMD.)

Saygılarımla.