Tunceli Munzur Üniversitesi Edebiyat Öğretmenliği mezunu ve 5 kardeşten ortancısı olan Selin Çelik, eğitimin ardından eğitim sisteminden dolayı atanamadığını ve ailenin diğer fertlerinin başka işlerle meşgul olduklarını, annesi ise hasta olmasından dolayı köyde tarım ve evde bulunan 20 büyük baş hayvan ile çiftçiliğe başladı.

17 yıllık eğitim hayatından sonra köye döndüğünü, devletin eğitim sisteminden dolayı atanamadığını ve şuanda köye dönerek köyde hayvancılık ile uğraştığını belirten Selin Çelik, "17 yıllık eğitim hayatımdan sonra tekrar köyüme geldim. Devletin eğitim sistemi ve iş olanakları yüzünden atanamadım ve şu anda köyde hayvancılık yapıyorum. Mutsuz değilim ama bu işler biraz zor. 20 tane büyükbaş hayvana bakıyorum, hepsiyle liseden beri ben ilgileniyorum. Üniversite yıllarımda ben olmadığım zamanlarda hayvanlarla kız kardeşlerim ilgilendi. 5 kardeşiz, benden büyük bir ablam evli, ağabeyim ise köyde değil. Dışarıda bir şirkette çalışıyor, babamda burada değil, o da başka bir işte çalışıyor. Annem bu işleri yapamıyor kendisi astım hastası, rahatsız oluyor. Şu an evin bütün sorumluluğu bende. Ailemi yalnız başlarına bırakıp farklı bir işte çalışmaya da gidemiyorum" dedi.

- ÜCRETLİ EĞİTİMİN FAYDASI YOK

Ücretli öğretmenlik yapmayı istemediğini, ücretli eğitim sitemine faydasının olmadığını savunan Çelik, "Ücretli öğretmenlik yapmak istesem de aslında istemiyorum ücretli öğretmenlik yapmayı. Çünkü ücretli öğretmenliğin eğitim sistemine hiçbir faydası yok, sadece bizi oyalamak için getirilmiş bir sistem diye düşünüyorum. Ücretli öğretmenlik için neden başvuruyoruz? İnsan 17 yıl emek verdikten sonra gerçekten boşta kalmak istemiyor. Hani ekonomik bir boşluk değil bu, insan ekonomik boşluğunu her hâlükârda giderebilir, kıt kanaat da olsa geçinebilir. Ama insan psikolojik boşluğunu dolduramıyor. 17 yıl okuduktan sonra ailede ve çevrede neden işin yok, neden çalışmıyorsun diye bir baskı ortaya çıkıyor. İnsan bir süre sonra bu psikolojik baskıya katlanamıyor. Ben katlanabiliyorum çünkü benim şu an yapabileceğim bir işim var, aileme destek oluyorum. Ailem de şuanki ülkemizin durumunun, iş, durumunun, eğitim durumunun farkında oldukları için bana şu anda bir baskıları da yok. Bende burada artık, ek zanaat mı diyeyim, babamızın bize öğrettiği çiftçilik ve hayvancılıkla hem onların geçimine yardım ediyorum, hem de ben geçimimi sağlıyorum"şeklinde konuştu. 

- HAYVANCILIK BİR BAYAN İÇİN ZOR

Hayvancılığın bir bayan için zor olduğunu fakat bir kadının ülkenin en zor anlarında bile bu ağır işleri yapması gerektiğini vurgulayan Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu işler bir bayan için çok zor, güç gerektiren işler. Ben günlük 15 çuval yemi diğer binadan doldurarak buraya getirip hayvanlara veriyorum. Yoruyor mu, evet yoruyor ama bir kadınında ülkemizin şu halinde en zor işleri bile yapmayı öğrenmesi gerekiyor yoksa kadın olarak hayata tutunamıyoruz. Kadın evlenip bir yere kendini ait hissettirmek zorunda kalıyor. Ama ben bunun taraftarı değilim, ne kadar zor olursa olsun tarımda olsa, hayvancılıkta olsa, ilgilenip kendi ayakların üzerinde durmayı daha makul görüyorum. Ben öğretmenliğimi, mesleğimi yapmak istiyorum. 17 yıl okuyup ta gelip burada hayvancılık yapıyorsam ve gelip burada aynı bu işi buradaki köydeki okumamış bir teyzede yapıyorsa bu ülkemizin bir ayıbıdır. Ailemiz 17 yıl boyunca yiyeceklerinden kısarak, kendilerinden kısarak bize bir takım şartlar sağlayıp, okuttular. Bunun karşılığında atanamayıp mesleğini yapamamak, maaşını aldığında ailenin karşısına gelip onlara gururla bir şeyler sunamamak insanın çok üzüyor. Ben kendimi kısıtlamıyorum. Öğretmenliği isteme nedenlerimden biri edebiyata çok düşkünüm, yazmayı seviyorum. İşlerimi bitirdikten sonra benim güzel bir kitaplığım var, her gün biraz kitap okuyorum. Şiirler yazıyorum, bunlarla kedimi avutabiliyorum."

02hanerler.com