Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi; “Kadına yönelik şiddetin yüzde 1400 arttığı, her gün yaklaşık 5 kadının en yakınındaki erkekler tarafından öldürüldüğü ülkemizde, bu durum, şiddetin vardığı düzeyi ve hükümetin bu sorunu çözme noktasındaki yetersizliğini açıkça göstermektedir. Alınan yargı kararlarında, devam eden mahkeme süreçlerinde, kadın katillerine “haksız tahrik” adı altında ceza indirimi uygulamaları, eril zihniyetin devlet katındaki örneklerinden sadece birisidir.

Ülkemizde 30 yılı aşkın bir süredir kirli bir çatışmalı süreç yaşanıyor. Bu ortamda Kadınlar ve çocuklar şiddetin en kabasına, en vahşisine maruz kalıyorlar. En temel insan hakları hiçe sayılarak, insanlık dışı tüm uygulamalar meşruluk kazanıyor. Ölümün, işkencenin, baskının çirkin yüzü hiç çekinmeksizin insanların boğazına yapışıyor. Çatışmasız bir ortamda dahi, her türlü eşitsizliğe, ayrımcılığa, baskıya ve şiddete maruz kalan kadınlar ve çocuklar, çatışmalı ortamların da en canı yananı oluyor. Ataerkil aile ve toplum yapısı, kadını yüz kez öldürmekten, diri diri toprağa gömmekten gocunmuyor. Barış isteyen, onurlu bir barış için mücadele veren kadınlar, yargının ve kolluk kuvvetlerinin baskısı ve şiddetiyle karşılaşıyor. Savaş sadece ölümlerden, kayıplardan, işkencelerden ibaret değil. Ülkemizin sosyal, ekonomik, politik, tüm gidişatını ve düzeyini de belirliyor. Fiziksel olarak yok edilmeyen kadınlar da, ruhsal ve düşünsel anlamda yok olmanın eşiğine geliyor; yaşam iradesini, direncini kaybediyor. Ya da, göç etmeye zorlanarak, yaşam alanından, çevresinden, toprağından koparılıyor. Büyükşehirlerde ve göç yaşanan illerde, hem sosyal hem de ekonomik açıdan en fazla ayrımcılığa, yoksulluğa, haksızlığa ve eşitsizliğe maruz kalanlar yine kadınlar ve çocuklar oluyor. Devlet’in savaş uğruna harcadığı devasa militarist bütçe, ekonomik bakımdan yaşamı daha da katlanılmaz kılıyor.

Ülkenin her yerinde kadınlar çalışma yaşamının dışına itilmiştir. Kadın istihdam oranı 90’larda %34 iken son on yılda %24’lere gerilemiştir. Ülkemizde her 3 kadından 2’si işsizdir.

KESK’li kadınlar yıllardır emek ve demokrasi mücadelesi ile kadın özgürlük mücadelesinin birbirinden ayrılamaz olduğunun bilinciyle, kadına yönelik her türlü ayrımcılığa ve şiddete karşı mücadele yürütmeye devam ediyor. Biliyoruz ki, kadına yönelik şiddetin kaynağı, erkek egemen zihniyet ve onun ördüğü yaşam sistemidir. Bu bakımdan, Mirabel Kardeşlerin direnişinde olduğu gibi, toplumlara barışı, gerçek demokrasiyi ve özgürlüğü kadının örgütlü gücü ve dayanışması getirecektir.