Açıklamayı yapan Besni Eğitim-Sen Besni Şube Başkanı Burhanettin Dişli, konuşmasında şu ifadelere yer verdi; “AKP hükümeti, Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması Programı’nın yasallaştırılmasına yönelik olan Gelir Vergisi Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nı Meclis Alt Komisyonu’na gönderdi. Kadınlar açısından geniş haklar içeriyormuş gibi görünen tasarı tam bir aldatmaca. AKP, işçi ve emekçilere dayattığı esnek çalışma politikasını yine kadınlar üzerinden hayata geçirmeye çalışıyor. Bulduğu her fırsatta kadını eve hapsetmenin politikalarını geliştiren ve çalışan kadınların kazanılmış haklarını gasp eden AKP, doğum iznini esnek ve güvencesiz çalışmanın kaldıracı haline getiriyor.

Aile içindeki eşitsiz rol ve görev dağılımının sonuçlarından birisi de kadınların çalışma yaşamına eşitsiz bir şekilde dahil olmaları ve eşitsizliğin burada da devam etmesidir. Söz konusu eşitsizliğin etkileri daha en başta, kadınların çalışma yaşamına sınırlı derece katılmalarıyla kendini göstermeye başlıyor. Geleneksel iş bölümü kadınlara annelik görevini biçmiş ve sonrasında yarı zamanlı, esnek, güvencesiz, eksik sigorta primleriyle çalışma seçeneğini dayatmıştır.

Tasarıda bir lütufmuş gibi sunulan ‘Kadın memurlara doğum yapmaları halinde analık izni sonrasında birinci doğumda iki ay, ikinci doğumda dört ay, sonraki doğumlarda ise altı ay süreyle günlük çalışma süresinin yarısı kadar, mali ve sosyal haklarda herhangi bir kesinti yapılmaksızın çalışma’ ile kadınlara çok çocuk az çalışma müjdesi veriliyor. Çocuk doğurmaya teşvik edilen kadınlar evde bakım hizmeti ile erkek egemen kapitalistleri zenginleştirirken bir taraftan da geleneksel kadınlığı üretmeye teşvik ediliyor. Doğum izni kullanan kadınların yerine yarı zamanlı güvencesiz çalışan kadınların istihdam edileceğini tahmin etmek ise zor değil. Doğum izni kadınların en temel hakkıdır ve kadınlar bu hakkı almak için nice mücadeleler vermiştir. AKP, bu hakkı kullandırmak için doğum yapan kadınlara esnek çalışmayı ve doğurmayan kadınlara da güvencesizliği dayatmaktadır. Tasarıda sermayenin sorumluluğunu emekçilerin sırtına yükleme çabası içinde olan hükümet; doğum sonrası verilecek yarım çalışma ödeneğinin ise İşsizlik Fonu’ndan karşılanacağını açıklıyor. İşçi ve emekçileri yoksulluk sınırında yaşamaya mahkum eden AKP, emekçilerden kesilen dolaylı ve dolaysız vergilerle oluşturulan kamu kaynaklarını sermayenin karını artırmak için kullanıyor.

Kadınların Kazanılmış Hakları Gasp Ediliyor

AKP, emekçi düşmanı politikalarını hayata geçirirken sadece kadınları kullanmak ve cinsiyetçiliği derinleştirmekle kalmıyor, kadınların kazanılmış haklarını da gasp ediyor. Doğum sonrası yarı zamanlı çalışmayı getirirken, kadınların mücadele ile kazandığı süt iznini kaldırıyor. Günlük çalışma süresinin yarısına denk gelen yarı zamanlı çalışırken kadınlar süt iznini kullanamayacak. Böylece AKP, hem doğum sonrası esnek çalıştırdığı hem de onun yerine güvencesiz geçici çalıştırdığı kadınların süt izni hakkını ortadan kaldırmış oluyor.

Bir diğer hak gaspı ise 657 sayılı kanuna tabi çalışan kadınlar doğum sonrası yarı zamanlı çalışma ile her ne kadar mali ve sosyal hakları zarar görmeden yararlanacaktır denilse de uygulama öyle değil. Uygulamanın nasıl olacağını tarif eden bölümde ‘Derece yükselmesi ile kademe ilerlemesi için aranan süreler açısından bu şekilde çalışılan dönemdeki hizmet süreleri yarım olarak dikkate alınır.’ maddesi yer alıyor. Aynı bölümde ‘yarı zamanlı çalışma tam ücret’ propagandasının nasıl bir düzmece olduğu ise ‘Yarı zamanlı olarak çalışılmaya başlanan günü izleyen aybaşından itibaren normal zamanlı çalışılması halinde ödenmesi gereken sigorta primine esas aylık kazanç ya da emekli keseneğine esas aylık tutarının yarısı üzerinden sigorta primi ve emekli keseneği ödenir’ denilerek uzun olan emeklilik süresi daha da uzatılıyor ve neredeyse kadınlar için emeklilik hayal oluyor.

Biz Eğitim Sen olarak AKP’nin işçi ve emekçi düşmanı politikalarını kadınlar üzerinden hayata geçirme anlamı taşıyan bu kanun taslağını kabul etmiyoruz. İşçi ve emekçi kadınları bu tasarıya karşı, kazanılmış haklarına sahip çıkmaya çağırıyoruz” dedi.