Kur-anı Kerimin hud süresi 15 ve 16 ayetlerinde:

Her kim dünya hayatını ve onun zihnetini dilerse, onlara da dünya amellerinin karşılığı olarak tamamen eksiksiz öderiz. Bu hususta, bir eksikliği de uğratılmazlar yani kim ahretini değilde, bu dünya servetini dileyip isterse biz bu dualarını kabul ederiz. Ancak o kimsenin ahrette kendilerine ateşten başka bir şey yoktur.

Dünya hayatını ve nimetlerini yalnızca arzu etmek yeterli olmayacaktır. Yani bu dünya hayatında ve ondaki nimetleri, isteyenlerin kimselerin bu istekleri yetmez. Ayrıca bu isteklerine kavuşabilmeleri için de çalışıp çabalamaları gerektir. İşte bu kişilerin çalışmaları ziyadesi ile karşılık bulacaktır. Amma ne yazık ki ahrette hiçbir karşılığı olmayacak ve ebedi hüsrana uğrayanlardan olacaktır.

Ebedi nimetlere ermek isteyenler evveli ve sonu olmayan ahret yaşantısını dileyip isteyenler Allah Zülcelal emir ve yasaklarına tamamen rivayet ederek çalışmalıdırlar.

Yine kuranı kerimin hud suresinin 112.ayetinde, başlıkta beyan etmiş olduğum gibi ( artık emrolunduğu gibi istikamette bulun ve tövbe etmiş seninle beraber bulunmuş olanlara da ve haddi tecavuz etmeyin şüphe yok ki o yapar olduğunuz şeyi bir halkın görünüşüdür.)

Evet bu mübarek ayetten anlaşıldığı üzere hz peygamber efendimizde islama dahil olup islamın emir ve nehirlerini kabul eden diğer bütün müslamanlar da Allah Zülcelal bil fiil emir ve yasaklarına, rivayet edilmesi bütün emirlerine rivayet edilmesi büyük bir azaba maruz kalacaklarını ihtar eder.

Şöyle ki, Ey Resulü Zişan dini ilahiye rivayet edip etmeyen milletlerin ahvalı tarihiyesine vaat ile vaide ayit ayetler sana vahiy olunmuş bulunmaktadır. Bundan sonra sen taraf-ı ilahiden ( emrolunduğun gibi istikamette bulun) yani haiz olduğunu istikamette devam et, dini islamı neşre çalış şer-i hükümleri tebliğ ve tatbikatı hususunda bütün mumameletında doğruluktan ayrılma aynı zamanda tövbe edip iman ederek, seninle beraber bulunmuş olanlarda doğru istikametten ayrılmasınlar hadde tecuvuz etmesinler, mesale helal olan bir şeye haram ve bilakis haram olan bir şeyi helal görmek suretiyle, ehkamı ilahiyeye aynı zamanda beyanatı kuraniyeye muhalefette bulunmayın. Şüphesiz ki Halik-i Zülcelal yapmış olduğunuz bir şeyi bir hakkın görücüdür.  Kuranı kerimde bu ayeti celile islamiyette çok büyük esastır, ferdi veya içtimai tanzım için bundan daha güzel madde kanuniye olmaz, çünkü istikamet bütün fezaili hayatiyenin medeni esasların en birinci en bilinçli bulunmaktadır. Evet istikamet doğruluktur çok büyük bir fazilettir erdemliktir.

İbni Abbas radyalluhu an demiştir ki kuranda resulluha bu ayetten daha zor bir gelen ayet nazır olmamaştır resulluhlah aleyhüsselam efendimiz demiştir ki ( hud süresi beni ihtiyarlattı)

Yazıma sait paşanın bir kıta şiiriyle son veriyorum.

Halkı tahrip eyleyipte kendin abad eyleme

Bu cihanda ev yapıp ukbayı berbat eyleme

Nefin için zalime bir rahme imdat eyleme

Alemi tenfir eden ahval mudal eyleme

Mustakim ol, hazreti Allah utandırmaz seni

 

Zul, gadr haksızlık, adalete uymayan hareket haktan batıla intikal yani hakkı Mustahıkına vermemektedir. Atasözünde de denildiği gibi

Zalim dahi bir zulme bir iftihar olur ahir

Elbette olur ev yıkanın hanesi viran