Başkan İlhan, yaptığı basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi; "Darbelerden 12 Eylül tarihimizin bilinen ilk darbesi Büyük Hun Devleti Hükümdarı Metehan’ın babası Teoman’a karşı tahtı ele geçirmesi ile sonuçlanan askeri darbesiydi. Bundan sonra da kadim tarihimiz farklı niteliklerde pek çok darbeye şahitlik etmiştir. 12 Eylül 1980 askeri darbesi de bunlardan birisiydi. Bu darbenin diğerlerinden farklı olarak bizlere bazı öğretileri oldu. Fikirde, düşüncede kutuplaştırarak ve ötekileştirerek babayı oğla, arkadaşı arkadaşına vurdurdu. ‘’ Bizimkiler başarılı oldu’’ diyen CIA ajanlarının darbesiydi bu. Oyuna geldik. Bu aziz millet ancak bu şekilde durdurulabilirdi.

Bir tarafta kahrolsun Amerikan emperyalizmi, kahrolsun kapitalizm diyen Deniz Gezmiş, diğer tarafta kahrolsun komünizm diyen Mustafa Pehlivanoğlu gibi fidanlarımızı ve daha nice vatanseverleri, değerlerimizi bu kumpasa kurban verdik. Kaybeden biz, kazanan bu yüce milletin yeniden ayağa kalkmasından korkan küresel güçler oldu. Birçok tutuklu keyfi nedenlerle bir kişinin dahi zor girebileceği zindanlara atılıp ıslak zeminde farelerle iç içe yaşamaya zorlandı. Doğal olarak sağlığını kaybedenler, psikolojik dengeleri bozulanlar, ciğerlerinden hastalananlar ölenler oldu. Bu zulüm ve işkence ortamı uzun yıllar devam etti. Hüseyin Kurumahmutoğlu namaz kılarken takkesini çıkarmadığı için acımasızca tekmelendi ve hayatını kaybetti.

12 Eylül ve 27 Mayıs gibi olgular özünde Türkiye’yi küresel dünyaya entegre etme projeleriydi. 12 Eylül, solun ve sağın idealistlerini ezip yok ederken kullanılabilir olanlarını da öngörülen küresel sisteme köle olacak şekilde biçimlendirmişti. Darbeciler, idealistlik, değer odaklılık ve şahsiyetlik kavramlarını şahıslarla birlikte ezmek istemişlerdir. Bugün bunları daha rahat ve net bir şekilde görebilmekteyiz.

Öyleyse ülkemizin böylesine zorlu kaotik bir süreçten geçtiği şu dönemde, 12 Eylül kıssasından Türk Milleti olarak her bir ferdin gereken dersleri alması ve bunu vatani görev olarak görmesi, 1980’de olduğu gibi birbirimizi tecrit edici değil bütünleştirici ortak değerlerimizle bu Aziz Milletin tarihinde saklı olan o gücü ortaya çıkarması gerekmektedir. Duamız odur ki RABBİM bu necip millete bir daha darbeler göstermesin" dedi.